Markar ESAYAN
20. yüzyıldan çıkar, 21. yüzyılın ilk çeyreğine doğru ilerlerken, sadece Türkiye’de değil, dünyada da 19/20. yüzyıla ait modern kurumlar sarsıcı bir erozyona uğradı ve bunun nedeni sorunlara çözüm üretmekte zorlanmaktan öte, sorunun kendisi haline gelmeye başlamaları oldu.
Bugün dünyada tektip modern hukuk, bilim, akademi, kültür, eğitim, demokrasi anlayışı ve yaşam biçimi dayatması kendi cüssesi altında eziliyor; çünkü modernite yola çıkarken sahip olduğu en önemli niteliği, kendisine kuşkuyla bakabilme özelliğini yitirdi. Küresel egemenlik mücadelesinin kapsayıcılığı, bilimden hukuka, sanatta insan hakları hareketlerine kadar değerli alanların iktidarın aparatları haline gelmesine yol açtı.
Kendisine kuşku ile bakma yetisini kaybeden ve tüm dünyayı tek bir hakikate göre düzenlemek isteyen (A)kıl, onu donuklaştırma konusunda epeyce başarılı oldu. Bugün dünyanın en ücra köşelerindeki eşsiz kültürler gittikçe daha hızlı bir şekilde ABD’nin kötü kopyalarına dönüşmekteler; hatta IŞİD için bile bunu söylemek mümkün.
Bu arada en parlak ürünü olduğunu iddia ettiği demokrasi konusunda, Batı, Mısır’daki darbeye ve Suriye’deki soykırıma seyirci kalarak değerler aşınmasındaki kritik destek noktasını aşağıya doğru kırdı. Batı’da bu gidişata yönelik ciddi bir eleştiri var ve ümit verici olan da bu... Doğu gibi, Batı da yekpare değil.
İşte, aydının tarihsel serencamı da bu yükseliş ve düşüş sürecine uygun gelişti. Ne Ortaçağ, ne Kilise, ne de manastırlar bizlere anlattıkları gibi kötücül/karanlık değildi ama, neyse, sonuçta insanın değeri ve insan aklına getirilen yeni yorumla aslında bir İtalyan prensine dönüşen papaların önüne set çekildi vs.
Bu süreçte aydınlanma döneminin o ünlü “salon”larında aristokratların korumasına alınan züğürt aydınların epeyce rolü oldu.
Züğürt aydının sanat, bilim, icat, devrim vs. yapabilmesi için bir kralın/feodal beyin korumasına girmesi gerekiyordu. Mesela Leibniz’in ezikliğinin nedeni hamisi olan prensin iflas etmesi ve o korkunç rakibi Newton’un arkasındaki kurumun gücüydü.
Haliyle, bu aydınların kendi icatlarını yaparken, hamilerini övme, iktidarlarını meşrulaştırma görevleri de zorunluydu. Thomas More gibi “İnsanın kellesinin uçmasıyla başına kötü bir şey gelmez” deyip kafasını kütüğe dayayamazdı herkes.
Güç/aydın ilişkisi ulus devletler/bürokrasi kurulduktan sonra loş alana çekilirken kurumsal bir hal aldı. Sorun aydını kimin finanse edeceği ve varsayılan medya ve akademik özgürlüğün sınırlarının nerede bittiğiydi.
Tabii bu ilişkinin niteliği yüzyılın politik zeitgeist’ı paralelinde şekilleniyordu. Fonların, projelerin, bürokrasinin ardına gizlenmiş iradeye biat daha kolay oluyordu. Bu aydının ahlaksızlığından önce iktidar biçiminin niteliğini gösteriyordu.
Türkiye’de de benzer ama daha kalitesiz bir süreç yaşandı. Ülke Tanzimat’ta kurumsal olarak formatlandı. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra gladyo üzerinden ağır bir format daha yedi. Bu format işinde, yetişmiş insan gücü olarak seçkin/laikçi kemalistler kullanıldı. Bunların akademideki, medyadaki kısımları kendilerine solcu/devrimci demeyi seviyorlardı. Küresel sermayenin finanse ettiği devrimci kuşak böyle yetişti. Bugünün çoğu hızlı solcularının Doğan Holding çalışanı olması gibi...
Bu aydın tipi dün “Güneş doğdu 27 Mayıs sabahı” diyebilir, bugün “Bu toplum iç savaşın kanlı cehenneminden geçmeli” diye yazarken aydın olarak anılabiliyor. Çıtayı çok düşürene ise Harvard Ödülü üzerinden itibar nakli yapılıyor.
Oysa şimdi, bilgi tekelinin kırılması ve enformasyon devrimi ile toplum mühendisliği (faşizm) üreten aydın tipine ihtiyaç kalmadı. Artık, halktan öğrenen, halkın taleplerini doğru tercüme ederek siyaset-taban ilişkisinde bağlantı kayışı rolü oynayacak, halk iradesine dayalı demokrasi projeleri üzerinde üretim yapacak bir tür “asistan aydın” dönemine giriyoruz. (Mehmet Uçum’dan ödünçle.)
Buna organik aydın da diyebiliriz. Patronu halk olan bir aydın tipi... İnternet ve bloglar sayesinde artık söz hakkı elde etmek için bu aydın babaların haremine girmek zorunda değil gençler.
Ancak züğürtlük meselesi, yani aydının finansmanı sağlam bir medya-akademi-STK reformu ile halkın emanetine alınarak çözülmek durumunda.
.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019