Van’ın Çaldıran ilçesinde 2009 yılında teslim olan iki PKK’lı ile beraberlerindeki bir köylüyü kurşuna dizdirdiği iddiasıyla tutuklu yargılanan dönemin İl Jandarma Alay Komutanı Vecihi Halil İyigün’ün dosyası güvenlik gerekçesiyle Van’dan, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne alındı. Van Valiliği’nin talebi ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in olurunu dikkate alan Yargıtay, kararı onadı. Gerekçeli kararda, teslim olan PKK’lıların infaz edildiğiyle ilgili daha önce kamuoyuna yansımayan yeni bilgilere de yer verildi. Albay İyigün, infaz emrinden önce askerlerin üzerini aramış. Askerlerin, teslim olan PKK’lıların görüntü ve videosunu almadığından emin olduktan sonra infaz emrini vermiş. İşte o skandal infazın mahkeme tutanaklarına yansıyan ayrıntıları...
 

PKK’lılar evden kaçıyor

7 Ekim 2009 tarihinde saat 10:30 sıralarında Çaldıran İlçe Jandarma komutanlığına telefonla bir ihbar geliyor. Telefondaki kişi, Buğulukaynak köyüne iki PKK’lının banyo yapmak üzere geldiğini ve geceyi bir köylünün evinde geçirdiğini bildiriyor. Çaldıran İlçe Jandarma Komutanlığı da ihbar üzerine köye komando timi gönderiyor. Jandarmanın köye geldiğini gören PKK’lılar, ayakkabılarını bile giyemeden evden kaçıyorlar. Yanlarına da ev sahibinin oğlu İbrahim Atabay’ı alıyorlar. Atabay’ı almalarının gerekçesi ise yanlarında sivil birinin bulunmasından dolayı Jandarma’nın kendilerine ateş etmeyeceğini düşünmeleri.
 

İyigün’den “bekleyin” emri

Jandarma, PKK’lıları iki kilometre sonra bir alanda kıstırıyor. Teslim olmaları çağrısında bulunuyor. İbrahim Atabay da bu sırada jandarmaya kendisinin kaçırılan kişi olduğunu, ateş etmemelerini, yanındaki PKK’lıların çevreyi tuzakladıklarını söylüyor. İkna çabaları yaklaşık bir saat sürüyor ve PKK’lılar elleri başlarında saklandıkları yerden 20 metre uzaklaşıp yere yatıyorlar. İki PKK’lıyla birlikte Atabay da yere yatırılıyor. Çevrede güvenliği alan Çaldıran Jandarma Komutanlığı timleri durumu hemen Van’a, dönemin Alay Komutanı Albay Vecihi Halil İyigün’e bildiriyor. İyigün, beklemelerini emredip, ekibiyle olay yerine intikal ediyor.
 

Askerlerin üzeri aranıyor

Albay ve beraberindeki Jandarma Özel Harekât ekibi, yaklaşık bir buçuk saat sonra olay yerine varıyor. İlk işi olarak teslim olup yerde yatan şahısların emniyetini sağlayan Çaldıran İlçe Jandarma Komutanlığı’na bağlı komandoların geri çekilmesini emrediyor. Yerlerine kendi ekibini koyuyor. Ardından da hem rütbeli askerlerin hem de değiştirilen ekibin üst aramasını yapıyor. Dosyada üst aramasının gerekçesi şu ifadelerle anlatılıyor: “Operasyona katılan ve şahısların sağ olarak yakalandığına şahit olan askerlerin olayı herhangi bir şekilde teknik aletle, (fotoğraf makinesi, cep telefonu gibi) kayıt altına alıp almadıkları bu üst araması ile kontrol ediliyor.”
 

Teslim olan PKK’lıları ve Atabay’ı öldürtüyor

Askerlerin temiz çıkması üzerine Albay İyigün, Çaldıran Jandarma Komandolarını tepe arkasına, teslim olan şahısları da görmeyecekleri bir noktaya gönderiyor. Ardından da emri altındaki ekibe ateş emri verip, yerde teslim olan üç kişiyi öldürüyor. Teslim olanların yanına da silah bıraktırıp, çatışma sürü veriyor. Taraf yazarı Mehmet Baransu, bir köşe yazısında ilk kez bu infaz iddiasını gündeme getirdikten sonra, olayla ilgili Van Savcılığı’na bir ihbar mektubu gidiyor. Ardından da bazı gizli tanıklar yaşanan infazı savcılığa anlatıyor. Savcılığın yaptığı soruşturma sonucunda ele edilen belgelerle iddianame hazırlanıp, yargılamaya başlanıyor. Albay İyigün tutuklanıp Van Erciş Cezaevi’ne konuyor. Ardından da Ankara Sincan Tutukevi’ne gönderiliyor. Üç kez ağırlaştırılmış hapis cezası istenen Albay’ın, infaz yaptığı gün hiçbir tutanağa ve evraka imza atmayarak işlediği suçu gizlemeye çalıştığı de tespit ediliyor.

 

Resim yok, görüntü yok ama infaz var

Albay İyigün, operasyona katılan ve şahısların sağ olarak yakalandığına şahit olan askerlerin olayı herhangi bir şekilde teknik aletle (fotoğraf makinesi, cep telefonu gibi) kayıt altına alıp almadıklarını üst araması ile kontrol etti. Askerler “temiz” çıkınca da infaz emrini verdi.