Mehmet Y. Yılmaz
Suriye’nin kuzeyinde, ne olduğunu henüz tam olarak bilmediğimiz hedeflere yönelik olarak başlatılan askeri harekâtı, Anayasa gereği meşru kılacak yetkiyi Cumhurbaşkanı’na veren tezkere, TBMM’de AKP, CHP, MHP ve İP oylarıyla kabul edildi. HDP karşı oy kullandı.
“Özlenen tablo” olarak mı görmeliyiz? Yoksa “ana muhalefet, ne yaptığının bir kez daha farkında değil” diye mi?
Tezkerede şöyle deniliyor:
“Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozmaya ve sahada gayrimeşru oldu bittiler oluşturmaya yönelik, milli güvenliğimize tehlike oluşturabilecek her türlü risk, tehdit ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan doğan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin alınması milli güvenliğimiz açısından hayati önem arz etmektedir.”
Demek ki Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunmak ve korumak Türkiye Cumhuriyeti’nin silahlı kuvvetlerine düşen bir görevmiş.
İlginç bir durum olduğunu söylemeliyim!
Daha iç savaşın ilk günlerinden itibaren Suriye rejimi, bu toprakları PYD’ye ve onun silahlı örgütü YPG’ye terk ederek, çekilmişti.
Milli güvenliğimize “hayati derecede” zarar verecek olan bu örgüt.
Demek ki o gün Suriye’nin toprak bütünlüğünün bizim için bir önemi yoktu. Şam’da cuma namazı kılmak daha önemliydi!
Şimdi şöyle bir durum var: Dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri, başında bir “dünya lideri” de var, silah ihracatı yapacak teknoloji ve kapasitesi olan, NATO’nun en büyük ordularından birine sahip Türkiye’nin milli güvenliğinin “hayati derecede tehlikede” olduğuna inanmamız mı isteniyor?
Kusura bakmayın ama ben inanmam.
Freud, “insan kalabalıklarını tutkuyla bir araya getirmek daima mümkündür. Yeter ki onlara öfkelerini kusabilecekleri başka kalabalıklar gösterin” diye yazmıştı.
Ve ister diktatörlüklerde olsun, isterse bizimki gibi demokrasi mi otoriteryan mı olduğu tam olarak netleşmemiş rejimlerde olsun politikacılar şunu bilirler: Halkınızı, dış kaynaklı tehditlerin varlığına ikna edebilirseniz arkanızda kenetlenmelerini sağlayabilirsiniz.
Kitlelerin öfkesi yer değiştirir, dışarıya yönelir.
Sabahleyin elektrik faturasına çıldıran adam bir de bakarsınız akşam saatlerinde “Vizigotlara ölüm” diye bağırıyor!
Uzunca bir süredir Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de de yapmaya çalıştığı budur. Bunun için toplumu kamplaştırıcı tutum ve söylemlerden vazgeçmediği de bir gerçek.
Georgetown Üniversitesi psikologlarından Dr. Fathali M. Mogadham, “Diktatörlüğün Psikolojisi” isimli kitabında bu taktiğin demokrasilerde seçilmiş liderlerce de kullanıldığına dikkat çekiyor:
“Demokratik yollardan seçilmiş karizmatik bir lider, sahip olduğu desteği arttırmak için ulusun dikkatini dış kaynaklı tehditlere çekecek manevralara giriştiği zaman, demokrasiye yönelik en büyük tehlike baş gösterir ki bu durumdaki bir lider bölücü bir taktik olarak savaş bile çıkarabilir.”
Bir tür “maymuna bak” oyunu yani!
Bir demokraside bu niyeti ortaya çıkarıp, önleme görevi muhalefete düşer.
Ancak bizim muhalefet partilerinin iktidar tarafından bilinçli olarak yükseltilen milliyetçi dalgalar karşısında savrulmaktan kaçınamadıklarını da yaşadık, biliyoruz.
İyi Parti’yi geçiyorum, ideolojik olarak bu tür durumlarda itiraz etmesi zaten mümkün değil.
