Mesut YEĞEN
İmamoğlu’nun yeniden İBB başkanlığına aday olduğunu açıklamasıyla “CHP toparlanabilir mi, toparlanacaksa nasıl” sorularına belli belirsiz de olsa bir cevap verilmiş oldu. İmamoğlu’nun açıklaması, CHP’nin İBB’nin yeniden kazanılmasının sağlayacağı moral ve aralarından Özgür Özel’in öne çıktığı değişimciler ekibinin yönetime gelmesinin yaratacağı heyecanla toparlanmasının öngörüldüğüne işaret ediyor. CHP bu yolla toparlanır mı, muhtemel bir İmamoğlu-Özel tandemi CHP’yi muhalefetin lokomotifi olarak tutmaya yarar ve 2024 ve sonrası için 2023’tekinden daha başarılı bir sonuç üretir mi, bugünden bilebilmek kolay değil. Ama şu söylenebilir: İmamoğlu’nun İBB başkanlığına yeniden aday olarak önerdiği rota, CHP’yi ve muhalefeti toparlayabilmek için bugünkü şartlarda en optimum olanı. En azından bilip, farkında olduklarım arasında…
CHP’yi toparlamak için önerilen rotalar görebildiğim kadarıyla iki grup: Merkezinde İmamoğlu olanlar ve olmayanlar. Merkezinde İmamoğlu’nun olmadığı rota önerileri şunlar: 1. Aynen devam, 2. CHP kurucu ilkelere dönsün, 3. CHP emekçilerle, kitle örgütleriyle buluşan sosyal demokrat bir parti olsun. Bir önceki yazıda yazdıklarımı uzun uzadıya tekrar etmeyeyim: Bu üç rotadan ilk ikisi CHP’yi toparlamak bir tarafa daraltacak işlerden, üçüncü de gerçek bir rota olmaktan ziyade hep tekrar edilen bir ezberden ibaret. Merkezinde İmamoğlu’nun olduğu rotalara gelince. Burada gördüğüm öneriler de şunlar: 1. İmamoğlu CHP genel başkanlığına ‘yürüsün’, 2. İmamoğlu CHP’den koparak CHP’yi değişmeye zorlasın, 3. İmamoğlu 2024’te İBB’yi alsın, CHP’de yönetim değişikliği işlerine karışmasın, zamanını beklesin. Bu üç önerinin hiçbirine ilk elden burun kıvırmak kolay değil, her biri CHP’nin toparlanmasına katkıda bulunabilir, her biri CHP’nin toparlanmasının en etkili yolu olarak görülebilir gerçekten. Ancak kanaatim şu: İmamoğlu’nun son açıklamasıyla ihsas edilen İmamoğlu-Özel tandemi CHP’yi toparlamak, CHP’yi toparlayarak Cumhur İttifakı iktidarından kurtulmak için en optimum rota. İmamoğlu-Özel tandemi diğer üç rotadan daha az problem çıkarır, daha çok problem çözer diye düşünüyorum.
İmamoğlu’nun Yolu
2023’teki ‘beklenmedik’ seçim yenilgisinden sorumlu olduğundan CHP yönetiminin değişmesi gerektiği, yönetim değişikliği işini sürüklemek için de bugünkü şartlarda CHP saflarında İmamoğlu’ndan daha uygun bir genel başkan adayı olmadığı fikrinde yanlış bir taraf yok. CHP’de yönetiminin değişmesi gerektiği açık: Sadece işin doğası öyle gerektirdiği için değil, değişiklik olmazsa CHP’yi ve muhalefeti bekleyen kuvvetli ihtimal çürüme olduğundan. Keza, sadece Erdoğan’ı İstanbul’da iki kez yenerek iktidar karşısında seçim kazanabilir olduğunu gösterdiği için değil, bir zamandır CHP saflarında kalabalıkları İmamoğlu kadar heyecanlandıran, CHP’lilerle birlikte CHP’li olmayanları da İmamoğlu kadar etkileyen başka biri yok. Böyle olduğu için de İmamoğlu’nun CHP genel başkanlığına ‘yürümesi’ ve CHP genel başkanı olarak CHP’nin ve muhalefetin toparlanmasına öncülük etmesi normal olanı. Böyle olmakla beraber, bu rotayı çalışmaktan alıkoyabilecek, çalışsa bile rotayı etkili olmaktan çıkarabilecek faktörler var. İlk faktör malum: İmamoğlu’nun CHP genel başkanı olabilmesi için İBB başkanlığından ayrılması gerekiyor. İktidar-muhalefet denkleminde sembolik önemi bu kadar büyümüş bir mevziyi kendi eliyle Erdoğan’a teslim etmesi, CHP’liler başta bütün muhalefet seçmeninin moralini bozacağı gibi, İmamoğlu’nun muhteris bir siyasetçi olarak damgalanmasının önünü açabilir ve İmamoğlu açısından itibar kaybına yol açabilir. Bunun kadar önemlisi CHP’deki delege nizamı İmamoğlu’nun genel başkanlığını kolayca kabul edeceğe benzemiyor. CHP’de yönetim değişikliği eninde sonunda delegeler eliyle olacak ve CHP tabanından farklı olarak delege, tipik bir CHP’li olmayan İmamoğlu’na başkanlığı teslim etmeye yatkın görünmüyor, hele de İBB başkanlığını bırakmış bir İmamoğlu’na. Bu durum CHP genel başkanlığı rotasının daha ilk adımda kapanabileceği anlamına geliyor. Son olarak, CHP genel başkanı olması İmamoğlu’nun CHP’li olmayan seçmenlerden gördüğü muhabbetin, dolayısıyla da CHP genel başkanı olarak muhalefeti toparlayabilme kabiliyetinin azalmasına sebep olabilir.
