Markar ESAYAN
Mecidiyeköy'deki işçi katliamı, Siirt'teki baraj faciası ve Avcılar'daki damper felaketi ile birlikte dehşet üzerine dehşet yaşadık. Soma'daki akıl almaz 'kaza'da 301 işçimizi kaybettikten sonra, yok yere insanlarımızın ölmeye devam ettiğini görmek yeni ve büyük Türkiye idealleri ile ne kadar da çelişiyor değil mi? Çelişmeli zira, insanları bu kadar kolay ölen bir ülkenin bu parlak hedeflere ulaşması biraz zor olurdu. AK Parti hükümetinin önündeki en büyük meselelerden birisi de insanlarını özgürlüklere ve refaha kavuşturmanın yanında, onları hayatta tutmak da olmalıdır. Öyle görülüyor ki, Türkiye zihniyet olarak son 12 yıldaki hızlı büyümenin gerisinde kaldı. Bir yandan eski Türkiye'nin kabuğundan sıyrılmaya çalışırken, eksik kalan, yeteri kadar önemsenmeyen böyle önemli meseleler ülkeyi paçasından aşağı çekiyor.
Trafik, iş ve kadın cinayetleri ile 'bonzai' türünden felaketler gibi, yapılan tüm önemli siyasi reformları bir anda geri plana itecek riskler konusunda da bir eylem planı oluşturulmalı ve her biri hakkında ayrı ayrı 'Çözüm Süreçleri' başlatılmalı.
TÜİK'in verilerine göre -her yıl belirli bir azalma olsa da- sadece son 10 yılda trafik kazalarında ölen insanların sayısı 47 bin kişi... Yani, hem Kurtuluş Savaşı, hem de Devlet-PKK çatışmalarındaki insan kayıplarından daha fazla. Son beş yılda öldürülen kadınların sayısı beş bin civarında. Son on yıldaki işçi ölümleri ise 11 bin küsur olarak veriliyor. Bu rakamların sağlıklı olmadığı, özellikle kadın ve işçi cinayetlerinde kayıt dışılığın yüksek olduğu da akılda tutulmalı.
Ümraniye'de çöplük, Afyon'da cephanelik, Lice'de tanker patlıyor, düzinelerce insan ölüyor. Birkaç gün dövünüyor, ama aslında bunları kanıksadığımızı da biliyoruz. Medya çok üzerinde durursa birkaç günah keçisi seçilir, ama temel zihniyet değişmez ve ölümler devam eder.
Mecidiyeköy'deki lüks rezidans inşaatında yaşanan işçi cinayetinde, inşaat firmasından, asansörü yapan firmaya, denetleyici şirketten Çalışma Bakanlığı'nın 'İş durdurma' cezalarını askıya almasına kadar birçok düşündürücü eksiklik, hata ve ihmal mevcut.
Bir de bu konunun toplumsal veçhesi var.
Dünya ve Türkiye son yıllarda büyük bir değişim içinde. Bu durum devletin ve toplumun yapısını da etkiliyor, zorluyor. Adaptasyon eksikliğinin, değişimin getirdiği müsbet neticeler yanında özellikle kentleşmeyle birlikte menfi yönlerin de açığa çıktığı ortada.
Sadece bu da değil... Metropollerde yaşamaya başlayan insanlar artık küçük cemaatlerin koruyuculuğundan mahrumlar. Dayanışma yerini rekabete terk ediyor. Yine verilere göre her üç kişiden birinde 'öfke bozukluğu', her on kişiden birinde de 'border line kişilik bozukluğu' mevcut. Bu insanlar aynı zamanda birer eş, baba, anne, şoför, polis veya riskli bir işin teslim edildiği birer uzman. Unutmayalım ki yine bu insanlar uzun yıllar boyu ırkı, mezhebi, dini veya cinsiyeti nedeniyle şiddet görmüş. Yani eski ve yeni dönemin üstesinden gelinmemiş travmalarını üst üste giyinmiş bir toplumuz ve bu konuda radikal bir rehabilitasyon çalışması yapılmış değil. Hayatın her şeyi yerli yerine koyacağını umuyoruz. Ama öyle olmuyor.
Örneğin öfke bozukluğu psikiyatrinin 'çerez' tedavi konularından ama bu yapılmadığı için trafikte, evlerde veya sokaklarda insanlar birbirini koyun gibi boğazlıyor. Sokakta kendi hallerinde cips yiyip sohbet eden gençleri esnaf bir baba ve oğulun birlikte kurşuna dizmesinin mantıklı bir izahatı olabilir mi Allah aşkına!
Belli ki bu konuların hepsi seferberlik gerektiren ulusal politikalar gerektiriyor. Sanayileşen, kentleşen her toplum bu merhalelerden geçti. Bizim avantajımız ise dünyadaki tecrübelerin bolluğu ve bunu yapabilecek güçte bir ülke olmamız. Mesela tüm sürücü belgesi olan kişilerin psikiyatrik kontrolden geçirilmesi neden akla gelmez? Sürücülerin üçte biri silah taşıyor ve korna çaldığı veya kendisini solladığı için insan öldürebiliyor. Böyle kişilerin tesbiti psikiyatrlar için çok kolay ve tedavisi de öyle...
En büyük sorumluluk tabii ki hükümete düşüyor. Etkin yasalar, etkin denetim ve ağır cezalar şart. Türkiye aynı anda birçok sorunla uğraşmak zorunda olan demokrasisi inşa halinde bir ülke. Toplumun ciddi bir bölümü, ülke ahlaklı ve güvenilir bir muhalefetin güvencesine sahip olmadığından, iktidarı hoş görmeye meyilli. Çünkü her meselemiz egemenlik kavgasında araçsallaştırılıyor. Ama bu avans doğru değerlendirilmeli. Devlet üzerine düşeni eksiksiz yaparken, toplumun zihniyetinin dönüşmesi, sağlığını kazanması için de öncü, zorlayıcı ve örnek olmalı.
İLO'nun işgüvenliğini düzenleyen 167 numaralı sözleşmesinin Türkiye tarafından imzalanacağı, işçi güvenliğinin sağlanmadığı inşaatların mühürleneceği gibi birçok önlemin alınacağını okuyoruz gazetelerde. Peki, ülkede ilk kez mi işçi ölüyor da bu önlemler şimdi alınıyor?
'Kaza' sonrası sosyal medyada paylaştığım önerimi tekrar yineliyorum: Hükümet çalışma hayatı başta olmak üzere her alanı check-up'tan geçirmeli, AB müktesebatını rehber edinmeli ve sorunlu her alanı tıpkı Çözüm Süreci'nde olduğu gibi milli bir projeye çevirmeli, bir bakana zimmetlemeli.
2023 hedeflerine ulaşılmak isteniyorsa, sadece siyasi ve ekonomik değil, sosyal riskler de önemsenmek durumunda artık.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019