Levent Gültekin
Muhalefetin tavrı, politikaları konusunda farklı görüşler ve yaklaşımlar var.
“Etkili bir politika üretmeliler, caydırıcı bir yaklaşım, tutum benimsemeliler, toplumsal muhalefeti de örgütleyerek bir demokrasi cephesi oluşturmalılar ve iktidarı erken bir seçime zorlamalılar” diyenler ve muhalefeti genel olarak yetersiz ve etkisiz bulanlar var.
Bir de “İktidar ülkeyi yönetemiyor, ekonomi çöküyor, toplum durumun vahametinin farkına varıyor, zaten muhalefetin de bu ortamda yapacak fazla bir şeyi yok, en iyisi iktidarın eline koz vermeden yani iktidarın gerginlik politikasına zemin hazırlamadan seçimi beklemek” görüşünü benimseyenler ve genel olarak muhalefetin başarılı olduğunu ya da doğru strateji uyguladığını düşünenler var.
Sanırım muhalefet partileri de ikinci görüşü benimsemiş.
Yani iktidarın yıkıcı politikalarını engelleme, toplumsal muhalefeti örgütleyip iktidarın karşısına dikme ve iktidarı bir erken seçime zorlama taktiği yerine olaysız, kazasız -iktidarın eline koz vermemeden- zamanında yapılacak seçimi kazanmak.
Ben genel olarak birinci görüşü, yaklaşımı daha doğru buluyorum.
Çünkü otoriter yönetimin ülkeye çok ciddi zarar verdiğini, kurumların ciddi anlamda tahrip edildiğini, ekonomik olarak ülkenin uzun yıllar belini doğrultamayacak bir noktaya sürüklendiğini, toplumsal çürümenin süratle yaygınlaştığını, dahası otoriter yönetimin her geçen gün biraz daha kurumsallaştığını, bu nedenle demokratik meşruiyeti olan bir seçimin giderek daha da imkansız hale geldiğini düşünüyorum. Bu yüzden bana göre muhalefetin, gidişatı durdurucu ve iktidarı erken bir seçime zorlayıcı etkili bir politika üretmesi daha doğru bir strateji.
Fakat diyelim ki benim gibi düşünenler yanılıyor.
Yani seçimi beklemenin ve ilk seçimde iktidarı alaşağı etmeyi ummanın doğru bir strateji olduğunu varsayalım.
Peki bu durumda muhalefetin seçime ciddi bir hazırlık yapması gerekiyor değil mi?
“Seçime daha çok var” dediğinizi duyar gibiyim.
Bana kalırsa iki yıl çok uzun zaman değil.
Kaldı ki hem CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hem de İYİ Parti lideri Meral Akşener bu yıl bir erken seçim bekliyorlar.
Yani muhalefet liderlerine göre önümüzdeki üç beş ay içerisinde erken seçim ihtimali yüksek.
Bu durumda seçime yönelik hazırlık daha da önem kazanıyor.
Peki böyle bir hazırlıktan bahsedebilir miyiz?
Ne yazık ki buna “Evet” diyecek durumda değiliz, çünkü belirgin bir hazırlık görmüyoruz.
Seçime hazırlık derken herkesin aklına sandık güvenliği, oy pusulası meselesi, seçim sonuçlarını sağlama alma gibi konular geliyor.
Elbette bunlar da çok önemli. Bunlar için de çok ciddi hazırlıklar gerekiyor.
Çünkü Türkiye genelinde sandık güvenliğini sağlamak bir şehirde sandık güvenliğini sağlamak kadar kolay değil.
Bu nedenle bu konu için bile bütün partilerin işbirliğine ihtiyaç var.
Fakat bana kalırsa hazırlık yapılması gereken daha önemli bir konu var: Farklı seçmen/toplum kesimlerini bir amaç etrafında toplamak.
Yani toplumda zihinsel bir birliktelik sağlamak.
Muhalif partilerin ve aktörlerin bu konuda bir çabası, hazırlığı olmadığı gibi tam tersine zaman zaman bu ayrılığı daha da büyütecek söz ve davranışlardan da pek kaçınmıyorlar.
Bir tarafta öncelikleri farklı olan CHP seçmeni, diğer tarafta hassasiyetleri farklı konularda yüksek olan İYİ Parti seçmeni, bir başka tarafta HDP seçmeni, diğer tarafta Deva, Gelecek ve Saadet Partisi gibi farklı hassasiyetleri, öncelikleri olan partiler ve tabanları var.
İlk seçimde bütün bu parti seçmenlerinin tek bir aday etrafında kendiliklerinden toplanacaklarını düşünmek bana pek doğru gelmiyor.
Genel olarak herkes sihirbaz bir aday arayışında.
Bir isim bulalım, aday yapalım ve farklı parti seçmenleri bütün farklılıklarını, hassasiyetlerini bir tarafa bırakıp o kişiye oy versin biz de seçimi kazanalım yaklaşımı hakim.
Böyle bir ismin olmadığını dahası bulmanın da kolay olmadığını hepimiz biliyoruz.
Muhalif bloktaki sorun sadece İYİ Parti ile HDP seçmeninin bir adayda toplanıp toplanmayacağı meselesi değil.
