Mustafa Karaalioğlu
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun Katar’a karşı hamlesi gerilemiyor, genişliyor. Ablukaya yeni ülkeler katılıyor ve üç aşağı beş yukarı iyi dilek ve temenniler dışında Katar’ın derdine derman olacak bir girişim de görülmüyor. Krizde en aktif rol üstlenen ülke Kuveyt olduktan sonra varın gerisini düşünün…
Durumun vehametini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden aktaralım: “Hakkında adeta bir idam kararı verilen bir ülke söz konusu…”
Erdoğan devamında, “Suudi Arabistan Kralı, Körfez’in büyüğü olarak bu işi çözmelidir, atılması gereken adımlara öncülük etmelidir diye özellikle düşünüyorum” diyor. Diyor ama malum, sorunu başlatan ablukayı isteyen ve Katar’ın gırtlağına çöken bizatihi Kral’ın kendisi. Erdoğan, bunu bildiğine göre muhtemelen Suudi yönetimine nazikçe, durumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri mesajı veriyor.
Hasılı Katar meselesi hem Katar’ın aleyhine, hem de isteklerimizin hilafına gelişiyor.
***
Tıpkı, bir ölçüde himayemiz altında bulunan ve özel ilişkilerle zenginleştirdiğimiz Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin de içinde bulunduğu unsurların hepsinin birden bağımsızlık referandumu için kesin tarih açıklaması gibi. 25 Eylül’de sandığa gidip, bağımsız bir devlet olmayı oylayacaklar. Devlet olarak buna da karşıyız. Özellikle, Kuzey Suriye’de sadece 2 yıl içinde 800 kilometrelik sınırımız boyunca PYD markalı fiili özerk yönetim kurulmasından sonra daha fazla karşıyız gibi görünüyor. Yani bütün “kuzey”ler sorunlu. Irak’ı da Suriye’si de…Onlarda da işler istediğimiz gibi gitmiyor.
En büyük tatsızlık sebebi de bütün ikaz ve itirazlarımıza rağmen ABD yönetimin YPG ile askeri ortaklık kurmasıdır. ABD ile bu bahiste ciddi bir sorunumuz var.
Tıpkı, İncirlik’te kapıyı gösterdiğimiz Almanya ile olduğu gibi.
Maksadımız sorunlu ilişkiler çetelesi çıkarmak değil zaten mevzu herkesin malumu. Yine Erdoğan’ın hem dün yaptığı konuşmadan hem de çeşitli vesilelerle sıklıkla ifade ettiklerinden biliyoruz ki Türkiye için bu sıkıntılı ilişkiler şaşırtıcı da sayılmaz. “Dış güçler”in, “faiz lobisi”nin hedefinde olan, “üzerinde karanlık oyunlar” tezgahlanan bir ülke için dünyayla ilişkilerdeki bu sorunlar anlaşılmaz değildir. Bu görüşler yer yer tartışmaya açıktır ama bunu şimdilik bahs-i diğer kabul ediyoruz.
***
Böyle olduğunu kabul ederek devam edelim. O zaman mesele şu… Dünya ile ilişkileri bu kadar problemli olan ve bütün güçlerin işbirliği halinde kendi üzerine geldiğine inanan bir ülke, içeride gerilim azaltmak ve devletin toplum üzerindeki sempatisini artırmak için hamleler yapmalıdır. Mantık da siyaset de bunu gerektirir. Şartlar, süreçler, hatalar, sevaplar hepsi birden ülkeyi bir noktaya taşımış bulunuyor. Türkiye’nin diplomasideki en büyük sermayesi artık stratejik ve bölgesel konumundan daha çok içeride üreteceği destektir. Bu bölgede bulunmamız IŞİD’e karşı mücadelede YPG’ye tercih edilmemizi garanti etmiyor. Ya da muazzam yakınlığa rağmen Katar’ın sorununu çözemiyoruz. Çünkü o konu başka ilişki ağında yürüyor. Öte yanda, Kürdistan oylamasına da karşı olmamız bir anlam ifade etmiyor, takvim yürüyor. Yahut da bizim için son derece değerli olan İncirlik Üssü, Almanya için olmazsa olmaz görülmüyor.
Şu halde, stratejik konum, jeopolitik güç, askeri kapasite veya tesisler devletin toplam gücünü tarif etmeye yetmiyor. En azından artık yeterli değiller. Böyle durumlarda diplomasinin arkasına iç istikrarı, huzuru, demokrasiyi, barışı ve “gerilimsizliği” koymamız gerekir. Stratejik konum zaman zaman yıpransa da demokratik konum her zaman güçlü olmalıdır.
Onarım işte bunun için gerekiyor… İçeriyi onarmak; mutsuz ve suratı asık kesimleri kazanmak, aidiyetleri azalan kitleleri iyi hissettirmek zamanıdır. Kimsenin adaletten endişe duymadığı bir duygu seviyesi, en büyük stratejik gücümüz olacaktır.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025
16.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025