Daha ziyade “CHP’den bir şey olmazcılarca” yapılan “İmamoğlu CHP’den ayrılıp kendi yoluna gitsin” önerisi de kolayca yabana atılabilir değil. Değil, çünkü hem CHP’de çok bir şey değişmiyor hem de İmamoğlu gibi pek az CHP’liye nasip olmuş bir başarıya imza atıp, gelecek için de başarı vaat eden bir ismi parti nizamı “istemezük” diye engelleyebilir görünüyor. Böyle bir yerde bir şey yapılamaz demek mümkün gerçekten. Öte yandan, “İmamoğlu kendi yoluna gitsin” rotasının arızaları ilkinden de ciddi. Öncelikle, “CHP’yle bir şey olmuyor” fikri doğru olmakla beraber, CHP’siz bir şey olmadığı da doğru. Uzayıp kısalmasa da CHP her dört seçmenden birinin oyunu almaya ve muhalefetin lokomotif partisi olmaya devam ediyor. Bu da Erdoğan ve Cumhur İttifakı karşısında seçim kazanmak için CHP’siz bir formül mümkün değil demek. İkinci olarak, partinin kurumsal nizamı İmamoğlu’nu hazmetmekte zorlanıyor olmakla beraber, İmamoğlu’nun parti tabanındaki karşılığı büyük. Bu da İmamoğlu’na muhabbet gösteren parti tabanının yaratacağı basınç vasıtasıyla CHP’de değişim mümkün demek. Özetle, CHP’den kopmak, başka örneklerde olduğu gibi İmamoğlu’nun da tılsımını bozmakla kalmayıp, CHP’de bir şey değişmemesi örüntüsüne bizzat İmamoğlu’nun katkı yapmasına sebep olabilir.
Üçüncü öneri daha ziyade CHP’de işler aynen devam etsin diyenlerin önerisi. Buna göre, İmamoğlu 2024’te Meclis çoğunluğunu da alarak İBB başkanlığını kazanmalı ve sonra CHP genel başkanlığına aday olmalı. İBB başkanlığını yeniden kazanmanın hayati önemini öne çıkarması itibarıyla bu öneri de yabana atılabilir değil. Lakin, önerinin iki önemli arızası var. İlkin, CHP’yi ve muhalefeti dönüştürmek üzere siyasi inisiyatif alması beklenen İmamoğlu’na “CHP işlerinden uzak dur” deniyor. İkinci olarak, İmamoğlu’nun İBB seçimlerini yeniden kazanabilmesinin CHP’de kan değişimine bağlı olduğunu hasır altı ediyor. CHP’de bir kan değişimi olmazsa ve İmamoğlu CHP’de kan değişimini zorlaması için baskı altında olduğu halde yönetimi aynı kalmış CHP’nin adayı olarak seçimlere girerse başarısız olması yabana atılabilir bir ihtimal değil. Hele de İBB’yi ele geçirmek Erdoğan için bu kadar önemli bir mesele haline gelmişken. Özetle, CHP’nin dönüşmesi işine katkıda bulunma ihtimali oluşmuşken bundan uzak durur da CHP dönüşmediği için İBB seçimlerini kaybederse, İmamoğlu siyasi hikâyesini kendi eliyle bitirebilir. Üçüncü rotanın zayıf tarafı da bu: İBB başkanlığının yeniden kazanılmasını riske atarak CHP’nin toparlanabilme ihtimalini zayıflatmakla kalmıyor, İmamoğlu’nu kendini imha etme ihtimaliyle baş başa bırakıyor.
Arızaları, bu üç rotadansa İmamoğlu’nun son açıklamasıyla ihsas edilen İmamoğlu-Özel tandeminin CHP’nin toparlanması işinde en optimum rota olacağını gösteriyor. Aslında, bütün bu rotalar tartışmasının gösterdiği basit bir şey var: CHP’nin ve muhalefetin toparlanabilmesi için iki şeyin, İBB’nin Erdoğan’a teslim edilmemesi ve CHP’de yönetimin değişmesi, aynı anda olması gerekiyor. CHP’nin ve muhalefetin toparlanması için hem İBB’nin elde tutulmasına hem de CHP’de yönetim değişikliğine ihtiyaç var. Olması gereken bu iki şeyi aynı anda mümkün kılabilecek rota da görebildiğim kadarıyla İmamoğlu-Özel tandeminden başkası değil. Muhtemel bir İmamoğlu-Özel tandeminin Cumhur İttifakı’ndan kurtulabilmenin anahtarı olarak sekülerler, milliyetçiler, Kürtler ve muhafazakârları bir arada tutmanın yordamını nasıl oluşturabileceği ise ayrı bir bahis tabii ki.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025