Çünkü aday CHP’li olduğunda ona oy vermekten imtina edecek muhalif toplum kesimi olduğu gibi AK Parti seçmeninden de oy alabilecek muhafazakarlara sıcak gelen bir isim olması durumunda ona da oy vermekten imtina edecek toplum kesimleri var.
Her parti seçmeni için benzer bir sorun var.
Bana kalırsa seçime hazırlık en çok da bu alanda yapılması gerekiyor.
Yani altı benzemez parti seçmeninin zihinsel olarak bir amaç etrafında toparlanması gerekiyor.
Durumun vahametini anlatıp, demokrasi için, adalet için, ekonomik çöküşün kalıcı hale gelmesini engellemek için farklılıklarımızı, hassasiyetlerimizi, önceliklerimizi bir süreliğine bir tarafa bırakmamız gerektiğini topluma anlatacak söz ve yaklaşımlara ihtiyaç var.
Dahası bu seçimin filan partinin iktidar olması ya da falan toplum kesiminin ülke yönetimine gelmesi meselesi olmadığını, ülkeyi yıkıma sürükleyen ‘tek adam rejimi’nden kurtulmak için kader ortaklığı olduğunu, hepimizin birbirimize muhtaç olduğumuzu o nedenle filanla bir araya gelmek, falanla aynı yerde olmam gibi yaklaşımların iktidarın değirmenine su taşımak anlamına geleceğini topluma anlatmak ve bu zihinsel dönüşümü sağlamak gerekiyor.
Çünkü bu seçim ‘CHP mi Ak Parti mi?’ yarışına dönüşürse AK Parti kazanıyor.
Veyahut ‘AK Parti mi İyi Parti mi?‘ yarışı olursa yine benzer bir sonuç çıkıyor.
Sonucun böyle olacağı bilinen bir gerçek, kaldı ki anketler de bunu söylüyor zaten.
Ama bu seçim ‘Demokrasi mi otoriterlik mi?’ seçimine dönüşürse yine bütün anketler bize gösteriyor ki demokrasi diyenler çoğunlukta.
Yani seçmenin bu amaç birlikteliğine hazırlanması gerektiğinden bahsediyorum.
Mesela DEVA, Gelecek, Saadet gibi parti seçmenlerini muhtemel bir CHP’li adaya hazırlamak gerektiği gibi CHP seçmenini de muhtemel bir muhafazakar kökenli adaya hazırlamak gerekiyor.
HDP seçmeninin ikna edilmesi gerektiği gibi İYİ Parti seçmeninin de zihinsel dönüşümünün sağlanması gerekiyor.
Yani bana kalırsa muhalefetin en öncelikli meselesi kendi arasında bir birlik oluşturmadan önce toplumdaki zihinsel birlikteliği sağlamaları.
Yani dönüştürücü liderliğe ihtiyaç var.
Bunun için de önce değerler çerçevesinden belirlenmiş, herkese sıcak gelecek bir amaç ve yaklaşım ortaya konulması gerekiyor.
Muhalefetten bu konuda en küçük bir çaba da hazırlık da göremiyoruz ne yazık ki.
Ve bu konunun önemsenmiyor oluşu bana çok tuhaf geliyor.
Hele bütün stratejisini muhtemel bir seçime endekslemiş muhalefetin meselenin bu kısmıyla hiç ilgilenmiyor olması gerçekten de anlaşılır gibi değil.
Sanırım muhalefet toplumdaki Erdoğan karşıtlığının bu birlikteliği kendiliğinden sağlayacağını düşünüyor.
Bana kalırsa fena halde yanılıyor.
Nasıl ki güçlü Erdoğan karşıtlığına rağmen Abdullah Gül gibi Ali Babacan gibi Muhafazakar kökenli isimlere asla sıcak bakmayan toplum kesimleri varsa muhtemel bir CHP’li adaya da asla sıcak bakmayacak, sandığa gitmemeyi kendince bir yol görecek AK Parti karşıtı muhafazakar-muhalif seçmen kitlesinin olduğunun hesaba katılması gerekiyor.
Aynı şey İYİ Parti ve HDP seçmeni için de geçerli.
Bu birlikteliğe olan mecburiyet şimdiden anlatılmazsa, toplumdaki bu zihinsel dönüşüm, bu aciliyet duygusu sağlanmazsa muhtemel bir seçimde adayı ‘öteki’ gören ya da beğenmeyen muhalif seçmen çareyi sandığa gitmemekte bulacak ki her şey tamam olsa bile bu durum muhalefetin kaybetmesinin en büyük nedeni olabilir.
Dünyadaki otoriter yönetimler benzer tecrübelerle dolu.
Toplumsal birliktelik sağlanmadığı için seçimlere katılım düşük oluyor ve bu durum mevcut liderin avantajına oluyor.
Yani demem o ki muhalefet eğer seçimi beklemeyi bir strateji olarak görüyorsa bari o stratejiye uygun söz ve yaklaşımlara, politikalara öncelik vermeli.
Aksi takdir de bir stratejiden bahsedemeyiz.
Yanılıyor muyum?
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023