CHP’ye gelince: Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki “İçimiz yana yana evet diyoruz.”
İçiniz yanıyorsa, bu maceranın zararlı olacağını düşünüyor olmalısınız, o halde niye evet diyorsunuz?
Şöyle devam ediyor:
“Askerlerimizi korumamız lazım. O nedenle bu tezkereye askerlerin hatırı için, oraya oğlunu gönderen askerlerin annelerinin hatırı için, o çocukların burnu kanamasın diye, içimiz yana yana evet diyeceğiz.”
İlginç bir mantık: Askerlerimizin burnu kanamasın ve anneleri ağlamasın diye askerlerimizi elde silah, savaşa gönderiyoruz!
Orası piknik yeri değil Kemal Bey, savaş alanı, bilmiyorum farkında mısınız?
Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik olarak iflas ettirdiği bir ülkeyi biraz daha rahatlayarak yönetebilsin diye “evet” diyorsunuz, ben size söylemiş olayım.
“Evet” diyorsunuz çünkü bir politikanız yok.
Onun için sarkaç bir “dokunulmazlıkları kaldırmaya” gidiyor, oradan dönüp “HDP ile ittifak arayışına” geliyor.
Arada da Erdoğan’ın gazına gelecek kitlelerden çekinip “içiniz yanarak evet” diyorsunuz.
Kusura bakmayın ama liderlik, bazen yanlışların karşısında gerekirse tek başına durmayı da gerektirir.
***
Gazi Meclis’in ruhu muazzep oldu
Irak ve Suriye’ye asker gönderme yetkisini Cumhurbaşkanı’na veren tezkere doğru dürüst tartışılmadı bile.
Cumhurbaşkanı’na verilen yetkinin sınırlarını merak eden olmadı mesela.
Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri harekatın hangi noktada hedefe ulaşmış sayılacağı ile ilgili bir bilgisi olan var mı?
Genel tanımlarla, muğlak ifadelerle verilmiş bir yetki bu ve TBMM’de muhalefet milliyetçi rüzgâr korkusuyla bunları bile öğrenmek istemedi.
Bizim TBMM, Gazi Meclis olarak bilinir.
Bu unvan Meclis’in adının önüne haybeye yazılmış değildir.
Kurtuluş Savaşı’nı yöneten ve ona hem içeride hem dışarıda meşruiyet sağlayan bu Meclis'tir; onun için Gazi’dir.
Savaşın en kritik günlerinde, top sesleri Ankara’dan duyulurken bile savaşın gidişatı ile ilgili ciddi tartışmaların yapıldığı, komutanların becerisinin sorgulandığı bir Meclis’tir.
Ve o Meclis’in günümüzdeki seçilmişleri, Türkiye’yi Orta Doğu’da bir batağa sürükleyecek tezkere için parmak kaldırırlarken “şu planları bize bir anlatın, ne kadar ileriye gideceğiz, hangi aşamada asker görevini yapmış sayılacak, o noktaya gelince geri dönecekler mi, planlanan kalış süresi nedir” gibi en temel soruları bile merak etmiyor!
Kimisi içi yanarak, kimisi Reis korkusundan, kimisi hamasetle kendinden geçip parmak kaldırıyor.
Ve öfke kontrolü konusunda sıkıntıları olduğunu bildiğimiz bir tek kişiyi yetkilendiriyor.
Galiba “bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete” sözü böyle durumları tanımlamak için söylenmiş!
***
Binali Bey, aklımdasın!
AKP Milletvekili Binali Yıldırım’a sorduğum soruları her hafta hatırlatacağımı söylemiştim ama görüyorsunuz gündem yoğun.
Onun için soruları uzun uzun tekrar yazmıyorum.
Binali Bey de, sizler de gayet iyi biliyorsunuz neyi sorduğumu:
Dar gelirli bir memur ailesinin çocukları, milyonlarca dolarlık gemi işletmeciliği işini nasıl kurup, yönetebildiler?
Binali Bey, kusura bakmayın, bu kez kısa oldu. Baki selam!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
5.02.2025
20.11.2024