Mehmet Ali ALÇINKAYA
Barış, yalnızca çatışmanın sona ermesi değildir; insanın ve toplumun özgürce nefes alabileceği bir yaşamın kurulmasıdır. Bu yaşamın en temel dayanağı umuttur. Umut, geleceğe dair bir beklentinin ötesinde; özgürleşme iradesinin, direnme gücünün ve birlikte yaşama kararlılığının adıdır. Bu nedenle umut hakkını savunmak, barışı savunmanın yanı sıra özgür bir geleceği savunmak anlamına gelir.
Bugün barış arayışı, yalnızca belirli kesimlerin değil; tüm halkların, tüm inançların, tüm ezilenlerin ortak meselesidir. Umudun zayıflatıldığı, özgürlüğün daraltıldığı bir zeminde barış kalıcılaşamaz. Sürecin ruhu, toplumu umutsuzlukta değil; umut ve özgürlükte buluşturmayı zorunlu kılmaktadır.
Umut ve Özgürlük: Ortak Mücadelenin Temeli
Umut, özgürlüğün ön koşuludur. Özgürlük ise umudun somutlaşmış hâlidir. Umudun olmadığı yerde özgürlük talebi bastırılır; özgürlüğün olmadığı yerde umut giderek tükenir. Bu nedenle umut ve özgürlük, birbirinden koparılamaz iki kurucu değerdir.
Bu değerler; kimliğinden, inancından, dilinden, cinsiyetinden ya da sınıfsal konumundan dolayı baskıya uğrayan tüm ezilenlerin ortak paydasını oluşturur. Umut hakkı, yalnızca bireysel bir talep değil; kolektif ve toplumsal bir hak olarak savunulmalıdır.
Sürecin Ruhu; Kapsayıcılık ve Toplumsallaşan Barış
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin ruhu; dışlayan değil kapsayan, bastıran değil özgürleştiren bir anlayışa dayanır. Bu ruh; halkların eşitliğini, inançların özgürlüğünü, kadınların ve gençlerin toplumsal özne olmasını esas alır.
Barış, ancak toplumsallaştığında gerçek anlamını bulur. Sadece siyasal düzeyde değil; sokakta, mahallede, okulda, işyerinde ve yaşamın her alanında sahiplenilen bir barış kalıcı olabilir. Umut ve özgürlük, barışı toplumun ortak iradesi haline getirmenin en güçlü araçlarıdır.
Kadınlar ve Gençler; Umudun ve Özgürlüğün Taşıyıcıları
Kadınlar, tarih boyunca barışın, yaşamın ve özgürlüğün en güçlü taşıyıcıları olmuştur. Erkek egemenliğine, savaşa ve şiddete karşı verdikleri mücadele, barışın toplumsallaşmasında belirleyici bir rol oynamaktadır. Kadın özgürlüğü olmadan, barışın kalıcılaşması mümkün değildir.
Gençler ise umudun en diri hâlidir. Geleceği ellerinden alınmak istenen gençlerin özgürlük talebi, aynı zamanda barışın en güçlü güvencesidir. Gençliğin umudu bastırıldığında toplum karanlığa sürüklenir; gençliğin umudu özgürleştiğinde ise gelecek yeniden kurulabilir.
Ezilenlerin Ortak Sesi, Halkların Ortak Geleceği
Umut ve özgürlük mücadelesi, tekil kimliklerin ötesinde ortak bir yaşam mücadelesidir. Halklar arasında hiyerarşi kuran, inançları dışlayan, emekçileri yoksullaştıran ve toplumu kutuplaştıran her anlayış, barışın karşısında konumlanır.
Bu nedenle barışı savunmak; halklar arasında eşitliği, inançlar arasında özgürlüğü, kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm ezilenlerin söz ve karar hakkını savunmaktır. Barış, ancak bu ortak zemin üzerinde yükselebilir.
Umudu ve Barışı Birlikte Örgütlemek
Bugün umut hakkını savunmak, özgür bir geleceği birlikte kurmaya yapılan açık bir çağrıdır. Bu çağrı; tüm halklara, tüm inançlara, tüm ezilenlere, kadınlara ve gençlere yöneliktir. Barış, yalnızca talep edilmez; örgütlenir, sahiplenilir ve toplumsallaştırılır.
Umut olmadan özgürlük gelişmez.
Özgürlük olmadan barış kalıcı olmaz.
Barış olmadan ortak bir gelecek kurulamaz.
Bu nedenle umut hakkını savunmak, barışı savunmaktır.
Barışı savunmak, tüm halkların özgür geleceğini savunmaktır.
Özgür gelecek ise umudun birlikte büyütülmesiyle mümkündür.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci milletin hakemliğinde yürür mü? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİIŞİD tehdidi SDG'yi kıymete bindirir mi? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYastık altında 705 milyar dolar 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciGelir bozukluğunda görülmeyen iki ayrıntı 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanDindar nesil hikayemiz ya da sosyolojinin yeni haritaları 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı’nı Savunmak, Barışı Savunmaktır... 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
14.12.2025
11.12.2025
8.12.2025
7.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
25.11.2025