Mehmet TIRAŞ
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kobani’nin IŞİD terör örgütünden temizlenmesinden rahatsız olmalı ki; Kürtlerin bu zaferi kutlamalarına çifte telli oynuyorlar demesi, insanın aklına şu soruyu getiriyor; eğer İŞİD Kobani’yi ele geçirseymiş Erdoğan ve taraftarlarıKol Bastı oynayacaklarmış.
Kobani düştü düşüyor diyerek meydanlarda zevkten dört köşe olan Cumhurbaşkanı Erdoğan;Kobani’yiIŞİD’den temizleyen PYD,Peşmerge ve ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin başarısından sonra; başta Diyarbakır olmak üzere Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı kentlerde Kürtler sokaklara dökülerek Kobani’n kurtarılmasını kutladılar..
Kürtler arasında bu kitlesel kutlamalar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı rahatsız etmiş olmalı ki;Kobani için çifte telli oynayanlar, neden Halep için seslerini çıkarmıyorlar diyerek, kutlama yapan Kürtlere sitem edip;Kobani’ye destek veren uluslararası koalisyon güçlerine de,neden Kobani sizin için bu kadar önemli diye, her platformda sitem etmesi düşündürücü değil mi?
Peki Erdoğan neden Kobani’in düşmesini ve IŞİD’in eline geçmesini istiyordu?
Demokratik dünya kamuoyunun terör örgütü ilan ettiği IŞİD’e Erdoğan niye temkinli veya mesafeli duruyor olması, açıkça terör örgütü demekten kaçınması; bu soruların cevabı verilmiş değil Ankara tarafından.
Hatta dünya kamuoyunda Erdoğan için IŞİD’in utangaç müttefiki gibi haberler çıkıyor, yorumlar yapılıyor.
İddialardan birisi şu:
“Suriye’de Esat rejimini yıkmak için Sünni ittifakın tutmaması, Mısır’da askeri darbenin olmasıyla bu ittifakın ortadan kalkması,Ankara’yı yeni bir arayışa sürükledi..
Bir başka iddia ise:”Erdoğan’ın Kobani’ye IŞİD’in saldırısına uğrayan Kürt nüfustan arınması ve boşalan kente,Sünni-Araplardan oluşan bir kitleyi yerleştireceğinin sır olmadığı söylenmekte.”
Erdoğan ve Ankara’nın Kobani’ye “Ayne-el Arap” demelerinin ardında da bunun olduğu iddia edilmekte.
Hatta Erdoğan Kürtlerin evi olan Koban’in IŞİD saldırısıyla boşaltılmış kente geri dönülmesine,oralarda kim oturacak insanlar mı kaldı; hepsi Türkiye’ye geldiler demesi kabul edilir bir görüş olmasa gerek. İnsanlar şuan evlerine dönmeseler de, Kobani onların memleketi değil mi?
Tabi Suriye’de Esad’ın üç ay içerisinde düşeceğinin hesaplayıp, başka bir ülke olan Suriye konusunda orası bizim içişlerimiz diyecek kadar haddini aşan, bir politikayla öngörüsüz bir duruma düşmenin sonunda;Suriye’de iç savaşın çıkmasında Erdoğan ve Davutoğlu’nun hayali dış politikalarının sonucudur.
Üç ayda düşecek olan Esad üç yıl geçmesine rağmen, günden güne daha güçlenir ve dışarıda destek görür bir duruma gelmesi, Ankara’yı ve bizim Cumhurbaşkanını paranoyak yapıyor.
Kobaninin IŞİD’en temizlenmesi ve PKK’nın kolu PYD ,Peşmerge güçlerini eline geçmesi ve Rojovaya benzer bir Kanton modelinin uygulanacak olması,Erdoğan’ın uykularını kaçırmış görünüyor ve gerçekten de hiçbir tutarlılığı olmayan, ilkesiz konuşmalara sürüklüyor Erdoğan’ı.
