Mesut YEĞEN
Rawest’in Mayıs ayı başında kamuoyuyla paylaştığı “Kürt Meselesi, Kürt Siyaseti ve Demirtaş” araştırmasının sonuçlarını araştırmanın sunulduğu toplantıda yorumlamış, ardından da Perspektif’te değerlendirmiştim. Araştırmanın birkaç sonucunu önemli bulmuştum. Rawest araştırması evvela şunu gösteriyordu: Kürtlerin Kürtçeyle bağı zayıflamış ancak Kürtlerin Kürt kimliğiyle bağı, Kürtlük hissiyatı zayıflamamıştı. Bu da 2015’ten beri yürüyen baskı siyasetine rağmen Kürtlerin Kürt kalmaktaki ısrarının, diğer deyişle, Kürt meselesinin olduğu yerde durduğunu gösteriyordu. Araştırmanın ikinci önemli sonucu Kürtlerle siyasi partiler arasındaki ilişkinin seyriyle ilgiliydi. Burada da görünen şuydu: Kürtler AK Parti’den kopma yoluna girmiş, CHP Batı metropollerindeki Kürtlerin desteğini almaya başlamış, DEM Parti’yse (azalan desteğine rağmen) Kürtlerin esas siyasi adresi olmaya devam ediyordu. Araştırmanın üçüncü önemli sonucu ise Demirtaş’la ilgiliydi. Sonuçlar, Demirtaş’ın Kürtler nazarında en itibarlı siyasetçi olmaya devam ettiğine, Demirtaş’ın DEM Parti’den ‘fazla’ bir siyasetçi olarak görüldüğüne ve Demirtaş’ın Kürtlerin ilk sivil lideri olmuş olduğuna işaret ediyordu.
Nazarımda malumu ilam etmesine karşın araştırma sonuçlarına kimisi gerçekten garip kimisi de sert görünen tepkiler geldi. İkinci gruptaki tepkiler, beklenebileceği üzere, odağında Demirtaş’ın olduğu sonuçlarla ilgiliydi. Demirtaş’ın Kürt siyasetinin ilk sivil lideri ve DEM Parti’den fazla bir tarafının olduğu tespitlerine/yorumlarına itiraz edildi. Sonuçların Demirtaş’la DEM arasında ikilik çıkarmaya matuf olduğu iddia edildi ve Kürt siyasetinde herkesin yerinin belli olduğu ‘hatırlatıldı’. Araştırmanın Demirtaş’la ilgili sonuçları kadar bu sonuçlara verilen tepkiler de beklenmedik değildi. Kürt siyasetinde epey bir zamandır Demirtaş etrafında bir ‘huzursuzluk’ olduğu malum ve bu huzursuzluk halinde Demirtaş’ın Kürtler nazarındaki imajını konuşmanın tepkiye yol açmaması sürpriz olurdu. Ancak, Demirtaş’la ilgili sonuçlara verilen tepkinin çok sınırlı olduğunu, sonuçların daha ziyade ikrara işaret eden türden bir sükutla karşılandığını da belirteyim. Öte yandan, araştırmanın Demirtaş’la ilgili olmayan kısımlarında ortaya çıkanlar da beklenmedik sonuçlar olmamakla beraber bunlara verilen tepkiler, en azından benim için, sürpriz oldu. Niyet sorgulamadan araştırma etiği öğretmeye uzanan tepkiler geldi araştırmanın daha ziyade Kürtler ve tercihleriyle ilgili kısımları hakkında.
Araştırmanın tasarlanması aşamasında yer almış olmamakla birlikte, araştırmanın, bana göre, gerçekten de malumu ilam etmekten başka bir şey yapmayan sonuçlarını yorumlamış, bundan da önemlisi, benzer araştırmaları tasarlamış, benzerlerinin tasarlanmasına katkıda bulunmuş, yine onlarca benzerinden istifade etmiş biri olarak bu tepkilere dair birkaç not düşmek istiyorum.
Kürtler Ne Zaman Araştırılabilir?
