Mustafa Karaalioğlu
Coğrafyası bizim gibi hareketli ve çevresinde çatışmaların eksik olmadığı bir ülkenin diplomatik mesaisinin de kaçınılmaz olarak bu tempoyu taşıması gerekir. Sınırımızda bir Norveç veya İsviçre bulunmadığı ve hemen hemen bütün sınır başkentleri istikrarsız seyre mahkum olduğu için tablo aktif olmayı kaçınılmaz kılıyor. Sadece bugün değil, her dönemde Türkiye “bu bağlamda” zor dönemden geçmektedir.
Tek başına Suriye meselesi bile hem özel olarak Türkiye’nin aktif diplomasi uygulamasını, hem de bunu yaparken bölgesel ve küresel aktörlerin hamlelerine duyarlı olması gerektiğini gösteriyor.
Bir yandan Rusya ve İran’la birlikte Astana süreciyle bağlanan yoğun bir ilişki içindeyiz. Öte yandan ABD ile Münbiç’te birlikte devriye halinde bulunuyoruz ama aynı zamanda daha geniş bir operasyon için müzakerelerimiz sürmekte. Daha geniş, yani; PYD/YPG’yi Fırat nehrinin doğusundan temizlemek maksatlı belki de Cumhuriyet tarihinin en büyük askeri harekatı…
Bir yanda da Irak meselesi var ve bu ülke PKK ile mücadelemizde kilit öneme sahip çünkü Kandil ve diğer kamplara ev sahipliği yapıyor. Sadece bu da değil, Kuzey Irak Kürdistanı’nda Ankara’nın yakından ilgili olduğu büyük bir sorun da dondurucuda bekliyor. Suriye’de bir operasyon olursa, bu ülkedeki YPG varlığının sığınma noktası Irak toprakları olacak mı olmayacak mı? Olursa hiç şüphesiz yeni ve daha büyük bir sorun baş gösterecektir.
Gelgelelim Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna harekat düzenlemesine ABD karşı da Rusya ve İran ve dolayısıyla Şam rejimi taraftar mı? Görünen ve anlaşılan o ki değil. Herkes Ankara’nın güvenlik kaygılarını anlıyor ama bundan Ankara’nın anladığı şeyi anlamıyor. Bizim için güvende olmak demek Kuzey Suriye’de PYD yönetiminde bir özerk veya fiili olarak özerkleşmiş bir bölgenin var olmaması demek. Rusya ve ABD için ise, Suriye’de nisbeten sönmüş olan savaşın mevcut statükoyla barışa evrilmesi daha mantıklı. Bu da PYD’ye imkan tanımak anlamı taşıyor. Yeni anayasa girişimleriyle de bu durumu tahkim etme niyetleri gizli değil, malum.
Bu noktada; yani Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlama bahsinde iki formül art arda geldi. Birincisi ABD Başkanı’nın ortaya attığı güvenli bölge formülüydü. Kulağa tabi iki hoş geliyor çünkü Türkiye de baştan beri bunu söylemekteydi. Ama şimdi Trump’ın düşündüğü aynı şey mi belli değil. Kaldı ki ne düşündüğü de pek belirsiz. Bunu artık hiç düşünmüyor bile olabilir. Tıpkı, önce bir ay sonra 120 gün içinde askerlerini Suriye’den çekeceğini açıkladıktan sonra şimdi belirsiz bir tarihe doğru gitmesi gibi…
Yine de Trump’ın güvenli bölge önerisi en zayıf haliyle dahi Türkiye’ye bir inisiyatif alanı vadediyor. Lafız olarak olmasa bile fiilen mümkün bu. Muhtemelen aceleyle dile getirilen bu formülün şimdilerde pek tartışılmaması da bu fiili durumdan kaynaklanıyor.
Açık ki Rusya, bizim dahi unuttuğumuz Adana mutabakatını bu nedenle ortaya attı. Attı atmasına da mutabakattan Rusya’nın anladığı şeyle bizim anladığımız yine farklı. Moskova “Aranızda zaten PKK’ya karşı bir akitleşme vardı, o halde sorunu operasyonla değil Esad’la görüşerek çözün” imasında bulunuyor. Biz ise, “Madem aramızda böyle bir mutabakat var ve Suriye yönetimi bize karşı PKK tehdidi üretmeyeceğine söz vermişti ve şimdi bu söz tutulmadığına göre o halde biz de müdahale edebiliriz” yorumunu yapıyoruz.
Final sahnesi, oyunun hep en çetrefilli ve sürprizlere açık anıdır.
Zor bir diplomlatik satranç evet ama bu kez iyi oynamazsak ileride telafi hamlesi bulmak daha zor olacak…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025