Mustafa Karaalioğlu
Söylendiği zaman kulaklara sıradan gelebilir ama bir devlet için en önemli kabiliyet güvenlik/özgürlük dengesini tutturabilmektir. Bunu temin edebilmek, hem güven içinde hem de demokratik özgür bir ortamda insanları yaşatmak çoğu kez kolay değildir. Değildir zira, temini için sokaktan kamu yönetimine kadar her alanda güçlü bir demokrasi duygusu gerekir. Sadece bu duygu değil aynı zamanda bir silsile içinde hukuk ve demokrasinin denetlenmesi ve sahiplenilmesi için mekanizmalara ihtiyaç vardır. Demokrasi tek başına devletin vizyonuna emanet edilemez, edilirse yıpranma ve aşınma kaçınılma olur. Toplumun sahiplenmesi mesela sadece 15 Temmuz gibi elim vak’alarda görüldüğü gibi canı pahasına yapılacak bir fedakarlıkla değil, sair zamanlarda da haklara hassasiyet göstermekte mümkün olur.
Öte yandan, özellikle Türkiye gibi terör problemine ilaveten devletin FETÖ gibi çeşitli gruplarca ele geçirilmesi riskine kadar bir dizi güvenlik önlemine ihtiyaç duyan bir devletin güvenlik/özgürlük dengesini tutturmakta sorun yaşaması kabul edilebilir olmamakla birlikte anlaşılabilir bir durumdur. Bozulan dengelerin onarılması için açık fikirli ve tartışma ortamına hürmetkar olmak kaydıyla…
Devletin, bir yandan vatandaşların terör başta olmak üzere, devlet içinde yapılanma ve gerçek anlamda güvenlik riski üreten unsurlardan korunması görevi vardır. Öte yandan da herkesin sistem nezdinde eşit hukuka tabi olması ve pratikte de fırsat eşitliğinin temini ihtiyacı vardır.
***
Başkanlık sistemine tam olarak geçişle birlikte; yani 24 Haziran sonrasından itibaren Türkiye’nin demokrasi ve hukuk zemininde büyük bir onarıma ihtiyacı olduğunu da bir gerçektir. Nitekim bu ihtiyaç yeni sistemin tasarımında öncü role ve şimdi de liderlik pozisyonuna sahip olan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da defalarca dile getirilmişti. Yani beklenti de oluşmuştur. Demokrasi ve hukuk ihtiyacı herşeye sıfırdan başlamak, “Olanlar oldu önümüze bakalım” demek de değildir. Yani, Türkiye’nin PKK ve FETÖ sorununu ıskalayıp, bu problemin büyümesine müsaade edecek veya bazı unsurların avdetine yol açmak anlamı taşımaz. Bilakis, devletin güvenlik vazifesi icabı bu tedbirlerde ısrarcı olması da şarttır.
Ancak, sağlık çalışanlarının devlette ve özel sektörde çalışmalarına ağır kısıtlamamlar getiren kanun düzenlemesi buna bir örnek değildir. Haklarında mahkeme kararı olmayan kişilerin istihdam hakkını kısıtlamak devletin güvenlik tedbirindeki kararlılığını göstermez. Mahkeme kararıyla sabit olmasa bile bir doktor veya başka bir meslek insanı bir terör örgütüyle ilişkili olabilir evet ama bunu varsayım yerine açık delillerle karara bağlamak gerekir. Aksine tutum takınmak en çok aleyhte propagandaya malzeme verir. Ayrıca, zaman geçtikte sonra bu kez kamu yönetiminin her türlü ideolojiyi bahane gösterip bu imtiyazı sorumsuz kullanma ihtimaline yol açar.
İster kanun, ister uygulama, isterse sıradan bir mevzuat olsun önemli olan, bugün alınan kararların devamlılığı ve yarın değiştirilme zarureti duyulmayacak kalitede savunulabilir olmasıdır.
Dolayısıyla, mesele sadece son sağlık yasası değildir. Türkiye’nin genel olarak her siyasi düşünceden gayrımemnun ve sıratı asık kitleleri kazanma yolunda yaklaşımlar geliştirmesinin zamanıdır. Ekonomideki sıkıntılarla dış politikada yaşanan gelişmeler de bu ortak duyguyu yakalama ihtiyacını mecbur kılıyor. Hepsinden önemlisi bir demokrasi olmak bunu gerekli kılıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025