Rawest araştırmasından yola çıkarak Kürtleri araştırmanın etiği meselesini Hamza Aktan gündeme getirdi. Aktan, Duvar gazetesinde yayımlanan yazısında, başka şeylerin yanında, temel olarak şunları söyledi: “2024 Türkiye’sinde Kürtlerle Kürt sorununu konu alan her türlü anket bilinen şartlardan ötürü etik olarak sorunludur”; “temiz suya erişimi olmayan bir mahalleye ‘temiz su hattının çekilmesini ister misiniz’ diye sormak ne ölçüde ahlaki ise Kürtlere de ‘anadilde eğitim ister misiniz’ diye sormak o ölçüde ahlakidir”; “dünyanın herhangi bir bölgesinde herhangi bir kişiye ‘kendinizi ne kadar Rus, Arap, Alman olarak görüyorsunuz’ diye sorsanız, -o kişi melez değilse- size tuhaf tuhaf bakacaktır”, dolayısıyla Kürtlere kendinizi ne kadar Kürt hissediyorsunuz diye sorulmamalıdır; “Kürt siyasi partilerinin dahi kendini ifade edemediği bir siyasal/sosyolojik ortamda anket katılımcısının görüşünü ‘Kürtler böyle düşünüyor’ diye yansıtmak doğru değildir” vs.
Dediğim üzere, benzer soruların yer aldığı araştırmaları tasarlamış, yine benzer soruların olduğu araştırmaların tasarımına katılmış ve yine benzer soruların peşine düşüldüğü araştırmalardan senelerdir istifade eden biri olarak bu ‘tepkileri’ ancak garip olarak tasnif edebildim. Şundan: Kürt seçmenlerle neler konuşulabilir, neler konuşulamaz meselesine dair bu kadar farklı düşünmek nasıl mümkün olabiliyor sorusuna bir cevap bulamadım. Kestirmeden şunu söyleyeyim: Kürt meselesiyle ilgili bu ve benzeri sorular sorulabilir, sorulabiliyor, Kürtler ve Kürt meselesiyle ilgili bilgimizi, görgümüzü artıran araştırmalar halen ve epey bir zamandır yapılabiliyor ve iyi ki de yapılabiliyor. Kürt meselesinde bahsedilen türden bir vasat, dert edilen türden şartlar olmadığından değil, bu vasata, bu şartlara rağmen Kürtler konuşabildiklerinden…
Aktan’ın yukarıda alıntıladığım tespitleriyle ilgili düşüncelerimi tek tek aktarmadan önce şunu belirteyim: Araştırma ve etik, araştırma yapanların da araştırma yapanları sigaya çekenlerin de ciddiye alması gereken, önemli ve zorlayıcı bir bahis. Kürt meselesi gibi ‘zor meselelerde’ bu zorlayıcılığın arttığına da şüphe yok. Soruların nasıl formüle edildiği, araştırmanın hangi ortamda yapıldığı vs. çok önemli ve lakin bunlar her araştırmanın elifbasından. Kimsenin bilmediği, kimselerin dikkat etmediği şeyler değil. Kürt meselesi araştırmacıları dahil Aktan’ın “etik mesele var” tespitini alkışlayanların da bu meseleleri bildiğini ve gereğini yaptıklarını tahmin ediyorum. Araştırma etiği bahsini genel olarak konuşmayı bir tarafa bırakıp Aktan’ın dert ettiği tekil meselelere dair notlarıma gelince…
Öncelikle, ‘şartların’ “sorulması etik değil” denilen şeylerin sorulmasına izin verdiğini söyleyeyim. Hem de bayağı bir zamandır. Aşağı yukarı 2000’lerin başından beridir Kürtlere, hissiyatlarına, pozisyonlarına, taleplerine ilişkin pek çok araştırma yapıldı ve bu meselelerle ilgili onlarca soru sorulabildi ve ‘güvenilir’ yanıtlar da alındı. Bunun olabilmesinin ardında da basitçe şu var: Kürtler, Aktan’a göründükleri gibi değiller: Tercihlerini ve taleplerini telaffuz etmekte pek zorlanmıyorlar. Hatta öyle ki, bazı araştırmaların sonuçlarının tam da bu zorlanmayıştan dolayı Türkçe yayımlanmadığını biliyorum. Özetle, şartlara rağmen Kürtlere pek çok şey sorulabiliyor. Cevap da alınabiliyor. Öte yandan, Kürtlere her şeyin sorulabildiği bir vasatta değiliz, bu da açık. Mesela, 2015’te şartların köklü bir biçimde değişmesinden ötürü daha önce sorulabilen Öcalan ve PKK’ye dair kanaatler artık sorulamıyor. En azından içinde olduğum araştırma gruplarında bu soruların ‘araştırma etiği’ uyarınca sorulmaması gereken sorulardan olduğu kanaati hâkim. Ancak anadilde eğitim, Kürtlüğe bağlılık, yerinden yönetim bu bahislerden değil, en azından henüz.
