AK Parti uluslararası alanda giderek yalnızlaşıyor.

Gezi olayları, iktidarın eylemlerin arkasında uluslararası komplo arayışı, devamında kullandığı iç politikaya yönelik dil, Türkiye’yi yalnızlaştırıyor.

Önce Avrupa’dan koptuk. Ardından dünyadan kopan bir ülke konumuna doğru hızla ilerliyoruz.

İçe kapanık, uluslararası alan kullanılarak içe dönük verilen sert mesajlar dış politikada her geçen gün eleştirileri artırıyor.

Yabancılaşma ve yalnızlaşma sendromu yaşıyoruz.

Ve bu yolda da hızla ilerliyoruz.

Gezi, Mısır, Suriye eksenine sıkışan ve bu girdaptan bir türlü kurtulamayan bir Türkiye ve iktidarla karşı karşıyayız.

10 yıllık uluslararası kazanımlar, seçim malzemesi yapılarak bir bir heba ediliyor.

Avrupa Birliği hedefindeki ülkenin yüzünü başka alanlara dönmesi, bu alanda sıkışıp kalması Türkiye’yi yalnızlaştırdı.

Ortadoğu lideri olma iddiasıyla yola çıkan hükümet ve Başbakan Tayyip Erdoğan, yanlış politika ve söylemler sonucu, bölgede yaşanan gelişmelere müdahil olamayan bir konuma itildi.

Türkiye artık bölgede politika belirleyen önemli aktör olmak yerine yaşananları sadece seyreden ve olayların ardından da eleştiri getirmekten öteye geçemeyen noktaya geldi.

Bu sıkışmışlık ve çaresizlik durumu da ülkeyi yönetenlerin önce sinir sistemlerini etkiledi, ardından da bu durum politikalarına yansıdı.

Başta da dediğim gibi Türkiye uluslararası alanda giderek yalnızlaşıyor.

Her alanda bunu görmek mümkün.

Bugünlerde Ankara ve İstanbul’da hızlı bir trafik yaşanıyor.

Yabancı ülkelerin temsilcileri, büyükelçiler ve konsoloslar, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri ve medya temsilcileriyle temaslarını sıklaştırdılar.

Türkiye’nin bugününü ve yarınını anlamaya çalışıyorlar.

Trafiğin sıklaşma nedeni ise dünya ülkelerinin Türkiye’de neler olduğunu, bu politika değişikliğinin sebebini merak edip, büyükelçileri vasıtasıyla durum analiz raporu yapma istekleri. Hemen hemen her büyükelçilik aynı çalışmayı başlatmış durumdu. Gezi olayları, hükümetin dış politika yaklaşımındaki farklılıklar, bundan sonra ne olacağı en çok merak edilen sorular.

Muhalefetin yanı sıra AK Partili vekillerle de görüşülüyor. Son olarak Gezi olayıyla ilgili AK Partili vekillerle görüşülmüş. Gezi raporu hazırlayan İdris Bal’la da bir görüşme yapılmış.

Benzer görüşmeler daha önce de yapılmasına rağmen son günlerde ziyaretlerin sayısının artması dikkat çekici. Bu anlamda gazetecilerle de sık sık biraraya geliniyor. Merak edilen sorular, gazetecilere de soruluyor.

Benzer bir görüşmeyi önceki hafta iki ayrı ülkenin büyükelçilik yetkilileriyle yaptım. Her ikisi de, AB ülkesi olan ve Türkiye’yi bu yolda en fazla destekleyen ülkelerin büyükelçilik yetkilileriydi. Yemekli görüşmede iki nokta dikkatimi çekti. Hemen hemen her gün ayrı bir isimle görüşülmüş. Ve görüşme içeriği tamamen AK Parti’nin yeni yol haritası ve politikaları üzerine olmuş.

Kendilerine bu köşede zaman zaman dile getirdiğim fikirlerimi söyledim. Ama asıl merak ettiğim onların ne düşündüğüydü.

Dikkatimi çeken görüşleri özetle şunlardı:

“2011 sonrası Tayyip Erdoğan çevresindeki isimler değişti ve yanlış politikalar bu ekibin eseri. Türkiye kendi seçimlerini düşünüp, uluslararası alanda kavga ederek dost kaybediyor. Tayyip Erdoğan iyi bir lider ama devlet adamı değil. Turgut Özal olacakken, Necmettin Erbakan olmaya doğru ilerliyor. Dünyadan giderek kopan bir Türkiye var. Avrupa Birliği unutuldu. ‘Egemen Bağış’ın nasıl bakan olduğunu anlamak da zorluk çekiyoruz. Son yıllardaki söylemi çocukça.’ Gezi’de hata yapıldı. Gezi konusunda İdris Bal gibi düşünen çok sayıda AK Partili vekille karşılaştık. Köşk ve Başbakanlık arasında bir gerilim olduğunu düşünüyoruz.”

Yemek çıkışı birçok konuda hiç de haksız sayılmadıklarını düşündüm

[email protected]