Mesut YEĞEN
16 Nisan referandumunun bir diğerine zıt görünen iki büyük sonucu var. İlk sonuç evet oylarının ülke genelinde kıl payı farkla kazanmasıyla ve kompozisyonuyla ilgili. Malum, skorlar referandumda evet denmesini salık veren iki büyük partinin seçmenlerinin epey bir kısmının, hiç yoksa yüzde yirmi kadarının partilerinin kararlarına ikna olmayıp hayır oyu kullandığını gösteriyor. Keza, aynı sonuçlar, ülkenin kentli nüfusunun büyük kısmının Ak Parti-MHP koalisyonunca savunulan Türkiye hayaline onay vermediğini gösteriyor. Bu ilk sonucun epey önemli bir duruma işaret ettiği açık. Evet oylarının hayır oylarından az biraz yüksek oluşu ve bölgesel dağılımı Erdoğan’ın başkanlığının da, Ak Parti-MHP koalisyonunun milli ve yerli rejim kurma girişiminin de akim kalabileceğini gösteriyor.
Referandumun ikinci sonucu, Kürd şehirlerindeki oylarla, Kürdlerin oylarıyla ilgili ve burada ilkinin aksine Ak Parti ve Erdoğan açısından müspet bir manzara var; çünkü Kürd şehirlerinin pek çoğunda hayır oyları 2015 seçimlerindeki HDP oylarının gerisinde kalmış görünüyor. Bu ikinci sonucun da önemli bir duruma işaret ettiği açık, üstelik en az iki açıdan. Referandumun Kürd şehirlerindeki sonuçları, hem Kürd seçmenlerin son iki senenin Erdoğan mühürlü Kürd Meselesi siyasetine dair kanaatlerini anlamayı mümkün kılıyor, hem de 2019 yoluna düşmüş her siyasi aktöre bir şeyler söylüyor
Peki ne oldu Kürd şehirlerinde? Kürdler referandumda ne yaptı? Yaptıkları, Kürdlerin tercihleri ne anlatıyor? Görebildiğim, anlayabildiğim kadarıyla bu sorulara yanıt vermeye çalışayım.
Kürdler referandumda ne yaptı?
“Kürdler Türkleri (solu) sattı” ya da “Kürdler Erdoğan’ı sultan yaptı” türünden veciz saptamalara bulaşmadan “Kürdler ne yaptı?” sorusunun önce sayısal cevabını vereyim, ardından bu sayısal sonucun nedenlerine ve imalarına dair birkaç şey söylemek istiyorum. Başlamadan şunu da ilave edeyim: Aşağıda söylediğim her şeyi, kuvvetli bütün karşı işaretlere rağmen, referandum sonuçlarının hile ve cebir olmaksızın alındığını varsayarak söylüyorum.
Kürd/Zaza yurttaşların nüfusun çoğunluğunu oluşturduğu Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Mardin, Muş, Siirt, Şırnak, Tunceli Urfa ve Van’da alınan sayısal sonuçlar ilk etapta iki büyük sonuca işaret ediyor. Evvela, Tunceli, Urfa ve Bingöl haricindeki 10 Kürd şehrinin tamamında katılım oranları 1 Kasım seçimlerine nispetle azalmış görünüyor. 1 Kasım seçimlerinde bu 13 ilin katılım oranı ortalama % 84 civarındayken, 16 Nisan referandumunda katılım oranı % 80’e gerilemiş durumda. İkinci olarak da, bu 13 şehrin tamamında referandumda verilen hayır oyları 1 Kasım seçimlerindeki HDP oylarının 6 puan kadar gerisinde kalmış görünüyor. 1 Kasım seçimlerinde bu 13 şehirde CHP’ye oy vermiş % 2 civarındaki seçmenin referandumda hayır oyu verdiği kabul edilecek olursa,2015 Kasım seçimlerinde HDP’ye oy vermişlerin 8 puan ya da % 12-13 kadarının16 Nisan referandumunda sandık başına gitmemiş ya da hayır dememiş olduğu anlaşılıyor. Mutlak sayılarla ifade etmek gerekirse 2015 Kasım seçimlerinde HDP’ye oy verenlerin 300,000 kadarı referandumda sandık başına gitmemiş, geçersiz oy kullanmış ya da evet demiş görünüyor. Bu iki genel sonucu gösterir tablonun şehir bazlı dökümü aşağıdaki tabloda yer alıyor.
