Mehmet BARANSU
Her şey ne de güzel başlamıştı. Umudu olmuştu ülkenin. Bir adam; beraberinde bir ekiple ortaya çıkmıştı. Belediye başkanlığında yaptıklarıyla umut olmuştu ülkeye.
Askeriyle, yargısıyla, bürokrasisiyle, medyasıyla, siyasetçileriyle ülkede terör estirenlere karşı çıkmıştı. Bizden biriydi. Bizim gibi yaşıyordu. Mahallemizdendi. Tanıdık, bildik “komşumuzdu”.
Birileri, bu umudun önüne geçmek istedi. Şiir okudu diye üç ay da olsa hapse atıldı. “Muhtar bile olamaz” dendi.
Zalimler plan yapsa da kader hükmünü icra edecekti, etti de. Önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı oldu.
Çıraklık, kalfalık döneminde mahalleyi terk etmedi. AB, reformlar, demokratikleşme paketleri, sivilleşme, ekonomi, işsizlik, terör, çözüm, basın ve ifade özgürlüğü, askerî ve bürokratik vesayetle mücadele gibi birçok güzel işe imza attı, o ve arkadaşları.
O yürüdükçe kendisine destek verdik. 367 dediler, arkasında durduk. Partisi kapatılmak istendi, tepki koyduk. Birilerinin sıra dışı oyunlarını, oyumuzla bozduk.
Dünya imtihan yeriydi. Bizlerin desteği ile ilk imtihanlarını geçmeyi bildi. En büyük ve en zor imtihanı ise “ustalık” döneminde olacaktı. Kaçınılmazdı. “Zor yıllar” başladı. Zirvedeydi, en tepede. Zirvelerin rüzgârı “sert” olurdu. İmtihanı da bir o kadar çetin ve ağır. Makamla, zulümle, zalimlikle imtihan edilecekti.
Vesayet bitmiş, gerçek anlamda iktidar olmuştu. Devlet, tüm kurumlarıyla emrindeydi, onundu.
Allah, onu ve arkadaşlarını artık kendi kendileriyle, nefisleriyle imtihan edecekti. Ve bir insanın, en zor imtihanıydı kendisiyle olanı.
Yukarı çıktıkça, onu o yapan şeyler ona ağır gelmeye başladı. Basamakları çıktıkça yoruldu.
Kimi zaman nefes almakta zorlandı. Bir adım, bir adım daha derken, her basamakta kendinden bir şeyler bırakmak zorunda kaldı. Bıraktıkça başkalaştı. Bıraktıkça yabancılaştı. “Biz” olmaktan çıktı. Güç, kendisini esir alıyordu.
Değişim çevresine yansıdı. Mahallemizden taşındı havuzlu villayı tercih etti. Bu da yetmedi, kendisine bin yüz elli odalı bir saray inşa ettirdi.
Saraya geçince komşuları değişti, bizlerin yerini “soytarılar, dalkavuklar” almaya başladı. 28 Şubat sürecinin kirli kalemleri, eski- yeni tetikçiler çevresini kuşattı.
Eylemleri, söylemleri, hareketleri değişmeye başladı. Çevresi de partisi gibi aynı kaderi paylaştı. Bizimle arasında mesafeler arttı. “Yeni mahallenin” havası da suyu da kendisine yaramadı. Eskileşti, başkalaştı, devletleşti.
Bu köşede “eski komşuma” sayısız uyarı yazısı yazdım. “Gömlek kirleniyor, gemi su alıyor usta” dedim. Demez olaydım… Vatan haini, casus damgası yedim. Bir başkalaşım süreciydi yaşadığı. Eleştiriye tahammülü yoktu. Çözüm sürecindeki hatalarını söylediğimde, Öcalan ortaklığıyla ismim, İmralı tutanaklarına eklendi.
Mahallelilik komşuluk hakkıydı. Hatalarını yazmaya, söylemeye devam ettim. Ve şiir okudu diye hapse atılan “komşumun” emriyle hapse kondum.
Oysa Türkiye’nin umuduydu. Hata üzerine hata yaptı. Hep birileriyle kavga ediyorum zannediyordu. Oysa kavga ettiği aslında kendisi, gölgesiydi. Kendi değerleri, geçmişiydi.
Zirvelerde insanlar yalnız olur, imtihanı da bir o kadar çetin. Esen her sert rüzgârla bir dalı koptu. Daha fazlası dedikçe, dallar bir bir kopmaya başladı. Şimdilerde ise ağacı kurtlar böcekler sarmış durumda. İçten içe kemiriyorlar.
Zirveler, dünyalar esir aldı kendisini. İmtihanı kaybediyor her işi kendinden biliyor, kendinden bildikçe de imtihanı çetin oluyor. Kendinden bildikçe de, rabbim yine onun eliyle bir bir yıkıyor yaptırdığı güzel şeyleri.
2023-2071 planları yaptıkça hep önüne baktıkça arkaya bakmayı unuttu. Baksa; yıktığı dalları, ağaçları, umutları, ümitleri görecek. Kendinden her gün bir parçanın koptuğunu anlayacak.
