Markar ESAYAN
Öncelikle son dönemde sıkça kullandığım “milli”lik ve “yerlilik” kavramlarını bir kez daha tanımlamakta fayda var.
Bana da bundan 15 sene önce milli devleti savunacağım söylense inanmazdım. Çünkü devlet ve kurumları doğrudan vatandaşın aleyhine çalışmıştı. İnsanlık dışı JİTEM pratikleri bile tek başına vatandaş-devlet ilişkisinin ne kadar travmatik bir belleğe sahip olduğunu göstermeye yeter.
İşte, son 13 yılda yaşanan demokratik dönüşümün en önemli kanıtlarından birisi de bu hislerdeki, tanımlardaki vatandaş nezdindeki değişimidir.
Bu değişimden önce öyle şeyler yaşadık ki, “milli”lik, “yurtseverlik” gibi kavramlar yurttaşların çoğu için antipatik/tehditvari sözcükler haline gelmişti. Kelimeler, kendi özgün anlamlarını değil, dönemde yaşanan olumsuz pratikleri yansıtır olmuştu.
Konunun bir kısmı bu...
7 Şubat 2012’de dönemin Başbakanı Erdoğan’a MİT Müsteşarı Fidan üzerinden yapılan saldırı ile çok ilginç bir süreç su yüzüne vurmaya başladı. “Su yüzüne vurdu” diyorum, çünkü 2011’in bahar aylarında CHP ve MHP’ye aynı yapı üzerinden yapılan bir operasyon yapılmıştı.
2013 mayısında Gezi krizi başladı. Başladı ama kısa sürede Türkiye’yi Mısır’a çevirmek için bütün dünya neredeyse elbirliği etti. 17/25 Aralık geldi sonrasında. Türkiye için kritik önemde olan Halk Bankası, ABD’de hedef gösterildikten sonra çökertilmek istendi. Bu sefer de dört bakan üzerinden Erdoğan’a “Şah” dendi.
Tüm bu süreçlerde, MİT TIR'larının durdurulması, Türkiye’nin DAİŞ’çi ilan edilme kampanyası, Erdoğan’ı Lahey’e götürmek için Hollanda meclisi üzerinden yapılan girişimler, ülkedeki eski merkez, paralel ve Kandil medyasının aynı operasyonel hizada dizilişi, Dışişleri’nin sağır odasının dinlenmesi ve konuşmaların servis edilmesi...
Son olarak da, Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun “tereyağdan kıl çeker” gibi daha güvenli bir noktaya nakledilmesine verilen tepkilere bakınız.
Özellikle de muhalefet partilerinden bahsediyorum. Bir vekili “Bu operasyon Suriye’ye saldırıdır” diyen muhalefetten.
20 Eylül 2014’de DAİŞ’in elinde rehin tutulan büyükelçimiz dahil 46 vatandaşımızın yine “tereyağdan kıl çeker gibi” kurtarılması karşısında da muhalefet neredeyse “milli yas” ilan ede- cekti. Hükümeti bir yandan DAİŞ’çi ilan ederken, cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde pimi çekilmiş bir bombanın varlığından memnuniyet duyuluyor gibiydi. Bu nedenle rehinelerin kurtarılması büyük bir öfke ile karşılandı. Hemen –DAİŞ’le danışıklı döğüş gibi- tutarsız itibar- sızlaştırma argümanları üretilmeye başlandı.
Bugün de öyle...
Süleyman Şah Saygı Karakolu’ndaki 38 aske- rin ve manevi emanetlerin tüm dünyanın takdirini kazanacak şekilde kurtarılmış olması, tahmin edilenden çok daha büyük bir tuzağı bozdu. Türkiye bir süredir iç ve dış politikasını kendisine dayatılan şekilde, köşeye sıkıştığında panik halinde ve hamasetle değil, insan merkezli ve bağımsız şekilde üretiyor. Olayların peşinden sürüklenmek yerine, soğukkanlı biçimde gündemi kendisi yaratıyor.
Araştırma şirketleri bir kamuoyu yoklaması yaparsa, sokaktaki CHP ve MHP’li seçmenin bu operasyondan dolayı en az AK Parti seçmeni kadar memnun olduğu ortaya çıkacaktır. 38 askerimiz Lübnanlı pilot veya Peşmergeler gibi turuncu tulumlar giydirilerek, kafes içinde teşhir edilerek yakılsaydı, kafaları kesilseydi, manevi emanetler bombalarla yerle bir edilseydi, tüm bu görüntüleri dünya dehşet içinde izleseydi, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli memnun mu olacaktı?
CHP, belki Ecevit’in Karaoğlan dönemi hariç hiçbir zaman halkla siyaset yapmadı, oligarşik bürokrasinin Meclis’teki piyadesi oldu. Lakin hiçbir dönem de Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki kadar gayrı milli davranmadı.
Hiçbir MHP Genel Başkanı, Devlet Bahçeli gibi Genelkurmay Başkanı’nı dahi isyan ettirecek bir seviyeye inmedi.
Genelkurmay Başkanı Özel “(Bahçeli’nin) Şahsıma yönelik sarf ettiği yakışıksız sözleri kişiliğine ve savunduğu fikirlere yakıştıramadım” diyerek hayretini ifade ediyordu.
Son birkaç yıldır CHP ve MHP’nin sergilediği tavır, kendi içinde dahi çelişkili ve gayrımilli. Ben ne CHP, ne de MHP tabanının partilerindeki bu savrulmadan hoşnut olduklarını zannetmiyorum. Hele, AK Parti tabanı ile özdeş bir sosyolojik özellik gösteren MHP tabanının...
Son 13 yılda yapılan seçimler ve referandumların toplamında, Türkiye halklarının yüzde 75’i en az bir kez AK Parti’ye veya referandumlara “evet” oyu vermiş.
Bu yüzde 75’lik rekor oran, Türkiye’nin değişimine ilkesel destek veren kitlenin büyüklüğünü gösteriyor. Ancak CHP ile MHP ve şüphesiz HDP de, bu sosyolojik gerçeğe göre değil, paralel medyanın ürettiği akla uygun strateji üretiyorlar.
Milli ve yerli değil tesbitim bu nedenle.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019