İller |
1 Kasım 2015 |
16 Nisan 2017 |
||||
Toplam seçmen |
Katılım |
HDP |
Toplam Seçmen |
Katılım |
Hayır |
|
Ağrı |
289,274 |
217,813 |
145,689 |
293,340 |
208,469 |
115,271 |
Batman |
312,429 |
268,175 |
177,129 |
329,509 |
273,462 |
168,376 |
Bingöl |
171,159 |
134,462 |
38,065 |
175,142 |
137,171 |
36,273 |
Bitlis |
189,973 |
153,819 |
73,786 |
194,243 |
152,573 |
60,170 |
Diyarbakır |
958,170 |
814,937 |
576,318 |
992,819 |
801,500 |
525,089 |
Hakkari |
157,297 |
139,055 |
114,221 |
162,006 |
131,017 |
86,689 |
Mardin |
445,041 |
385,111 |
258,384 |
455,288 |
374,330 |
215,653 |
Muş |
220,620 |
186,276 |
112,726 |
225,416 |
177,955 |
85,370 |
Siirt |
168,786 |
144,362 |
81,702 |
176,845 |
147,212 |
74,365 |
Şırnak |
243,425 |
219,309 |
183,320 |
255,760 |
214,666 |
148,482 |
Tunceli |
62,608 |
50,474 |
27,882 |
60,801 |
50,912 |
40,478 |
Urfa |
976,961 |
818,358 |
228,807 |
1,029,644 |
861,730 |
246,835 |
Van |
599,698 |
484,467 |
310,794 |
619,947 |
468,593 |
269,575 |
Toplam |
4,795,441 |
4,016,618 |
2,328,823 |
4,970,760 |
3,999,590 |
2,072,626 |
|
|
% 83,7 |
% 58 |
% 3,6 |
% 80 |
% 51,8 |
Sayıların gösterdiği iki genel sonucu yeniden hatırlatayım. Kürd yurttaşların çoğunluğu oluşturduğu bu 13 şehirde katılım 1 Kasım seçimlerine göre 4 puan kadar, HDP (Hayır eksi CHP) oyları da 8 puan kadar azalmış görünüyor.
Bu iki genel sonucun neden olmuş olduğuna geçmezden evvel bu sonuçları önceki seçimlerle kıyaslamakta yarar var. 2007, 2011 ve 7 Haziran 2015 seçimlerinde bu 13 ildeki katılım oranları sırasıyla % 78, % 82 ve % 86 civarında, HDP’nin (bağımsızların) oyları ise % 31, % 42 ve % 62 civarında olmuş görünüyor. 1 Kasım 2015 ve 16 Nisan 2017’deki katılım oranları ve seçim sonuçlarıyla birlikte düşünüldüğünde, bütün bu skorlar şuna işaret ediyor. 13 Kürd şehrinden oluşan bu bölgede seçimlere katılım oranları 2007’den bugüne önce % 78’den % 86’ya yükselmiş, ardından da önce % 83’e, son olarak % 80’e düşmüş, HDP oyları ise önce % 31’den % 62’ye yükselmiş, ardından da önce % 55’e, bugün de % 50’ye gerilemiştir.
