Markar ESAYAN
Hrant Dink Davası ile ilgili olarak cinayetin ilk günlerindeki kanaatim, tabii ki bunun sıradan bir nefret, ırkçılık eylemi olmadığı, Pelitli’de durdukları yerde hareketlenen birkaç öfkeli genç üzerinden bu konunun üzerinin örtüleceği idi. Nitekim daha ilk günlerden itibaren bu iki görüş çarpışmaya başlayacak ve dava bir muharebe alanına dönüşecekti. Tabii ki bu çekişmenin kaderi de “medyada” çizilecekti. Bunda her kesimin değişen oranlarda payı oldu
Mesela, cinayetten sadece iki gün sonra Vatan gazetesinden Ruşen Çakır, “Yeni bir terörist tipiyle karşı karşıyayız: Yalnız kurtlar” başlıklı bir yazıda şöyle diyecekti.
“Sevgili Hrant’ın ölüm haberini aldığım ilk andan itibaren bunun profesyonel bir suikast olmadığını düşündüm. Uzmanlıklarına sonuna kadar güvendiğim bazı dostlarımla yaptığım tartışmalarla bu görüşüm iyice pekişti. Katilin hemen yakalanacağını ve işsiz güçsüz, ‘aşırı milliyetçi’ fikirlerle yoğrulmuş küçük bir ‘Polat Alemdar kopyası’ ile karşılaşacağımızı düşünüyorduk. İlk bilgiler bizi doğruluyor gibi. (21.01.2007.)
Çakır konuya devam etti ertesi gün. Yazının başlığı bu kez “Yalnız Kurtlar’ın eylemleriyle karşılaşabiliriz” idi.
“Kimse boşuna yasadışı örgütler, şebekeler, derin güçler ve gizli servisler aramasın. Ogün Samast, Yasin Hayal ve Hrant Dink suikastına karışan diğer gençler profesyonel terörist değiller. Onlar birer ‘yalnız kurt’. Ya kendi başlarına veya çok dar bir arkadaş çevresiyle, kendi imkanlarıyla çalışıyorlar. Tıpkı Trabzon’da rahip Andrea Santoro’yu öldüren 16 yaşındaki O.A. ve Danıştay’ı basıp hakim Mustafa Yücel Özbilgin’i katleden avukat Alparslan Aslan, hatta 9 Mart 2004 günü İstanbul Kartal’daki Mason Locası’nı basan Nihat Doğruel ve Engin Vural gibi. (22. 01.2007)
Nisan ayı gelmiş ve Malatya’da 18 Nisan 2007’de üç Hıristiyan’ın boğazları kesilmişti. Çakır 19 Nisan’da “5 ‘yalnız kurt’ daha” başlığıyla şöyle yazıyordu.
“Beş zanlının herhangi bir örgütle doğrudan ilişki içindeki profesyonel militanlar olduklarını sanmıyorum. Tıpkı Trabzon’da rahip Andrea Santoro’yu öldüren 16 yaşındaki O.A. ve Danıştay’ı basıp hakim Mustafa Yücel Özbilgin’i katleden avukat Alparslan Aslan, Hrant Dink’i kurşunlayan O.S. gibi kendi başlarına veya çok dar bir çevreyle birlikte hareket ediyor olma ihtimalleri hayli yüksek.” (19.01.2007)
Ancak Ruşen Çakır’dan daha önemsenmesi gereken Hürriyet’in başyazarı Ertuğrul Özkök, cinayetin hemen ertesi günü hiç de fena bir yaklaşım göstermiyordu, şöyle yazıyordu: “O nedenle hepimiz, bu cinayetin son halkasına kadar çözülmesi için takipçilik görevini yapmalıyız. Bu olayın ‘meczup bir gencin’ işi olduğu iddia edilirse, asla inanmayalım. Evet bu defa inanmayalım. O adamın eline silahı veren kim, onu bulup yakasına yapışalım.” (“Ali Kemal’e vatan haini dememiştim”, 20.01.2007)
Ne enteresandır ki, Özkök bu yazıdan sadece iki gün sonra fikrini 180 derece değiştiriyordu:
“Günlerden beri televizyon televizyon dolaşıp hep şunu söylüyorum: ‘İnşallah, bu gerçek bir örgüt işi çıkar. Eğer birbirini dolduruşa getiren mahalle kabadayıları ise işimiz daha zor.’ Korktuğum başımıza geldi. Kendi kendine misyon yüklenmiş, bir abinin dolduruşuna gelmiş, daha 20 yaşına gelmeden tam anlamıyla “looser”, “tutunamayan” durumuna gelmiş bir genç. Psikolojisini öyle iyi okuyabiliyorum ki. (Sizce o silahı niye atmadı, 23.01.2007)
Çakır gibi Özkök, loser’ı “iki o” ile yazma hatası dışında 18 Nisan Zirve katliamında da aynı tezi seslendirmeye devam etti. Çakır gibi katliamdan bir gün sonra hem de.
“Malatya’daki cinayet ne yazık ki kolektif şuursuzluğumuzun, vurdumduymazlığımızın bir yan ürünüdür. Kimimiz bunu kışkırtarak, kimimiz buna ses çıkarmayarak, kimimiz aktif destekleyerek, kimimiz pasif bir vurdumduymazlıkla, meydanı eli bıçaklı canilere, canilere teslim ettik. Yani katil onlarsa, azmettiricisi çok... Bekleyin.” (Boğazıma düğümlenen en katı yazı, 19.04.2007)
İhtimaldir ki Özkök de, Çakır gibi “Uzmanlıklarına sonuna kadar güvendiği bazı dostlarla yaptığı” bazı görüşmelerden sonra fikir değiştirmişti. Acaba o dostlar dönemin bazı kudretli/prestijli polis müdürleri olabilir miydi? Eğer öyleyse bile bu telaş, bu cevvallik neden kaynaklanıyordu? Bu kampanyanın nedeni neydi? Kimseyi töhmet altında bırakmak değil niyetim. Mevki ve bilgi sahibi kişilerden gazeteci bilgi alabilir, bunu analizlerinde kullanabilir. Ahlaki olmasa da, bu bilgi o günkü siyasi mücadele zemininde işlevsel de bulunabilir. Lakin, en kötü gazeteci bile, daha ilk günden bir teze bu kadar keskin şekilde sarılmaz.
Bu kesinlik, bu aşkın çaba açıklanmaya muhtaçtır. Çünkü bu yazılar davanın seyrinde ciddi şekilde etkili oldu. Mahkeme de altı senelik işkenceden sonra “cinayette örgüt yoktur” kararı verdi. 17/25 Aralık darbesi yaşanıp paralel örgüt deşifre olmasaydı, öyle de kalacaktı.
Ergenekon, Balyoz, Şike, Casusluk davalarında bu kadar cevval olan, genelkurmay başkanlarını hapse atabilen aynı polis, savcı ve hakimler, Dink Davası’nı örtbas ettiler, daha kenarda kalan Zirve’yi Tolon’a bağlayarak politik anlamda işlevsel kıldılar.
Hrant’ın “arkadaşları” ve AGOS “Bu cinayet paralele sığmaz” yazıları yazıp manşetler atacaklarına bu kritik soruları gündemleştirsinler.
Tarafsız ve cesur olmak yeterli.
Hrant için adalet için!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019