Mustafa Karaalioğlu
Dünyanın hep daha güvensiz ve tatsız bir istikamete koşmakta olduğunu bir kez de Yeni Zelanda katliamında gördük. 49 insan, 49 Müslüman, vahşetin yeni bir türüyle hayatını kaybetti, şehit oldu. Öyle çaresiz bir ölüm ki insanın kendisini orada hissedip kedere gark olmaması, yanmaması mümkün değil. Bir zalim teröristin elinden, olabilecek en mazlumane ve çaresiz şekilde bu dünyayı terk ettiler. Acıya ortak olmanın ötesinde, o acının tam kalbindeyiz… Acı da tam kalbimizde…
Acımız ziyade ama ne yazık ki şimdi bizler gidenlerin arkasından ağıt yakmayı beceremiyoruz. Meseleyi anlayamıyoruz, anlatamıyoruz. Her geçen saatte yapılanlar, söylenenler, çaresizlik, şaşkınlık, kelimelerin yetersizliği ve bu halin kavramlarına yabancılık o kadar acınası ki…
Yeni Zelanda katliamı ilk değildi. Hem Müslümanların karşı karşıya kaldığı hem de her dinden insanın yaşadığı bir dizi katliamın yeni bir halkasıydı. Ama her defasında söylenenden, her acıda tekrarlanandan farklı bir cümle söylenemedi, farklı bir şey yapılamadı.
Kimi çaresizce İslamofobi defterini yeniden açtı…
Kimi öfkeyi kontrol edememeyi bir yol saydı…
Kimi de İslam olana karşı bitmeyen bir başka öfkeyi ortalığa saldı…
Kimi acaba bu kimin terörüydü; Hıristiyan mı, haçlı mı yoksa şu mu, bu mu tartışmasına kaçtı…
Kimi fırsat bilip siyasete bir yol açtı…
Kimi dünya düzenine söylenmeyi seçti…
***
Hasılı her elim vakada ne oluyorsa tekmili birden aynısı oldu. Meseleyi anlamak, gerçeğe ulaşmak için gayret göstermek ya nafile bir çaba ya da haddi bildirilen bir teşebbüsten ibaret kaldı.
Malum, herkes kendi doğrusunun iştahına bayılıyor…
Evet doğrudur. Bu katliam bir yanıyla İslamofobinin eseridir. Bir yanıyla da kutuplaşan dünyanın bir eseri… İki probleme birden eğilmek zorundayız.
Doğrudur. Bu tür vakalar karşısında batı medyası biraz duyarsızdır. Tıpkı bizim de başkalarının acılarına hatta kendi adımıza kendimize yaşatılan acılara duyarsız kaldığımız gibi. Böyle olduğu için terör, bir türlü kimden gelirse gelsin ağız dolusu lanetlenemiyor.
Evet doğrudur. Müslüman azınlıklar, Hıristiyan ülkelerde daha savunmasız ve sahipsiz hale düşüyor. Onları savunmasız kılan ırkçılığa karşı parmak oynatamadığımız da bir başka doğrudur. Yeterince mücadele edilemeyen fanatizmin onları biraz daha savunmasız kıldığı da öyle… Fanatizm, doğusuyla batısıyla ve bütün dinleriyle insanlığın en büyük meselesidir. Her farklı din, her farklı milliyet bir fanatizmin tehdidi altındadır. Hepsinin fanatikleri de yeryüzünün kalbini kırmak için fırsat kollamaktadır.
Öyle olmasa Yeni Zelanda gibi Müslümanların barış içinde yaşayabildikleri en iyi iki üç ülkeden birinde böyle unutulmaz bir trajedi yaşanmazdı. Terör ve fanatizm bu barış ülkesinde sahne alarak, insanlığın bütün umutlarını kırmakta ne kadar sinsi ve acımasız olabileceğini gösterdi.
Keşke insanlık da olup bitenden gelecek için ders alabilseydi. İslam dünyası da dünyaya yaşanmakta olan tehlike için hamasetten, başka ciddi birkaç cümle söyleyebilseydi.
Olmadı… Çünkü, batısıyla doğusuyla, Müslümanıyla Hıristiyanıyla dünyanın böyle trajedilerde yaptığı şey meseleyi geçiştirmektir. Şimdi de olan biten sadece budur. Bir yanda tekrarlandıkça yavanlaşan bir hamaset, öte yanda sahte bir kaygı ve ikisinin ortak mahareti meseleyi geçiştirmek…
Bilelim ki her türlü terör bu sayede durup durup insanlığın canını yakıyor.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025