Sebepler
13 şehirdeki katılım oranlarının ve HDP oylarının seyri bu. Şimdi, bu seyrin 2015 Kasım’la 2017 Nisan arasındaki kısmına odaklanıp, HDP oylarındaki düşüşün muhtemel nedenlerine bakalım. Malum, 16 Nisan’da katılım Kasım 2015 seçimlerine göre 4 puan, HDP oyları ise 8 puan düşmüş görünüyor. 16 Nisan’daki 4 puanlık düşüş yaklaşık 200.000 kişiye denk geldiğinden ve referanduma katılmayan bu 200.000 kişinin büyük kısmı belki ama hepsi HDP’li katılmayanlar olamayacağından, HDP oylarındaki 8 puanlık ya da yaklaşık 300.000 seçmenlik düşüşün, büyüklüğü birbirine yakın iki kaynağı var gibi görünüyor: Sandığa gitmeyenler ve gidip de evet verenler.
Durum bu olduğuna göre, HDP oylarındaki düşüşün nedenlerini iki grup halinde düşünmek yerinde olur: HDP seçmenlerini sandığa gitmekten alıkoyan nedenler ve HDP seçmenlerine evet dedirten nedenler. İlk gruptaki nedenleri tahmin etmek zor değil. Çözüm Süreci’nin bitmesinin ve şehir savaşlarının yarattığı yıkımın ve moral bozukluğunun yol açtığı demobilizasyon, HDP lider ve kadrolarının HDP seçmeniyle iletişim kurmasını neredeyse imkansızlaştıran kesif baskı durumu ve bizzat sandık mahalindeki gerçek baskılar ya da baskı tehditleri HDP seçmenini sandıktan uzak tutan sebepler olmuş olsa gerek. Buna mukabil, yine şehir savaşlarındaki yıkıma duyulan öfke, Erdoğan’ın başkanlığını çözüm sürecinin canlandırılması için bir fırsat olarak görmek, KDP etkisindeki siyasetlerin evet çağrısı yapması, Barzani etkisi, çözüm sürecinde HDP’lileşmiş kimi aşiretlerin HDP’den uzaklaşması gibi sebepler de daha önce HDP’ye oy vermişlerin bir kısmını referandumda evet demeye sevk etmiş olsa gerek.
Sebepler her ne olursa olsun sonuç açık: HDP, 1 Kasım seçimlerine kıyasla kan kaybetmiş görünüyor. Öte yandan, HDP bugün referandumda yaşadığı biçim ve büyüklükte bir kan kaybını malum 1 Kasım’da da yaşamıştı. 1 Kasım 2015 seçimlerinde hem seçime katılma oranları hem de HDP oyları 7 Haziran 2015 seçimlerine kıyasla 16 Nisan referandumundakine benzer büyüklüklerde azalmıştı. Başka bir deyişle, HDP 2015 Kasım’ında da bir kısım seçmeninin seçimlere katılmaması bir kısmının da başka partilere oy vermesi sebebiyle kan kaybetmişti.
Sonuçlar
Referandumun Kürd şehirlerindeki sonucu belli: HDP büyük kısmıyla kendi yapıp ettiklerine bağlı olmayan sebeplerle kan kaybetmiş, kan kaybetmeye devam etmiş görünüyor. Peki, referandumdaki bu sonuçlar neye işaret ediyor? Kürdler son iki senenin Kürd Meselesi siyaseti hakkında ne demiş oldu ve siyasi aktörlere, Ak Parti’ye, CHP’ye, HDP ve PKK’ye ne diyor?
Kürdlerin son iki senenin Kürd Meselesi siyaseti hakkında ne demiş olduğunu Ak Parti’deki iki cenahın yaptığı gibi değerlendirmek mümkün. Malum, Ak Parti’deki ilk cenah, referandumun Kürd şehirlerindeki sonucunun PKK ve HDP’yi ezmeyi hedefleyen bugünkü siyasetin Kürdlerce de kabul gördüğüne işaret ettiğini savunuyor. Buna mukabil MHP’nin önemlice bir kısmının referandumda hayır demiş olmasından da cesaret alan ikinci cenahsa aynı sonuçları, PKK ve HDP’yi merkeze almayan bir çözüm sürecine geri dönmeye dönük bir davet olarak görüyor.