“Kürt siyasi partilerinin dahi kendini ifade edemediği bir siyasal/sosyolojik ortamda anket katılımcısının görüşünü ‘Kürtler böyle düşünüyor’ diye yansıtmak doğru değil” tespiti de manasız. Birkaç açıdan: Evvela, doğru, ‘ortam malum’, pek ferah, pek özgürlükçü bir memlekette değiliz. Lakin ortam bu ama Kürt siyasi parti temsilcileri Aktan’ın zannettiği gibi kendilerini ifade edemiyor değil. Otosansürden, vaziyeti gözetmekten ötürü söylenmek istenenlerin tamamı söylenemiyordur elbette ama benim gördüğüm Kürtlerin siyasi temsilcileri söylenmesi gerektiğine inandıklarının epey bir kısmını söylüyorlar; elbette bedelini ödemeyi göze alarak. Dolayısıyla, Aktan’a niye öyle görünüyor bilmiyorum ama Kürtler ve siyasetçileri her şeyi değil elbette ama epey bir şeyi, sonuçlarını göze alarak tabii ki, ‘konuşuyor’. ‘Konuşanlara’ vesile olmak etik olarak sorunlu olmak bir yana, vaziyetin bilinmesi ve anlaşılması işlerine yardımcı oluyor olsa gerek. Kürtlere anadilde eğitim ister misiniz diye sormak etik olarak sorunlu olmak bir yana Kürtler anadilde eğitim istemiyor türünden devletlu iddiaları sarsmakta işe yarıyor görebildiğim kadarıyla. Araştırmacılar, senelerce evvel, üstelik de bugünkünden daha kötü şartlarda “kendinizi ne hissediyorsunuz, kendinizi nasıl tanımlarsınız” sorularını sorabildiği için Kürtlerin Türkiye nüfusu içerisindeki payının, nüfus sayımlarında iddia edildiği gibi yüzde 8-10 arasında değil, yüzde 18-20 arasında olduğunu bilebildik.
Bu minvaldeki diğer bir husus da şu: Az biraz sosyal bilim formasyonuna sahip olanlar araştırma sonuçlarını bir ‘mesafeyle’ okumak gerektiğini, araştırma sonuçlarının mevzu edilen konunun hakikatini resmetmediğini, konu hakkında epey dolayımlanmış bir bilgiyi ortaya çıkardığını bilir. Başka türlü bir bilgi üretilemeyeceğini de…
“Kürtlere kendinizi ne kadar Kürt hissediyorsunuz” diye sorulmasını yadırgamak da garip gerçekten. Umarım öyle değildir ama Aktan ulusal, dinî, kültürel kimlikler içinde olmanın 0 ya da 1 ihtimallerinden biri şeklinde tecelli ettiğini, bir insanın ya o, ya bu olduğunu sanıyor gibi. Bu meseleler üzerine bunca konuşulup yazıldıktan sonra söylemenin gereği olmamalıydı ama Aktan’ın mümkün olmadığını sandığı hal basbayağı mümkün: Türklüğün de Kürtlüğün de dereceleri ve halleri var. Hem bu kimliklerin içinde olanlar hem de ‘karşılarındakiler’ için.
