Muhteşem ÖZDAMAR
Seçim sonuçlari kesinlesti.
Bu duruma göre kirmizi-yesil koalisyonu icin oylar söyle dagildi:
Sosyal demokratlar 31,3 Cevre partisi 6,8 Sol Parti 5,7
Feminist inisiyatif ise 3,1 oraninda kalinca yuzde 4'lük baraji asamayarak parlamneto disi kaldi.
2 dönemdir iktidar olan Allians hareketi ise söyle:
Moderat parti 23,2 Merkez Partisi 6,1 Halk partisi 5,4 Hiristiyan Demokratlar 4,6
Iki blokun da disinda tutulan Isvec demokratlari ise 12,9 aldi. Bu sonuç bu seçimlerin en mühim sonuclarindan birini olusturuyor.
2014 secimlerinin temel konusu, öncekilerden biraz farkli olarak, egitim ve saglik uzerinde yogunlasti. Önceki secimlerde genellikle issizlik esas mevzuu olurdu. Böyle olmasinda Allians hükümetinin uyguladigi garip özellestirme politikalari rol oynadi.
Insanlarin günlük hayatini en yakindan etkileyen iki ana alanda, egitim ve saglikta, giden hükümet neo liberal kuresel uygulamalara uygun olarak fazlasiyla ideolojik davrandi.
Taseronculuk sistemi özellestirme adi altinda egitim ve sagilik alanlarinin canina okudu. O sayede faaliyete gecen sirketler, devlete ait olanaklardan da faydalanarak, yüksek karlar elde etmeye basladilar. Yüksek kar kalite düsüklügünü getirdi.
Devlet taseronlara vergi ve isletme kolayliklarinin yanisira, bir çesit " isci olmayan iscilik" kurumu yaratarak bu alanlarda sendikalasmayi engellemeyi basardi. ( Bu uygulama söyle: Bir taserona bagli calisan sahislara, sahis firmasi kurma imkani getirildi ve aslinda isci olan bu kisiler, calistigi isverene, yani taserona fatura keserek maas alan ama ayni zamanda ayni nedenle sendikalasma imkanindan dolayisiyla da hak talebinden mahrum birakilan insanlar oldular bir anda)
Hükümetin taseronculuga kenardan verdigi bir diger destek ise, saglik ve egitim alaninda kamu calisanlarinin ücretlerini bilerek düsük tutma politikasiydi. Bu sekilde, bu alanlardan taseron firmalara isgücü akimi gerceklesirken, özellikle hastanelerde uzun bekleme kuyruklari, okullarda ise ögretmen aciklari basgösterdi.
Yukarida kisaca anlatmaya çalistigim durumlar halkta öfke birikimine neden oldu. Malum öfke hali populizmin arka planidir. Tersi ise, yani sukunet ise salim ve selim politikanin arka bahçesidir. Isveç demokratlarinin gerceklestirdigi oy patlamasi bu öfke halinin yansimasidir. SD ( Isvec demokratlari) cografi olarak Isvecin güneyindeki bölgelerde , yabanci düsmanliginin geleneksel oldugu yerlerde yüksek oy aldilar. Sinifsal olarak, oylarin bir kismi belli ki moderat partiden gelirken, sosyal-demokrat isci oylarindan da epey oy apartmisa benziyorlar. Bu dogal cünkü irkcilarin " yabancilar isimizi elimizden aliyorlar" propagandasi en ziyade bu kesimi etkisi altina aliyor. Irkcilarin en cok oy aldigi bir baska kesim ise emekliler. Bu durum gercekten ilginc zira emekliler hizmet alaninda en etkin kesim olan yabanci isgücüyle dogrudan ve en yakin temas halinde olan halk kesimidir.
Iktidar Sorunu
Kirmizi-yesil koalisyon zafer kazanmis görunse bile aslinda kazanilan zaferden cok izdirap dolu ve o ölçüde siyasi maharet gerektiren bir dönemin baslangicidir. Rakamlar Isvec'in kolay yönetilmeyecek bir ülke haline geldigini gösteriyor.
Ama sahsen, bir uzlasma sahikasi olan Isvec siyasi kültürünün bu durumu asacagina inaniyorum.
Ihtimalen sosyal demokratlar cevre partisi ile birlikte koalisyon kuracaklar. Herzaman yaptiklari gibi Sol Partiyi koalisyona almadan disardan destege zorlayacaklar. Bugun basbakan adayi Lövfen bu yönde demeci derhal patlatmayi ihmal etmemis.
Milletvekili dagilimi yine de cogunluk icin yeterli degil. Kirmizi yesil koalisyon yuzde 44, Allians ise yuzde 39 dolayinda. Irkci Isvec Demokratlariyla kimse isbirligi yapmak istemiyor. Bu elbette Isvec demokrasisi acisindan olumlu bir gelisme.
Bu demekktir ki kurulacak hükümet bir azinlik hükümeti olacak, belirli sorunlarda Allians partilerinin bazilarindan destek talep edilecek. Isvec siyaset tarihinde koalisyona, uzlasmaya dayali hukumet etme gelenegi cok derin olup, azinlik veya degil hükümetleri oylamalar vasitasiyla devirme kültürü hemen hic görülmüs degildir.