HDP’nin önce 1 Kasım’da şimdi de referandumda yaşadığı kan kaybını bu iki biçimde okumak anlaşılmaz değil. Ancak, durumu bu biçimde, hele de ilk cenahınki gibi okuyanların hesaba katması gereken birkaç şey var. Hesaba katılması gereken ilk şey HDP’nin yaşadığı bütün bu kan kaybının ne pahasına gerçekleştiğiyle ilgili. Malum, çözüm sürecinin berhava edilmesi, iki senedir yürüyen çatışma durumu ve HDP’nin binlerce mensubunu içeriye tıkmak pahasına alınabildi bu sonuç. İkinci olarak, HDP’de yaşanan kan kaybının hem biçimini hem de miktarını iyi değerlendirmek gerekiyor. Evvela, belli ki söz konusu kan kaybının bir kısmı, HDP’li seçmenlerin sandığa gitmemesinden kaynaklanan bir kayıp. Bu da şu demek: HDP’deki kaybın bir kısmı devletin cari siyasetini onaylayan, dolayısıyla da Ak Parti’nin hanesine kaydedilebilir bir kayıp olmaktan ziyade, HDP’ye soğumakla, HDP’ye küskünlükle ilgili bir kayıp. Üçüncü olarak, HDP’nin son iki seçimdeki kaybının esas olarak 2015 Haziranındaki olağanüstü büyümenin ardından gelen bir kayıp olduğunu hesaba katmak gerekiyor. Malum, iki sene yürüyen çözüm sürecinin ardından gelen 7 Haziran 2015 seçimlerinde hem katılım oranları hem de HDP oyları biraz olağanüstü bir biçimde büyütmüştü. Bu da şu demek: HDP’nin Kasım 2015 seçimlerindeki ve referandumdaki kaybının önemlice bir kısmı bu istisnai büyümede HDP’ye gelenlerin geri dönüşüyle ilgili. Dördüncü olarak, bu iki dalga kayba rağmen Kürdlerin HDP’ye desteğinin bu on üç şehirde halen % 50 civarında olduğunu hesaba katmak gerekiyor. Bu 13 şehirdeki seçmenlerin % 15-20 kadarının Kürd/Zaza olmadığı, HDP’ninse esas olarak Kürd/Zaza seçmenlerce desteklendiği hesaba katılırsa, bölgede meskun Kürd yurttaşların yüzde ellisinden fazlasının halen HDP civarında kaldığı anlaşılıyor. Referandum sonuçlarının imaları üzerine düşünenlerin en fazla hesaba katması gereken olgu bu: İki senedir yürüyen çatışma ortamına, HDP’ye dönük bütün baskıya ve Kürd Meselesi’nin aşırı kriminalizasyonuna rağmen Kürd şehirlerinde meskun Kürdlerin yarısından fazlası halen HDP dairesinde.
HDP’deki kaybı bütün bu saydıklarımı hesaba katarak değerlendirdiğimizde ortaya çıkan manzara şu: Referandum sonuçları “Kürdlerin son iki senenin Kürd meselesi siyasetine onay verdiğini gösteriyor” demek pek akıl karı değil. Referandum skorlarına, “HDP’nin kaybı” merceğinden bakıldığında belli belirsiz ortaya çıkan bu sonuç, aynı skorlara “bütün bu olan bitene rağmen HDP civarında kalanlar” merceğinden bakıldığında önemsizleşiyor.
Referandum skorlarına “son iki senedeki bütün cinnet ve eziyete rağmen HDP’de kalanlar” merceğinden bakıldığında görünen şu: Kürdlerin büyük kısmı, yarısından fazlası, her şeye rağmen HDP fikri etrafında kalmayı göze almış durumda. Bu da Kürdlerin büyük kısmının cari Kürd Meselesi siyasetini onaylamak şöyle dursun, bu siyasetin hedefinde kalmayı göze aldıklarını gösteriyor.
Referandumda “Kürdler, Kürd Meselesi siyaseti hakkında ne demiş oldu” sorusuna cevabım bu. “Kürdler 2019 yolundaki siyasi aktörlere ne dedi” sorusunu sonraki yazılara bırakıyorum.
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025
8.03.2025
4.02.2025