Mümtazer TÜRKÖNE
Bugünün Türkiye’sinde sözüne en fazla itibar edeceğiniz kişi kim? Güven bir anda oluşmuyor, “püfff” deyip dağılması ise çok kolay.
Söz konusu güven olunca Twitter fenomeni Fuat Avni ile herhalde hiç kimse yarışamaz. Ne dese doğru çıkıyor, üstelik bu sefer sadece o söylemiyor. Siyasal analiz, birbirinden bağımsız görünen olayları bir araya getirmek, aralarında ilişki kurmak ve bastığınız yeri görüp, yolunuzu aydınlatmak için yapılır. Fuat Avni, Kandil ile doğrudan Erdoğan arasında kriptolu telefonlarla görüşmeler yapıldığını, kayıtların Almanya’da ve Kandil’de bulunduğunu öne sürüyor. Almanya’dan yaklaşık bir yıl önce gelen “Türkiye’yi dinliyoruz” açıklamasına, o tarihlerde Erdoğan’dan gelen “büyük devlet dinler” karşılığını hatırlayınca, Fuat Avni’nin iddiası bir derinlik kazanıyor.
Yine de eksik parçalar var. Erdoğan neden böyle bir risk alsın, doğrudan görüşmeye neden ihtiyaç duysun? Hükümetin barış süreci konusundaki ciddiyetini ve kararlılığını göstermek için mi? Varsayalım ki, Erdoğan ile Karayılan veya Bayık arasında gerçekten bir görüşme veya görüşmeler oldu. Ne değişir? Başbakan’ın talimatı ile devlet birimlerinin temasa geçip müzakere yürütmesi ile doğrudan başbakanın devreye girmesi arasında ne fark var? Elbette çok fark var, ancak burada fark değil, konuşmanın içeriği önemli olmalı. Görüştüyse Erdoğan ne demiş, hangi sözü vermiş olabilir? Daha ötesi, yoğun bir şekilde yürütülen müzakerelerde nereye gelindi?
Ahmet Takan Yeniçağ’da peş peşe bu alana ışık tutan çok önemli iki yazı yayımladı. Birincisi, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde yapılan üst düzey bir toplantıya dair, toplantıya katılan bir emniyet müdürünün kaleme aldığı bir mektupta yer alan inanılmaz iddialara dair. Mektupta hazirandaki seçime yönelik Güneydoğu için yapılan korku ve endişe dolu hazırlıklardan bahsediliyor.
İkinci yazı yine aynı konuda Genelkurmay’ın web sitesinde yer alan kısa bir bilginin yorumlanmasına dayanıyor. Takan’ın gösterdiği üzere sitede yer alan fotoğraflı açıklamaya göre İkinci ve Üçüncü Ordu karargâhlarında yapılan yıllık değerlendirme toplantılarında “Terörizmle mücadele harekâtı, toplumsal olay görünümlü terör eylemleri ve hudut güvenliği konuları ile bu konuların hukuki mevzuatı incelenmiş, 2014 yılının genel değerlendirmesi yapılmış ve 2015 yılına yönelik uygulama esasları görüşülmüştür.” deniyor. İfadeler Ahmet Takan’ın dikkat çektiği şekilde biraz tuhaf. En tuhaf ifade ise “toplumsal olay görünümlü terör eylemleri” ifadesi. Ordu, belli ki Başbakan’ın dilinden düşürmediği “kamu düzeni”ni tesis etmek için inisiyatif geliştiriyor. Önü arkası dikkate alınırsa, bu açıklama doğrudan hükümete yönelik adrese postalanmış bir “ihtar” niteliği taşıyor. Zira, EMASYA protokolü kaldırıldıktan ve İller İdaresi Kanunu değiştikten sonra, TSK’nın görev tanımları içinde “toplumsal olay görünümlü terör eylemleri”ne müdahale yetkisi bulunmuyor. Demek ki asker gelmiş sınıra dayanmış. Neden? Barış süreci ile PKK’nın sağladığı “toplumsal hakimiyet” sebep olabilir mi?
Öyle anlaşılıyor ki, barış sürecinden PKK’nın sağlayacağı faydalar tamamlanmış. Süreci başından beri yakından izliyorum. Bende oluşan kanaat şu: PKK bu sürece stratejik değil, taktik bir manevra olarak yaklaştı. Şehirlere yerleştirdiği eylem kapasitesini istediği düzeye çıkardı. Karşıda bu işin tek patronu Erdoğan ve bu sürece, “politik olarak benim bu işten kârım ne olacak?” diye yaklaştı. Bugün yine bu kâr-zarar hesabını, seçimin kazasız belasız atlatılması ve HDP’nin barajın altında kalmasıyla Güneydoğu’yu AK Parti’nin silip süpürmesi üzerine yapıyor. Ancak bu mesele, kısa günün kârı peşindeki esnaf hesabıyla yürüyecek bir mesele değil. Kürt sorununu çözmek ve şiddeti engellemek için HDP’nin Meclis’te temsil edilmesi lazım. Güneydoğu’da kamu düzenini sağlamak için ise terörle mücadelede tecrübeli, bugün sağa sola sürülen emniyet mensuplarının görevlerinin başına dönmesi şart.
Önümüzde barış süreci diye bir şey yok, sadece genel seçimler var.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025