Isvec siyaseti, 1930'lu yillarda meydana gelen Odalen isci ayaklanmasinin kanli bastirilmasinin ardindan, devlet-sendikalar-isveren örgütleri arasinda varilan Saltsjöbaden anlasmasi ruhu çerçevesinde yürümektedir. Bizim eskiden sinif uzlasmasi dedigimiz anlasma yani. ( Sosyal-demokratlar ile isci sendikalari arasinda organik bir iliski oldugunu hatirlatmak isterim. Bu organik iliski, uzun yillar süren sosyal-demokrat hakimiyeti döneminde Isvec devletinin korporatif bir karakter kazanmasi anlamini tasiyordu.)
Irkciliga Karsi Mücadelede Lüzumlu Bilgiler
Isvec Demokratlarinin oy patlamasi yaparak oy oranini yuzde 7 oraninda artirmasi hepimizde infial yaratti. Gerci sonuc bekleniyordu ama malum hakikatle karsi karsi gelmek hakikati öngörmekten daha can yakici oluyor.
Irkci parti secim kampanyasinin merkezine her zaman oldugu gibi göçmen meselesini koymustu. Esas olarak sunu söyluyorlar. Göcmenler hem pahaliya mal oluyorlar hem de bizi bize ait olmayan sorunlarla ugrastiriyorlar.
Meselenin boyutlari kuskusuz genis, cesitli ve derin. Ben bunlardan bana göre en esasli olani, tarihsel olani ele almak istiyorum.
30'lu yillar malum buhran yillari. Isvec de derinden etkileniyor. Issiz sayisi anormal yukseliyor. Insanlar kira kislalarinda balik istifi yasiyorlar, fakirlik giderek daha genis bir nüfusu kapliyordu. Haliyle yeni dogan cocuk sayisi da düsüyordu.
Bu durum ciddi bir demografi sorununun dogmasina yol acti.
Dönemin sosyal-demokrat ideologlari olan Alva-Gunnar Myrdal cifti sorunu " Nüfus Krizi" adli kitaplarinda ele aldilar. Myrdal ciftine göre, dogum oranindaki düsüs trendi devam ettigi sürece, 70'li yillarda yasli nüfusa bakacak genc nüfusun sayisi cok az olacakti. O nedenle devlet dogumu tesvik edecek önlemler almaliydi. Ama bunu yaparken, devlet, saglikli, gürbüz cocuklarin dogmasi icin de ayri bir özen göstermeliydi. " Insan malzemesinde" kalite talep edilmeliydi.
" Zorla kisirlastirma" politikasi iste bu kalite talebinin araci olarak toplumsal yasama dahil edildi. Irkbiyolojisi o yillarin demografi sorununun cözümüne temel haline getirildi. Myrdal'larin deyisiyle " hala embesil annelerin evlilik disi cocuklariyla karsilasiyoruz defaetle". " Irsiyet arastirmalari basariyla yürütülmeli ve muhtelif bozukluklar ve hastalik emareleri icin irsiyet kurallari güvenli bir sekilde kayit altina alinmalidir."
Sosyal demokrat hükümetler 42 yillik iktidarlari boyunca, ta 1976 yilina kadar, kisirlastirma politikasini uyguladilar, bir sayiya göre 63000 kisi bu uygulamadan nasibini aldi. Sosyal demokrasinin toplumsal mühendislik politikasi nüfus sorununa zamanin ruhuna uygun olarak böyle bir cözüm getirirken, 60 yillarda Almanya'nin önayak oldugu misafir iscilik meselesi imdada yetisti.
Isvec de diger Bati ülkeleri gibi kapilarini " misafir iscilere " acti. Yunanistan, Yugoslavya, Italya, Türkiye gibi güney ülkelerinden isciler fabrikalari, hizmet alanlarini doldurmaya basladi.
Yabanci isci akimi Isvec'in cehresini degistirmeye, toplumsal yasami o gune kadar hic olmadigi ölçüde zenginlestirmeye basladi.
Isvec, müzmin nüfus sorununa nihayet gercekci ve ekonomik olarak hayli karli bir cözum bulmustu. 70'li yillarda ABD'li Vietnam savasi karsitlari ve Silili siyasi göcmenlerle birlikte vasifli göcmen akisi da hizlandi ve göcmenlerin Isvec toplumuna katma deger payini ciddi oranlarda yükseltti.
Arada bir baby boom adi verilen dogum patlamasi yillarini saymaz isek, Isvec hala düsük dogum oraniyla malul durumda. Basit matematiksel hesapla söyle aciklayabilirim:
Nüfus diyelim 100 kisi bu yil.
Yeni doganlar 30 kisi. Ölenler de ayni olsun:30
Yurt disinda tasinanlar da mevcut. 10 kisi diyelim.
Bu durumda nüfus 10 kisi azalmanin yanisira, yasli insan sayisi artiyor, o yasli insana bakacak genc insan sayisi azaliyor.
Ve bu durum her yil asagi yukari birbirine yakin rakamlarla tekrarlaniyor.
Dolayisiyla Isvec, hem nufus azalmasini karsilamak, hem de yasli kesime bakacak yani tüketen nüfusu besleyecek üreten nüfus dengesini saglamak icin disardan nüfus takviyesi yapmak zorunda.
Göcmen meselesinin altinda yatan hakikat budur ve maalesef siyasi partilerin hicbiri bu hakikati anlatip onunla yüzlesmiyorlar.
Öyle olunca göcmen sorunu tartismalari, " göcmenler olmasa bize kim kebap kesip pizza yapacak" düzeyini gecmiyor ve bu arada bir cesit modern lumpenler ordusu olan Isvec demokratlari gibi irkcilar siyaset alanini kirletme imkani buluyorlar.
Stockholm
15 Eylül 2014
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2014
7.12.2014
22.09.2014
3.07.2014
18.07.2011