Markar ESAYAN
IŞİD, yani Irak-Şam İslam Devleti’nin Suriye’nin Rakka ve Deyr El Zor bölgelerindeki hâkimiyetinden sonra, adım adım ve pek de mukavemet ile karşılaşmadan Musul’a yönelmesi, ardından da Musul’u işgal ederek gözlerini Bağdat’a çevirmesi, bir sürpriz gibi algılansa da, aslında “geliyorum” diyen tarihsel bir gelişmedir.
Ortadoğu Sykes-Picot gizli anlaşması bugün çatırdayan Ortadoğu yönetim biçimlerini doğurmuştur. Sykes-Picot Gizli Anlaşması, Britanya’nın Osmanlı’nın Ortadoğu’daki tüm topraklarında hâkimiyet kurmak üzere Britanya ve Fransa arasında 16 Mayıs 1916 tarihinde imzalandı.
Mekke Şerifi ile Britanya arasında Osmanlı’ya karşı yapılan gizli Mc. Mahon Anlaşması ve 1. Balfour Deklarasyonu Sykes-Picot’yu tamamlayan sacayağının diğer iki sütunudur.
Rus Çarlığı da bu anlaşmaya “olur” vermiştir.
Bu anlaşmadan dünya nasıl mı haberdar oldu? Bolşevikler Ekim 1917 Devrimi’nden sonra anlaşmadan çekildi ve anlaşmanın tüm içeriğini dünyaya açıkladı.
Haliyle anlaşmanın ilk halini gösteren haritada bazı değişiklikler oldu. Musul önce Fransa idaresindeydi ama Nisan 1920 San Remo Konferansı’nda Fransa, kendisini Orta Doğu‘daki menfaatlerini desteklemesi sebebiyle, Musul bölgesini İngiltere‘ye bıraktı. İngiltere bölgedeki güvenlik sorunlarını ileri sürerek Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine göre Musul’un kendilerine terk edilmesini istedi. Talebi reddeden Osmanlı 6. Ordusu Komutanı Ali İhsan Paşa’nın yerine gelen Binbaşı Halit Akmansü İstanbul’dan aldığı emri yerine getirerek Musul’u boşalttı. 15 Kasım 1918 tarihinde İngiliz askerleri Musul’u işgal etti.
Daha sonra bölgede bir Kürt Krallığı kurulmak istenmiş olmasına rağmen, Britanya Sülemaniye’yi hava bombardımanına tutarak bunu engelledi, Türkiye’nin çabaları da sonuç vermedi. 24 Temmuz 1924 yılında kesin olarak Birleşik Krallık Mezopotamya Mandası‘na bağlandı.
Sykes-Picot Anlaşması Ortadoğu’nun bugünkü haline gelmesine sebep olması açısından tarihi önemdedir. İngiliz subay Mark Sykes ile Fransız subay François Georges-PicotKahire‘de bir araya gelerek masa başında Ortadoğu’yu iki ülke arasında paylaştırdılar. Bu anlaşmaya göre yeni yapay devletler kuruldu. Sykes-Picot hattı denen bu sınırlar bölgenin etnik ve dinsel yapısını göz önünde bulundurmadan sadece çıkarlar doğrultusunda oluşturuldu. Bölgede yaşayan etnik ve mehzepsel unsurlar ise bölündü, birbirine düşmanlaştırıldı.
Irak Kral Faysal’dan Baas yönetimi ve Saddam dönemine kadar sürekli huzursuzlukla yaşadı. Dünyanın 3. petrol ve doğalgaz yataklarına sahip bu bölge, 11 Eylül saldırıları bahane edilerek ABD tarafından işgal edildi, geri çekilirken ülkenin yönetimi teslim edilen Maliki, Saddam’ın Şiilere ve Kürtlere reva gördüğü zulmü, bu sefer bir Şii olarak Sünnilere uygulamaya başladı. Iraklı Kürtler ise müdahaleden sonra ülkenin en istikrarlı bölgesini oluşturdular.
IŞİD, öncellikle, kolonyal müdahalelerin, son olarak ABD’nin, Saddam ve Maliki gibi diktatörlerin şiddeti ve basiretsizliğinin bir sonucudur. Örgütün bu kadar kolay bölgede hâkimiyet kurmasının nedeni, Sünni yerel halkların ve kabilelerin Maliki’den “İllallah” demesi nedeniyle verdikleri destektir.
Hasılı, şu an Irak’ta yaşanan 100 yıllık bir periyodun son safhasıdır, ertelenmiş bir hesaplaşmadır. Saddam ve Maliki gibi eline geçen fırsatları harcayan diktatörlerin basiretsizliği, dar görüşlülüğünün bir sonucudur. Maliki, İran ve Esed’i arkalayıp ülkede bir Şii diktatörlüğü kurmak yerine, Türkiye’nin sağduyulu önerilerine kulak verse, tüm etnik ve mezhepsel yapıların eşit temsiliyetine dayalı demokratik bir rejim kurmaya çalışsaydı, IŞİD gibi örgütler palazlanamaz ve halktan destek alamazlardı. Üç bölgeli bir konfederasyon dâhil, Irak’ın bütünlüğü içinde gerçek bir devlet olma fırsatını değerlendirebilirlerdi.
IŞİD’in ışık hızına dayalı başarısı, bölge halkının kıyımlardan ve haksızlıklardan dolayı çıldırması nedeniyledir.
Sykes-Picot mantığı Irak’ın işgali ve bir milyon Iraklı’nın ölümü ile modifiye edilmek istenmişse de, artık resmen çökmüştür. Geriye bir yıkıntı ve kaos kalmıştır. Ve şüphesiz Türkiye bu kaostan özenle uzak durma tecrübesine sahiptir. Cetvelle çizilen, diktatörlüklerle uzaktan idare edilen, kaynakları sömürülen bir coğrafya adeta infilak etmiştir. Bu çılgınlığın içinde Türkiye’nin işi yoktur. Görevi kendi vatandaşlarını korumakla sınırlıdır. Bu bataklığın müsebbibi ABD ve Maliki’dir.
Maliki’nin IŞİD’in önünü açıp, bölgeyi Türkiye’yi petrol meselesinden üzerinden sıkıştırmak üzere ordusunu geri çektiği gibi, IŞİD’in tamamen sentetik bir örgüt olduğu türünden değerlendirmeler, gerçekten acemicedir. Maliki yönetimi fiilen çökmüş, Bağdat dahi tehlikeye girmiştir. IŞİD’i herkesin kullanmak isteyebileceği, bu türden örgütlerin buna müsait yapıları, bu olayda birincil faktör değildir. Konsolosluğun basılması işgalin doğal bir sonucudur ve hareket Türkiye’ye karşı değildir. Zaten bölgede Türkiye’den başka hiçbir ülkenin diplomatik misyonu yoktur. Şu an için petrol hesapları da devre dışıdır. Yaşananlar kendi çarpık, zalim tarihselliği içinde bir sonuçtur. Türkiye’nin üzerine alacağı özel bir durum yoktur, ancak kriz Türkiye’nin yanı başında Suriye’den sonra ikinci bir Gayya Kuyusu yaratmıştır. Bu durum tabii ki özel bir yönetim dikkatini gerektirmektedir.
Orta vadede, bu durum Türkiye’nin lehine olacaktır. Bir kan ve kaos denizinin hemen yanındaki Müslüman güçlü bir demokrasinin değerini Batı belki ucuz kolonyal okumaları bir kenara bırakarak daha iyi fark edebilir.
Tabii kriz doğru yönetilebilir, Gayya Kuyusu’nun içine düşme hatası yapılmazsa…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019