Murat AKSOY
AK Parti ile cemaat arasındaki gerilim artık dershane tartışmasını aşıp bir iktidar mücadelesine dönüştü. Bu mücadelenin merkezinde devletin bürokrasi üzerinden paylaşılması var. Ortaya çıkan tüm fişleme notları, listeler bunun yansımaları.
Bu mücadeleden bağımsız olan bir şey var ki; devlet, hepimizi izliyor ve kaydediyor. Ve zamanı geldiğinde elde ettiği bilgi, belgeleri bize karşı kullanmaktan çekinmiyor.
Devletin kendine vazife çıkardığı bu iş görünen o ki, iktidardan bağımsız olarak devam ediyor. Bu şunu gösteriyor; Türkiye Cumhuriyeti Devleti hala demokratikleşebilmiş değil. Demokratik olacağı iddia edilen Yeni Türkiye henüz kurulamadığı gibi yakın zamanda da böyle bir şans görünmüyor.
DEVLET OTORİTERDİR
Gelin devlet üzerine birkaç tespit yapalım:
1.Ulus-devlet sistematiği içinde kurumsallaşmış her devlet özünde otoriterdir,
2. Tek bir kimlik üzerinden homojen bir toplum tasavvuruna dayanır,
3. Devlet sadece toplumu yönetmek değil; aynı zamanda tüm bireyleri kontrol etmek ister,
4. Devlet sırrı, topluma karşı işlenen suçları örtmek için kullanılan kavramlardan birisidir,
5. Devlet, vergi salarak rant üretir ve bunu dağıttığı toplumsal kesimler üzerinden meşruiyetini sağlar,
6. Toplumu vesayet altında tutar. Bu vesayetin esas uygulayıcısı askeri ve sivil bürokrasidir,
7. Devletin önceliği iktidarları kendine benzetmektir. Benzetemediği oranda gücünü paylaşarak zaman içinde iktidarı devşirir.
Bu maddeleri çoğaltmak mümkündür.
Devlet-toplum ilişkisinde devletin baskın olduğu her model için geçerlidir. Ve Türkiye'de devlet yapılanması yukarıdaki modelin tipik bir örneğidir.
Türkiye, Batı'daki örneklerinden farklı olarak ulustan devlete değil; devletten ulusa gidilmiştir. Askeri ve sivil bürokrasi devleti kurmuş ve kendi ulusunu inşa etmiştir. Bu inşa vatandaşlık tanımı üzerinden bir kamusal alan ve kendi meşruiyetini dayandırdığı toplumsal sınıf inşa etmiştir. Ve nihayet döngüyü ürettiği rantı, bu sınıfa dağıtarak tamamlamıştır.
Bu yapı, kuruluşunda var olan toplumsal farklılıkları irtica, bölücülük kaynağı olarak kabul etmiş ve onları siyaset üzerinden çizdiği kamusal alanda görmek istememiştir. Bu farklılıkları izlemiş, fişlemiş, arşivlemiştir.
Kamusal alanda esas tehlikeli olan konjonktürel olarak (1960-70'lerde komünistler, 1980'lerde İslamcılar, 1990'larda Kürtler) sürekli değişmiş olsa da; devlet her zaman tüm ötekileri izlemiş ve kayda almıştır.
Dershane tartışması ile artık netleşen AK Parti-cemaat geriliminin, eğitim değil devlet içi iktidar mücadelesi olduğu ortaya çıktı. AK Parti devlet içinde güç olduğunu düşündüğü cemaate yakın bürokrasiyi artık tasfiye etmek istiyor. Bunun nedenini de, bürokraside zaman içinde elde edilmiş gücün, toplumsal iyi yerine kendi cemaatsel çıkarları yönünde kullanılması olarak görüyor.
AK Parti'nin 11 yıllık iktidar sürecinde, partiye verdiğimiz destek, otoriter devletin, her türlü vesayetin sona ermesi, siyasi olanının toplumsallaşması, toplumsal farklılıkların kamusal alanda eşit biçimde var olabilmesi kısaca; toplumsal alanın genişlemesi ve demokratikleşme içindi.
Son birkaç yıl içinde yaşadıklarımız ve son dönemde ortaya çıkan; iktisadi büyüme, gelişme, demokratikleşme ve sivilleşmeye rağmen devletin ideolojik sürekliliğinde bir değişim olmadığı tersine iktidarın devlete eklemlenmesidir.
Bu eklemlenme, yeni makbul vatandaş tanımı, devletin rant yaratma gücünün bu kez daha geniş bir toplumsal kesime dağıtması ve kendi bürokrasisi üzerinden devleti yönetme gayretidir.
ÖNCELİK DEVLET DEĞİL TOPLUM
Oysa devlet geleneği güçlü olan bu topraklarda; devlet özünde otoriterdir ve onu denetlemediğiniz ölçüde sizi kendisine benzetir. Bürokrasi içinde yaşanan iktidar kavgası çıkar ortaklığı koalisyonun bozulmasıdır. Ve mücadeleden Türkiye'nin demokratikleşmesi çıkmaz.
Bu kavga, devlet bizim olsun, devleti biz yönetelim anlayışı özünde devleti kutsayan bir anlayıştır ve şu mantığa dayanır; 'Devlet özünde iyidir. Bugüne kadar devleti yanlış insanlar yönetti. Biz iyi insanlarız ve biz devleti iyi yönetiriz'.
Oysa hedef, siyasal olanın alanını genişletmek, devletin alanını daraltmak, onu toplumun hizmetine sokmak olması gerekirken tersine devleti ele geçirmek anlayışı kabul edilebilir değildir. İktidarın, karşı taraf olarak tanımladıklarının tasfiye edilerek yerlerine kendine yakın olanları ataması devleti demokratikleştirmemektedir. Yapılması gereken devleti denetlenebilir hale getirmek ve tarafsızlaştırmaktır. Referansını dinsel tercihlerde almayan gerçek bir laik devletin yolunu açmaktır.
Aksi ise toplumsal meşruiyeti olan bir iktidar tarafından yapılsa bile millet söylemi üzerinden devleti ele geçirmek ve devlet otoritesini tahkim etmekten başka bir şey değildir.
twitter.com/murataksoy
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 43 günün kısa hikâyesi
8.02.2019 - Siz bu satırları okurken ben…
23.11.2018 - Hangi devlet sivilleri sever?
20.11.2018 - Yerel seçim sadece yerel seçim değil
16.11.2018 - Sosyal medya politik bir mezarlık mı?
13.11.2018 - Hatırladınız mı geçen ay ne olmuştu?
10.11.2018 - Şimdi değilse ne zaman?
6.01.2018 - Dini dinbazlardan* kim kurtaracak?
3.01.2018 - Kılıçdaroğlu: 'Dünyanın tüm demokratları birleşmeli'
30.10.2018 - Laik Türk’ten Sünni Türk’e üst kimlik
26.10.2018
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
kamil subaş
çok çabuk çark ettiniz liberaller.dershanelere zengin çocukları gidiyor fakir çocukları gidemiyor,diye kapatılıyor.tüm okullarda eşit haklarla ders görsünler.imtihana eşit şartlarla girsinler diye.kafan buna bile yatmıyorsa akıl vermeyi yani gazeteciliği bırak.