Markar ESAYAN
Masumiyete atfedilen nostaljik bir kayıp vurgusu vardır hep. Hani çocuklukta sahip olduğumuz, dolayısıyla sahip olmak için hiçbir şey yapmamızın gerek olmadığı bir oluş durumudur o. Kimi bebeğin masum doğduğunu söyler, kimi ise ilk günaha inanır. Yani masumiyetin nerede yitirildiği konusunda bir uzlaşı yok. Ama yitirildiği, demek ki bir zamanlar ona sahip olduğumuz gibi bir durum var. Dinî yorumların dışında da, çocukluk hâllerimizin masumiyetin kendisi olduğuna dair güçlü bir inanış var. Sanat eserleri bu tema ile dolu. Bu ilginç. Yani dört bir yandan gelip, hep beraber bir masumiyet hâlinin altında toplanıyoruz. Var olduğu, yitirilmiş olduğu, tekrar ele geçip geçemeyeceği, kim olursak olalım zihnimizi meşgul ediyor.
“Biz büyüdük ve kirlendi dünya” diyor ozan. İlginç.
Niye böyle özcü bir yaklaşımı bu kadar gönüllüce sahipleniyoruz acaba? Sürgün edebiyatı neden her kültürde bu kadar yaygın? Batı kanonu Kovulma-Sürgün ve Geri Dönüş pattern’ı üzerine kuruludur. Seküler edebiyatta da aynı tema, ama ideolojik bir amaca uyarlanmış hâliyle, ama nihilist bir tavırla da olsa işlenmeye devam edilir.
Jerzy Kosinski’nin Bir Yerde (Being there) romanını bilenler bilir. Mr. Chauncey Gardiner, materyalist, hedonist, çıkarcı ve pragmatist Amerikan dünyasının ortasına bir peygamber gibi düşer, çocukluk çağını açar, yani masumiyeti hatırlatır, tüketmekten yorgun düşmüş Amerikan burjuvazisi ve üst sınıfına hayat öpücüğü verir.
Geçirdiği hastalık nedeniyle aklı az gelişmiş, sadece yaşamın temel edimlerini yerine getiren, az ve kısa cümlelerle konuşan Mr. Gardiner, koruyucusu öldükten sonra ilk defa sokaklara çıkar ve rastlantı eseri bir sürü önemli politikacı, zengin kudretli insanın hayatını etkiler. Evde kaldığı uzun yıllar boyunca onu eğiten şey odasındaki biricik televizyonu olmuştur. Kendisine sorulan soruları, televizyonda izlediği reklamlardaki sloganlar, dizi replikleri ve haberlerde kullanılan klişelerle cevaplamaktadır. Sistemin ürettiği diskuru, içindeki kötücül amacı boşaltarak çünkü kötücül olacak akla sahip değildir onu üretenlere yeniden yönelttiğinde, aslında onlara hayat öpücüğü vermektedir.
Kosinski, insan uygarlığının çöküşünü ve çaresizliğini bu harika buluşla kısa bir metinde anlatıverir. Onların Gardiner’da bulmaya çalıştığı kısa bir avuntudur, kökten bir yüzleşme değil. Aslında Elias Canetti de Körleşme’de soylu sinolog Kien ve aşağılık halk tabakasından Therese’nin, Fischerle’nin saf yönlerinde aynı şeyi göstermek için yapar bunu. Günter Grass’ın Teneke Trampet’inde Oscar Matzerah’ın, hiç büyümeyen bir çocuk olmayı seçmesi bir rastlantı mıdır? Büyümeyi reddeden bir çocuk, bedenen küçük kalan bir çocuk... Başına neler gelebilir diye düşünmüş olmalı Grass. Bir gün yüksek bir binanın çatısına çıkıp, tüm şehrin camlarını kıracak tiz bir sesle haykırır mı dersiniz? Şöyle bir tarih boyu yaptığımız tüm kötülükleri kusarcasına. Ve sonra ciddi bir tröste mi dönüşür bacak kadar boyuyla? Kaçamaz mı büyüklük hâllerinden boyu küçük kalsa da?
Kaçamaz. Ve bence bu müjdeli bir haberdir.
Çünkü bir, her insanın hikâyesi biriciktir. İki, tercihler biricikliğe koşut sonsuzdur. Üç, masumiyet diye en başta cebimize konan bir oluş yoktur. Öyle bir masumiyet yoktur. Aslında biz sahip olmadığımız bir şeyi yitirme duygusu içindeyiz. Ve bile bile bu oyunu oynuyoruz. Hiç sahip olmadığımız şeye öykünerek...
