Mustafa Karaalioğlu
Dış politikanın birden çok ünitesi olması gerektiğini bilmesine biliyoruz ama her vak’ada göremiyoruz. Suriye dosyasında ise artık hiç göremez olduk. Böyle olduğu içindir ki Türkiye’nin en hayati hedeflerinin tamamının birden toplandığı bir dosyada gelinen nokta kurulan ittifaklar bağlamında hayalkırıklığıdır.
Bu sonuç epeyidir tebarüz etmişti ama resmi ağızlardan ifadesi meselenin derinliğini daha açık ortaya koydu. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika ziyareti dönüşünde Rusya’ya sitemkar ifadeler kullanmış ve akabinde de “Hem Soçi, hem Astana süreci bitti” demişti. Astana turlarının aslında Rusya’nın Suriye’de yapmayı hedeflediği işlere hizmet ettiği ve Esad’ı güçlendirdiği, sürece baştan beri soğukkanlı bakanlar tarafından söylenmekteydi ama mesele şimdi kimin haklı çıktığı değildir. Çünkü yine Cumhurbaşkanı’nın dün yaptığı konuşmadan anlıyoruz ki Suriye politikamızdaki yalnızlığımız hayalkırıklığının ötesine geçmek üzeredir.
Erdoğan şöyle dedi:
“Esed rejimi İdlib’deki saldırıları artırmıştır. Rusya ile bir mutabakat imzalamıştık, bu plan adım adım ihlal edilmektedir. Suriye’deki her gelişme Türkiye için kendi sınırları içindekiler kadar önemlidir. Halen 3,6 milyon Suriyeliyi barındıran ülkemizin yeni bir göç dalgasına tahammülü yoktur. Suriye’nin durumuna seyirci kalmayacağız. Adana mutabakatının gereği olarak oradayız. Teröristleri sonuna kadar kovalarız. Bu bazen YPG, PYD, DEAŞ olur hatta bazen FETÖ olur. Nereye kaçarsa kovalayacağız. İdlib’deki durumun süratle normale dönmemesi durumunda harekete geçeriz. Bir kez daha ilan ediyorum…Siyasi süreç hızla ve adil şekilde hayata geçirilmeli. Askeri güç kullanmak dahil ne gerekiyorsa yapmaktan çekinmeyeceğiz.”
Özetleyecek olursak Erdoğan, Suriyeli göçünün geri dönmesi şöyle dursun artması tehlikesine ve YPG’nin hala elini kolunu sallayarak işine devam etmesine istinaden yeni bir harekatın kaçınılmaz olduğu noktasına gelmiş bulunuyor. ABD ile Ankara, Rusya ile Soçi’de imzalanan mutabakatlarla durdurulan Barış Pınarı Harekatı’nın amacı göçmenleri geri gönderme yolunu açmak ve bizim için bir güvenlik problemi olan YPG’yi bitirmekti. Cumhurbaşkanı, her iki mesele hala devam ettiğine göre yapılacak da bellidir noktasında konuşuyor. Haklı mı haklı…
Ne var ki Suriye dosyasında düğmeyi nerede yanlış iliklediğimiz ve hatta kaç kere yanlış iliklediğimiz belli olmadığı için şimdiden sonra ve bilhassa da harekat durdurulduktan sonra nereden başlayacağımız belirsizdir.
Rusya mutabakatı ihlal etmedik aksine aynen uyguluyoruz diyor ve rejimle birlikte İdlib’te sonuna kadar gideceğini gösteriyor. Dolayısıyla, şimdi atılacak adımların sınırlarını iyice tartmak gerekiyor. Kendi göbeğimizi keserek Rusya ve rejimi mi durduracağız? Rusya ve ABD ikisi birden YPG/PYD ile ilişkisini bitirmeye değil geliştirmeye niyetli; ikisine birden mi haddini bildireceğiz?
Evet, haklı olmasını haklıyız… Bu kadar göçmen yüküyle ve bu kadar açık YPG problemiyle yaşamak imkansızdır. Gel gör ki bunlar sadece bizim derdimiz ve ne müttefikimiz ABD’nin ne de “aktüel” müttefikimiz Rusya’nın umurumda bile değil.
Erdoğan’ın sözlerini sonu askeri harekata varacak bir çıkış değil, Rusya’ya yönelik son çağrı olarak değerlendirmek gerekir. Çağrı cevapsız kalırsa iki ülke ilişkilerinin kaçınılmaz olarak gerileyeceği de hesaba katılmalı…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025