Mehmet Ali ALÇINKAYA

Mehmet Ali ALÇINKAYA
Mehmet Ali ALÇINKAYA
Tüm Yazıları
DARBELERE VE FAŞİZME KARŞI DİRENENLER KAZANDI...
14.09.2025
576

Tarih boyunca egemenler, halkların özgür iradesini bastırmak ve eşitlik arayışını yok etmek için darbeler ve faşist diktatörlükler kurdu. Tanklarla, işkencelerle, yasaklarla beslenen bu karanlık güçler kısa vadede korku yaratabildi; ancak her seferinde ortaya çıkan tarihsel gerçek değişmedi: "Teslimiyet ihanete, direniş ise zafere götürür". Halkların özgürlük umudu, hiçbir zorbalığın kalıcı zaferine izin vermedi.

Şili’de Salvador Allende’nin “Tarih bizimdir, halklarındır” diyerek kurduğu sosyalist halk hükümeti Pinochet’nin kanlı darbesiyle devrilse de, Allende’nin mirası ve özgürlük idealleri bugün hâlâ milyonlara yol gösteriyor. Portekiz’de Alvaro Cunhal ve yoldaşlarının örgütlü kararlılığı, Salazar faşizmini tarihe gömerek Karanfil Devrimini yarattı. Yunanistan’da Mikis Theodorakis’in ezgileri, Albaylar Cuntası’nın karanlığını parçalayarak halkın cesaretini büyüttü. Bu örnekler, faşizmin geçici “zaferlerinin” halkların uzun vadeli özgürlük yürüyüşü karşısında yenilmeye mahkûm olduğunu kanıtladı.

Türkiye ve Kürdistan zindanlarında da aynı hakikat en ağır bedellerle doğrulandı. Amed zindanında Mazlum Doğan’ın yaktığı Newroz kıvılcımı, Kemal Pir, M. Hayri Durmuş, Sakine Cansız ve sayısız devrimcinin direnişi; Mamak’tan Diyarbakır’a, Metris’ten Ulucanlar’a kadar uzanan mücadele, teslimiyetin değil onurun tarihini yazdı. Bu direniş çizgisinin devamı olarak, İmralı’da ağır tecrit koşullarına rağmen barış ve demokratik çözüm arayışını paradigmatik bir çerçeveye dönüştüren Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği düşünceler de halkların birlikte ve özgür yaşam mücadelesine düşünsel bir yön kazandırdı. Onun demokratik toplum ve barış temelli çözüm önerileri, yalnızca Kürt sorununun değil, tüm bölgenin demokratikleşme ihtiyacını tartışmak açısından önemli bir referans noktası olmaya devam ediyor.

Bu tarihsel zincir, direnişin yalnızca bir savunma değil, aynı zamanda kapitalist moderniteye, emperyalist tahakküme ve erkek egemenliğine karşı devrimci bir karşı çıkış olduğunu gösteriyor. Direnenler, halkların kendi kaderini tayin hakkını savunarak özgür, eşit ve demokratik bir toplumun mümkün olduğunu kanıtladılar. Allende’den Cunhal’a, Theodorakis’ten Mazlum Doğan’a ve İmralı’da barış için paradigmatik bir perspektif geliştiren Abdullah Öcalan’a uzanan bu çizgi, örgütlü halk iradesinin en karanlık geceleri bile aşabileceğini ve umudu her koşulda diri tutabileceğini kanıtlıyor.

Bugün görevimiz açıktır: Bu mirası büyütmek, halkların ortak mücadelesini güçlendirmek, faşizme ve darbelerin her türüne karşı umudu örgütlü güçle zafere taşımaktır. Çünkü tarih bir kez daha gösteriyor ki: Teslimiyet halklara ihanet, direniş ise özgürlüğün kapısıdır. Bedel ödeyen, vazgeçmeyen ve umudu büyütenler için zafer, yalnızca bir ihtimal değil, tarihin kaçınılmaz sonucudur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar