Mustafa Karaalioğlu
Kartal’da yıkılan binada enkaz altında kalarak hayatını kaybedenler için ne yazık ki büyük deprem oldu bile. Hayatını kaybedenlere tekrar Allah’tan rahmet diliyoruz. Umarız bu facia hepimizin dikkatini daha büyük tehlikeye; yani, muhtemel büyük depreme çekmiştir. Binada yaşayanlar, ölenler ve kalanlar dehşeti, acıyı, çaresizliği yaşadılar. Bizler, yani geride kalanlar da bir büyük felaketin nasıl bir şey olacağını bir kez daha görerek anladık. 1999 depreminden beri yapılması gerekenleri yapmadığımızı anladık. En duyarlı olunması gereken konuda kulağımızın üzerine yattığımızı da gördük.
Peki, şimdi Kartal faciasından sonra durumumuz nedir? Meselenin önemini ve muhtemel bir depremin başta İstanbul olmak üzere ülkede nasıl bir felakete yol açacağını düşünerek, gereken önlemleri alabilecek miyiz? Yoksa konu biraz yatışıp acılar unutulduktan sonra eskisi gibi yaşamaya devam mı edeceğiz? Ki, böylesi yapmadığımız şey değil.
Bir depremden kazasız belasız kurtulmak bugünkü teknolojiyle mümkündür. Yarın, Allah göstermesin başımıza büyük felaket geldiğinde sadece acı yaşamamak için değil, utanmamak için de ne yapmamız gerektiği açıktır. Ya gerekeni yaparız ya da ağlaşırız.
***
Bir okurumuz, Yüksek Mimar Mustafa Yücesan da önceki günkü yazımız üzerine bir not göndermiş. Önerilerini ve tespitlerini özetleyerek alıyorum:
1. Yapılaşmadaki en önemli husus plan ve projedir. Bilimsel açıdan yapılaşmaya açılmaması gereken yerler o kadar bellidir ki, her felakette dönüp baktığımızda bu yanlışı görürüz. “Heyelan bölgeleri, deprem fay hattı üstünde kalan alanlar, sulu ya da susuz tarım alanları, yeraltı suyunun yüzeye yakın olduğu alanlar, bataklıklar, çay, nehir yataklarının ve göl havzalarının yapı yaklaşma sınırları içinde kalan bölgeler yapılaşmaya açılamazlar” Nokta...
2. Yapılaşmaya “müsait” alanlarda da projelendirme esasları bilimsel olarak çok nettir. Mesela Gölcük depreminde, aynı statik projeye sahip iki binadan biri yıkılmış, diğeri ayakta kalmıştır. Yıkılan binalar birbirine dik açılı konumdadır ve depremi uzun kenarından alan yapı yıkılmıştır, diğeri sapasağlam kalmıştır. Peki hata nerededir? Hata inşaat kalitesinde değil yanlış yapılmış statik projededir. Bu konuda 1 Ocak 2019’dan itibaren mimari açıdan özelliği olan binaların statik projelerinin bağımsız bir uzman gurubunun denetimine alınması uygulaması başlamıştır ki bu önemli bir gelişmedir.
3. Gece gündüz, yaz kış sıcaklık farklılığı binaların statik projeleri yapılırken “mutlaka” dikkate alınmalıdır. Bilimsel olarak bu konu da çok nettir. Binalar, ısı farklılıklarına bağlı olarak enine boyuna ve dikine olarak genleşip büzüşürler. 1 Ocak 2019’da alınan kararın önemi şudur; bu karar öncesi yapılan statik projelerde eğer ısı transferi hesaba katılmamışsa inşa edilen tüm binalarda kolonlar, kirişler ve kolon kiriş bağlantıları genleşme ve büzüşme sonucu “çatlamıştır”. Deprem durumunda, depremin geliş yönüne dik olan yapılar eğer önceden bu çatlamalara maruz kalmışsa anında yıkılır.
4. İnşaat kalitesini geçiyorum. Bizde hem beton hem de demir hesaplarında “over design” -emniyet payı yüksek-değerler kullanılır. Emniyet payı hesapta çıkanın 3 katıdır ve uyanık müteahhitler “hırsızlığı” bu aralıktan yaparlar.
5. Yapılaşmadaki önemli hususlardan birisi de iskan sonrası “teknik takip” işidir.
Bu iş, yaptırım yetkisini de kapsayacak bir yasayla, yerel yönetimlerden bağımsız bir uzman gurubuna/teşkilatına verilmelidir. Eğer bu daha önce yapılabilseydi, Kartal’daki binadaki projeye aykırı hususlar ve deformasyonlar “zamanında” tespit edilebilirdi.
***
Bunlar meselenin teknik boyutudur. Bir de bunu bütün olarak sahaya yansıtacak ve bu ülkenin deprem riskine karşı hazırlıklı olmasını garanti edecek siyasetten vatandaşa kadar güçlü bir iradeye ihtiyaç vardır. Belediye şu partidendi iktidar bu partiden, tartışmasına girmeden elbirliğiyle hamle yapmak zamanıdır.
Bakalım aldığımız acı dersler harekete geçmemizi sağlayacak mı? Bakalım ders aldık mı, yoksa almış gibi mi yaptık?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
14.09.2025
1.09.2025
18.08.2025