“Kürtler ne zaman, hangi şartlarda araştırılabilir” konusundaki destur verme girişimlerine karşı söyleyeceklerim şimdilik bunlar. Bir de Demirtaş meselesi var…
Konuşulamayanı Konuşmak: Kürt Siyasetinde Demirtaş
Malumu ilam etmekle beraber, Rawest araştırmasının Demirtaş’la ilgili sonuçlarının tepki alacağı belliydi. Aslında hemen herkes, çıplak gözle ve herhangi bir araştırmaya ihtiyaç duymadan Demirtaş’ın eski genel başkanlardan biri olmadığını, Demirtaş’ın Kürt kalabalıklarındaki karşılığının bundan çok fazla olduğunu, bu itibarla da Demirtaş’ın Kürt siyasetinden başka bir hayatiyetinin olduğunu uzun zamandır görebiliyordu. Demirtaş’la ilgili vaziyetin bu kadar aşikâr olmasına, Rawest araştırmasının da aslında yeni bir şey söylememiş olmasına rağmen sert bir-iki tepki geldi. Başlarken belirttiğim üzere, hiç de sürpriz olmayan bir şekilde.
Tepkiler sürpriz değildi, çünkü Rawest araştırması malumu ilam ederken Kürt siyasetinin kısa olmayan tarihi içerisinde oluşmuş ve Kürt siyaseti civarındakilerce onaylandığı varsayılan temel bir önermenin o kadar da geçerli olmadığını açığa çıkarmıştı. Önerme malum: “Yasal Kürt partisine lider olunmaz ve her başkan zamanı gelince ‘eski başkanlar mozolesindeki’ yerini alır.” Araştırmanın Demirtaş’la ilgili kısmına gelen tepkilerin ardında herkesin gözüyle gördüğünün işaret ettiği yere dikkat çekilmesinden başka bir şey yoktu: Rawest araştırması Kürt kalabalıklarının Demirtaş’ı eski başkanlardan biri olarak görmediğini gösteriyordu. Araştırma bu kadar aşikâr bir vakayı bir kez daha teyit ettiği halde sert tepkiler aldı. Sürpriz olmadığı gibi anlaşılmaz da olmayan tepkiler. Tepkiler sürpriz olmadığı gibi anlaşılabilirdi; çünkü sonuçta, ortada eski ve güçlü bir siyasi hareket, bu hareketin alışkanlıkları ve bildikleri var ve hayat bu alışkanlıklar ve bilinenlere uymayan bir sonuç üretmiş. Bu türden bir sonucun bir çırpıda kabullenilmesi kolay değil. Hem de Kürt kalabalıklarının ‘başka kanaatleri’, ortaya çıkan sonucun Kürt siyaseti açısından aslında o kadar da ‘zorlayıcı’ olmadığına işaret ettiği halde. Rawest araştırması, Kürt kalabalıklarının Demirtaş’a yakıştırdığı başka bir yer, yeni bir adres olmadığını da gösteriyordu. Aksine, Kürt kalabalıkları Demirtaş’la Kürt siyasetini simbiyotik bir ilişki içerisinde görüyor. Nitekim, Demirtaş da her neyse ve her ne olduysa bu simbiyotik evren içerisinde kalarak olduğunu defalarca açıkladı.
Kürt siyasetinde Demirtaş bahsini daha çok konuşacağımız belli. Şimdilik şöyle bitireyim: 31 Mart seçimleri Türkiye’nin 2015’ten sonra girdiği yolun sürdürülmesinin zorlaştığını, seçmenin, siyasi tahayyüllerin, siyasi aktörlerin hepsinin değişmekte olduğunu ve değişimin hızlanarak süreceğini gösterdi. Kürtler, Kürt meselesi ve Kürt siyaseti bu değişim sürecinden muaf değil, olmayacak. Bu durumda, Kürtlerin, Kürt meselesinin ve Kürt siyasetinin akıbetini anlamak için daha çok araştırma yapmaya, sadece bilinenleri bildirmeye değil, bilinmeyenleri, gelmekte olanları keşfetmeye ihtiyacımız var. Sadece araştırmacıların değil Kürtlerin adına söz söyleyenlerin de. Özellikle de sözlerini dinlenir kılmak isteyenlerin.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları








































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
17.10.2025
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025