Bu bir devlet adamı görüşü olabilir mi:”Kobani’yi hadi bakalım inşa edin, parayı nereden bulacaksınız” gibi,Erdoğan’ın çocuksu çıkışları devlet adamının ağrılığıyla örtüşmüyor.
Kobani dediğin yer senin Kürt vatandaşlarının ırkından ve daha da önemlisi akrabaları olan insanların yaşadığı, Türkiyeli Kürtlerle ile Kobanili Kürtleirn kız alıp verdikleri, bir tren rayının ayırdığı bölge, bunu nasıl yok sayarak konuşursunuz?
Erdoğan’ın gerçekten konuşmalarının hangi birini siyasi bir tutarlılık içinde sayacaksınız ama bir ülkenin Cumhurbaşkanı olduğu için yazmak ve konuşmak zorunda kalıyorsunuz!..
Erdoğan kaçak Ak Saray’da toplumun değişik kesimleriyle yaptığı toplantılardaki konuşmalarında da bir tuhaflık var..
Muhtarlara yaptığı Çözüm süreciyle ilgili konuşmaya bakarmısınız:
“Çözüm sürecinde kimseyle pazarlık yapmıyoruz bunu herkes böyle bilsin, şehitlerimizinkemiklerini sızlatacak bir şeye asla izin vermeyiz” gibi.
Allah aşkına sormazlar mı adama, siz o zaman üçüncü yılına giren bu çözüm sürecinde ne konuşuyorsunuz, birbirinize fal mı bakıyorsunuz demezler mi?
Bakanlarınız kalkıp Güneydoğuda sokaklarda gösteri yapan,hakimiyet ilan eden PKK’nın gençlik hareketinin olaylarına bunlar,Öcalan’ı itibarsızlaştırıyorlar, Kandile nanik yapıyorlar demeleri, bir taviz değil mi?
Öcalan’ın medyaya yansıyan açıklamalarına ne diyeceksiniz: ”çok önemli bir yol aldık, ben bu kadar etkili olacağımı hiç hayal bile edemezdim sözlerini nereye koyacaksınız?
Hiçbir taviz verilmiyorsanız çözüm sürecini neden şeffaf yürütmüyorsunuz?
Erdoğan’ın anayasayı yok sayan keyfibaşkanlık siyaseti de bir başka sıkıntı yaratıyor.
30 Ocak 2015’te Kırşehir’de halka yaptığı konuşmayla AKP’yi işaret ederek oy istemesi ve meydanlara inmesi ise, başlı başına ülkeyi siyasi bir kaosa sürüklüyor.Seni makamına taşıyan ve kalıcı kılan kanunları kabul edip ama görevlerini sınırlayan kanunları yok saymanızı, nasıl hukukla tarif edeceksiniz?
Böylesi bir karmaşa içerisinde süreç gerçekten bir muamma taşımaktadır.
Anayasanın kendine tanıdığı ve çizdiği sınırları yok sayarak partili cumhurbaşkanıyım, millî iradeyim diyerek kendini ilan etmiş oldu son Kırşehir konuşmasıyla..
Kırşehir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ana muhalefet partisi için söylediği söz edep dışı ve sorumsuz ve ahlaki değildir: “kılavuzu karga olanın gerisini siz biliyorsunuz demesini” nasıl yorumlamalı.
Bu sözü sokakta sıradan bir vatandaşa mikrofon uzatın inan söylemez.
“Türkiye’nin özgür basına ihtiyacı yok,özgür basın olmadan Türkiye mutlu” diyor.
Kim diyor?Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Kime?
“Freedom House’un yayınladığı raporda geçiyor. Washington merkezli düşünce kuruluşunun yeni başkanı Mart P.Loğan’a açıklıyor Erdoğan,2014 Kasım ayında basın özgürlüğü savunucusu bir grubun Erdoğan’ı yaptıkları ziyarette. “
Medya özgürlüğünü kabul etmeyen,demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüzde engel diyen kişinin tek adam olması halini,insan düşünürken ürperiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025