Markar ESAYAN
Aslında çok değil altı ay önce yaşadığımız olaylar Çözüm Süreci’nin ne tür tuzaklarla dolu olduğunu gösteriyordu. Hatırlayalım; hükümet henüz oluşmuşken, Başbakan Davutoğlu hiç vakit kaybetmeden çözümün altyapısı için Demirtaş’la görüşmüş, hükümet yetkilileri ve HDP’liler arasında hummalı bir görüşme trafiği başlatmıştı.
Derken ülke birden bir kabusta, 6-8 Ekim kalkışmasının içinde buldu kendisini… 52 insanımız vahşice katledildi. HDP’den hala bu konuda gerçek/kurumsal bir özeleştiri gelmemiştir. Tersine, Demirtaş vesayet ve paralel yapı medyası tarafından korumaya alınmıştır.
Başbakan Davutoğlu’nun Dolmabahçe Sarayı’nda bir grup Akil İnsan ile görüşmesinde süreçle ilgili ifade ettikleri Yıldıray Oğur’un aktarımıyla şöyleydi.
“3 Eylül 2014: Hükümet yürütülen görüşmeler ışığında çözüm sürecinde yol haritasını çıkarıyor. MİT Müsteşarı Hakan Fidan yol haritasını görüşmek için İmralı Adası’na gidiyor, %100 mutabakata varılıyor. HDP’li Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder yol haritasını alıp Kandil’e götürüyor, teyit alınıyor. 10 Eylül 2014: Kandil dönüşü bizzat Başbakan Davutoğlu süreci hızlandırmak ve kendi kulağıyla duymak için Buldan ve Önder’le görüşüyor. ‘Biz bu adımları atarız, peki yol kesmeler adam kaçırmalar, vergi toplamaları, şehir dışında çadırlarda yargılamaları bitirip kamu düzenine aykırı işler yapmamanın garantisini veriyor musunuz’ diye soruyor. ‘15 Ekim’e kadar Türkiye’de illegal tek bir faaliyet kalmayacak, iki hafta içinde değişimi göreceksiniz’ garantisi veriliyor.”
Ardından Başbakan Davutoğlu, Demirtaş ile 1 Ekim 2014 günü bir görüşme yapmış, tezkerenin aslında Kobani’yi kurtaracak bir formül olduğunu anlatmıştı. Demirtaş görüşmeden “çok memnun” ayrıldığını ifade etmiş, ancak HDP tezkereye hayır oyu vermişti. Kobani ise AK Parti oyları ile Türkiye’den geçiş yapan ağır silahlı Peşmergeler sayesinde düşmekten kurtulmuştu. Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobani düştü düşecek” açıklamasının önünü arkasını keserek çarpıttıkları gibi, bir yandan Kobani üzerinden Türkiye’yi suçlarken, Ankara’nın hareket edebilmesini sağlayacak tezkereye karşı çıkmışlardı.
Dolmabahçe toplantısında medyaya yansıyan bu bilgiler üzerine HDP, Başbakan Davutoğlu’nu tekzip etmek yerine, bu içeriği yazan ben ve Hilal Kaplan’a yönelik bir yalanlama ile yasak savdılar. Düşük profille bu çarpıcı gerçeği gündemden düşürmeyi istediler. Çünkü anlatılanlar doğruydu.
Sürecin başından beri adım atan sadece hükümet oldu ve Kandil verdiği hiçbir sözü tutmadı. Hükümet/Erdoğan hem Çözüm Süreci üzerinden yedi düvel ile mücadele etti, darbelere maruz kaldı, hem de bu zor meseleyi halkına anlatma görevini tek başına üstlendi.
Türkiye’nin karşısında maalesef Öcalan’a yekten karşı çıkmayan, ancak her an yeni 6-8 Ekimler organize edebilecek bir yapı var. Bu noktada Öcalan’ın dayatmalara, o dayatmanın arkasındaki üst aklın gücüne göre tavır koyduğunu, gücünü aşan noktada beklemeye geçtiğini bilmek lazım. Nevruz mektubunda yaptığı geri vites gibi…
Henüz altı ay önce 52 insanın öldürüldüğü çağrıyı yapan, ağzından savaş söylemini ve barışın tek garantisi olan hükümete/Erdoğan’a hakareti düşürmediği halde vesayet/cemaat medyası tarafından demokrat/özgürlükçü diye pazarlanan bir HDP var. Kürt sorununu doğuran, yıllarca Kürtleri öldüren, varlığını inkâr eden ittifak, Kürt inkârını bitiren iradeye karşı Kürtçü kesilmiş durumda. Bir medya ordusu bu ikiyüzlülüğü örtmeye, yani “İttihatçı artıkları ile HDP’nin ittifakını” demokrasi olarak pazarlamaya çalışıyor.
Seçimden sonra ikinci bir 6-8 Ekim suikastı düzenleyip siyaseti dizayn etme yönünde zemin hazırlığı sinyalleri alınıyor.
Kandil 8 Mayıs 2013’ten beri verdiği her sözden döner, kılını bile kıpırdatmazken, sürecin tüm sorumluluğunu hükümete yıkmak, ancak kongreyi seçimden önce (belki de hiç) toplamayarak AK Parti’yi sürecin maliyetiyle baş başa bırakmak, akıllarınca oyların MHP’ye kaymasının önünü açmak, bir yandan da MHP’ye Saadet ve BBP’yi monte etmek... Bu arada paralel/seçkin medya HDP için oy toplamaya kendisini adamakta, belirli bir oy oranının HDP’ye kaymasının sağlanması için CHP’nin sessiz kalması sağlanmaktadır.
Ellerindeki Kürt kanı daha kurumadan, nereden çıktı bu Kürt sevgisi?
Çünkü onlara göre seçimlerden sonra, AK Parti’nin “işini bitirmek” için ikinci bir 6-8 Ekim tertiplenmesi yeterli olacaktır. Tüm sorumluluğu hükümete yıkacakları bir iç savaş denemesinden sonra süreç tamamlanmış olur. Kötücül ama oldukça dikkate alınmaya değer bir stratejidir bu.
Kandil ve HDP maalesef şu anda Öcalan’ın bahsini ettiği “Darbe mekaniği” içinde başrol almışlardır.
Sayın Davutoğlu’nun 6-8 Ekim için “Bizi kafamızdan suya batırmaya çalıştılar” açıklaması hala geçerlidir.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019