“Biz büyümüşüz de kirlenmiş dünya”, “Renkler hızla kirleniyormuş birinciliği beyaza vermişler...” Bu sözler bizi avutuyor. Çünkü bizi güvenli bir yere koyuyor. Hiç payımız yok olanlardan. Böylelikle büyümemeyi seçebiliriz. Sonsuza kadar akademinin güvenli duvarları arasında kariyer yapıyor görünürken aslında ölmeyi bekliyor olabiliriz mesela. Kendimizi çocuklarımıza onları boğacak kadar adayabiliriz. İşimize kapanabilir veya “Yoruldum ayaklarımdan, tırnaklarımdan işte” diyerek bir Ege kasabasına soylu bir kaçış hep aklımızdadır. Ama evet, masum değiliz hiçbirimiz. Ne yaparsan yap, kirlenmediğini iddia etme. İnsan olmak için kirlenmiş olman gerekir. Kana bulanmış hâlde çıkıyorsun rahimden, unutma. Kötü olacaksan da adam gibi bir kötü ol, en iyisinden, dürüstçe ve sarih, mıymıntılık yapma.
“Ne sıcaksın ne de soğuk, ılıksın! Ben de seni ağzımdan kusacağım!”
Eğer bir masumiyet varsa, belki inşa edilir olandır o. Belki mümkündür o. Ben buna inanmaya daha eğilimliyim. Yatılıda, askerde birileri tatsız bir görev için gönüllü aradığında, ortaya ilk atılan olurdum hep. Bunda da incelenecek bir sahtekârlık vardır tabii. Ama düşüncem şu oldu hep. “Tamam, şu hâlimi biliyorum ve artık sıkıldım. Belki bir macera yaşarım bu tatsız işi üstlenirken.” Gayet mantıklı.
Bir gün bir arkadaşım biz bir hayır işi organize etmeye çalışırken, Afrika’daki açlar için bir şey yapmayanların, bu şekilde kendilerini kandırdığını söylemişti. Tabii ona, sahile vuran denizyıldızlarını denize geri atan adamı veya “Ben sana vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim” anekdotunu anlatmadım, sustum ve işime devam ettim.
Arkadaşımı anladım sadece. Vermek zordur ve bunu kabullenmek daha zordur. Bunun için yüce gerekçelendirmeler bulmak iyidir. “Neden on bir ay durup da bir ay iyilik yapar insanlar, fitre zekât verirler, hep yapsalar ya?” Bu cümleye kim itiraz edebilir? Evet, bu ideal olan durumdur. Ama gerçeği, mümkünlü olanı idealin altında ezme ihtimali çok daha yüksektir. Böylelikle hiç kirlenmeden, hiç yorulmadan, kendimizden bir şeyler de vermeden yüksek tepelerden hakir dünyayı ve düşkün insanları yargılayabiliriz.
Hayır, ben insanların bir ay bile olsa değişme gayretlerini seviyorum. Bu bana ümit veriyor. Sonra, o bir ayda, yapılan yardımlarla doyan, giyinen insanlar olduğu gerçeği beni mutlu ediyor. Hangisinin riyakârlıkla ve gösteriş için yapıldığı benim bilebileceğim bir şey değil. Onu öyle yapan düşünsün. Somut olanı görüyorum, birileri mutlu oluyor, benim için bu yeterli.
Masumiyet, evet, o inşa edilebilir. Bir bir, insan insan.
“Catcher in the rye, catcher in the rye.”
Hadi artık kabul edelim; o çavdar tarlasında o çocuklar hiç oynamadı.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları





















































































Ad Soyad Giriniz...
Dogudan benim gordugum dag baslarinda oldurulmuslerin ceset kokusu yukseliyor. Cok hosunuza gidiyor kabul edin, ne de olsa sizin kaninizdan degiller, Silvandan degil Liceden geliyor!
Kaptan Derya
Cengiz çandar yerine senin gibi bir belkemiği olmadığından dolayı Duruştan yoksun bir adamın sözlerinemi önem vereceğiz yani???
cengiz candar ve ırkçı takiyye
pkk yı, kaleyi sürekli saha dışına taşıma konusunda kışkırtarak, makul bir dengenin imkanları torpilleyen basındaki pkk cı ekibin onde geleni cengiz çandar, etnik damarı hakkında bin yıldır takiye yaptığını gercek kimliğini oluşan tepki üzerine açıkladı. çandarlı sülalesinden geldiği iddiası ile herkes kadar türklük konusunda gögsünü kabartarak konuşma yetkesine sahip olduğunu biyografisine yazıp, son kitabında ise çardarlı sulalesinin ve kendisinin de aslen kürt oldugunu örtülü açıkladı.
Onur Dinçer
Çandarlı sülalesi (=Cengiz Çandarın sülalesi) yerli ve yabancı tarihçilerin geneli tarafından köklü bir Türk sülalesi olarak kabul edilir. Cengiz Çandar kitabında sülalesinin aslen Kürt olduğunu filan söylemiyor, sadece geç bir tarihe ait, Çandarlı sülalesiyle alakasız ve güvenilmez bir kaynak olan Şerefname adlı kitapta o yönde bir kayıt olduğunu söylüyor. Kayıt tatmin edicilikten uzak ve muhtemelen Cengiz Çandarın kendisi de onu ciddiye almıyor.