“Allah’ın vasıflarını üzerinde taşıyan lider” sesleri arasında imtihan devam ediyor. Dallar kopup, ağaçlar devrildikçe, çevresine “ithal süs bitkileri” transfer ediliyor. Yapay bitkiler ise çevreye, ne güzel kokular ne de meyve veriyor. Kir ve toz çekmekten başka işe yaramıyor bu bitkiler.
Bugün, elini vicdanına koyan herkes gelinen noktayı görüyor. Koskoca bir hayal kırıklığı… 7 Haziran ise bunun küçük bir yansıması. Böyle devam ederse, Saray’dan da AKP’den de geriye bir enkaz yığını kalacak.
Sanırım, bu yazdıklarım da anlaşılmayacak. Tıpkı geçmişte olduğu gibi. Ama eski de olsa komşuluk hakkı, yazmalıyım. Ötelerde sorumlu olmama adına yazmalıyım.
Ülke yangın yeri. Kanlı bir iktidar kavgası. Farkında değiller ama kader AKP’yi başladığı noktaya doğru hızla sürüklüyor. Arkalarına bir bakabilseler, ülkenin 3 Kasım 2002 öncesine gittiğini görecekler.
Zulüm, işkence, nefret, hukuksuzluk, tıpkı 28 Şubat süreci gibi. Zaman zaman onu aratıyor. Terör can alıyor, OHAL tekrar hayatımızda ve MGK, Kırmızı Kitap’tan medet umuluyor. Hukuk, demokrasi buzdolabında. Kreşler, anaokulları ağır makineli silahlarla basılıyor. Kin, nefret aklın önünde. Düşünce sefaleti, sefilliği diz boyu.
Ekonomi S.O.S. veriyor, işsizlik zirvede. Dolar almış başını gidiyor. 13 yıllık birikim, kendi elleriyle eriyor. Yolsuzluk her yerde. Partizanlık zirvede, zulüm, işkence tek parti dönemini andırıyor. İktidar medyasının yalan ve iftiraları, 28 Şubat medyasına rahmet okutuyor. Şiir okuyup hapse atılan kişi, gazetecileri hapse tıkıyor. Tweet attı diye insanlar hapiste.
İstiklal Mahkemeleri’nin, DGM’lerin yerini Sulh Ceza Hâkimlikleri aldı. Salim Başollar Vural Savaşlar şekil ve biçim değiştirmiş hâlde adliyelerdeler. Dün askerden emir alan yargı bugün SARAY’ın emrinde.
Mahallemizin partisi AKP devletleşti. Faili meçhul cinayetler artıyor, bombalar patlıyor. Terör ve ölümlerden medet umar hâle gelindi. Elde kalem kâğıt kaç şehit kaç puan eder hesabı yapılıyor. Daha önce defalarca partisi kapatılanlar şimdi parti kapatma telaşındalar. Hakkında “muhtar bile olamaz” manşeti atılan, birilerinin siyasi hayatını bitirmek için fezleke derdinde.
“Bu kadına haddini bildirin” diyen Ecevit’in yerini, “şu şu gazetecilere haddini bildirin” diyenler aldı. Rahmetli Demirel’in aile albümüne rahmet okunuyor. Rezzalar albümlerde… 3 Kasım 2002 öncesiyle ilgili yüzlerce örnek verebilirim.
Başladığınız yere döndürdünüz ülkeyi. Neden mi? Çünkü imtihanı kaybettiniz. Her şeyi kendinizden bilip, Allah’ın lütfunu, inayetini unuttunuz. Ve Allah, “ben yaptım, ben ettim ben, ben, ben” dediğiniz her şeyi yine sizin elinizle yıkacak. Bu kadar kirliliğe göz yuman toplum da, bu kirliliğin altında kalacak.
Oysa güzel başlamıştınız. Ama kibrinizle, gururunuzla enaniyetinizle ve güç zehirlenmenizle bu ülkenin hayallerini yok ettiniz. Makam uğruna, oy uğruna güzelim ülkemin umutlarını söndürdünüz. Umut olmaktan çıkıp; kırdınız döktünüz, yaktınız yıktınız. Yok edeyim derken, yok olmaya kendinizi sürüklediniz.
7 Haziran’da kaybedilen 10 puan değildi. Bizlerin ümidi, umudu, yıkılan hayaliydi. Dini de, dindarlığı da kirlettiniz. 7 Haziran’da baraj delindi, su sızdırmaya başladı. Mühendisler çok iyi bilir, sızma devam ederse, çatlağın genişlemesi ve patlaması an meselesi. Büyü bozuldu ve başladığımız yere geri dönüyoruz.
Korkarım ki böyle devam ederse, başladığınız yeri bile arar hâle geleceğiz ülke olarak.
Geldiğimiz noktada ve elimizde olanlar bunlar. Koskoca bir hayal kırıklığı. Doğrusu merak ediyorum. Seçime girerken bizlere ne vaat edeceksiniz?
Eski partime oy vermem için ikna edici bir gerekçe söyleyiniz.
*
NOT: Sevgili meslektaşım Fatih PORTAKAL, babasını kaybetmiş. Başı sağolsun. Allah sabırlar versin. Mekânı Cennet olsun. Cezaevinde babası adına bir hatim okuduk. Duasını da oğlu olarak sevgili Fatih’e bıraktık.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Mehmet Kamış Bey’de annesini kaybetmiş. Başı sağolsun. Allah mekânını cennet eylesin.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015