Mustafa Karaalioğlu
Soğukkanlılık, sabır ve diplomatik tavır bunun için önemlidir. Hamaset, coşku ve slogan bu yüzden zararlıdır. Bir noktadan sonra yönetemezsiniz, izah edemezsiniz ve en kötüsü de sözlerin esiri olmaktan kurtulamazsınız.
Türkiye dış politikada bu temel kuralları koruyabilmiş olsaydı bugün Moskova Mutabakatı üzerinde yapılan tartışmalar izlediğimiz şekilde gelişmezdi. Meselenin iki taraf eliyle de bu kadar yanlış istikamette büyütülmesine gerek olmazdı. Sözgelimi, hem 2018 Soçi Mutabakatı”nı hem de 5 Mart Moskova ateşkesini; ikisini birden zafer olarak görmek mümkün değildir. Zira ikincide şartlar aleyhimize gelişmiştir. Bununla birlikte İdlib’te art arda şehitler verirken bunu sürdürmek yerine ortamın yatışmasına yönelik bir tutum izlemek de isabetli olmuştur. Neticede Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda taahhüt vermiş bir ülke olarak başka seçeneğimiz de yoktu.
İçerideki hamasi sözlerle kıyaslarsak Moskova başarısızdır ama gerçekleri dikkate alırsak doğru ve gerekli bir anlaşmadır. Türkiye, İdlib’teki varlığını korumuş ve bu vesileyle daha önceki üç operasyon bölgesindeki statüsünün devamını aksatacak bir söz vermemiştir. Beraberinde, Rusya ve Esad rejimi de orada yapmaya niyetli olduğu şeyi; yani İdlib’in “terörist” tabir ettikleri güçlerden temizlenmesi faaliyetini sürdürmeye devam edecektir. Esasen, baştan beri sürdürdüğü politikaları aksamadan sürecektir. Bu arada, Türkiye ve Rusya birbirlerinin gücünü ve etkisini test etmiş iki taraf da anlayacağını anlamıştır. İçeriğinden bağımsız olarak iki ülkenin yaşanan sarsıcı gerilimin ardından bir anlaşma yapabilmiş olması önemliydi, bu olmuştur. Metinde, 2018 Soçi sınırlarına çekilmek dahil Ankara’nın istedikleri yoktur ama kabul edelim ki bu saatten sonra Rusya’nın buna rıza göstermesi de ihtimal dışıydı.
Şimdi toz bulutu indi ve iki önemli husus öne çıktı…
Birincisi Suriye’nin toprak bütünlüğüne dair sözümüzün tazelenmesidir. Kesin ve net olarak… Bu haliyle, eğer Türkiye’yi rahatsız edecek bir gelişme olmazsa Esad’ın önü açılmıştır. Bir başka deyişle Putin, bitkisel hayatta olan ve baştan beri Esad’a çalışan Astana ruhunu diriltmiştir.
İkincisi ise göçmen problemine vurgu yapılmasına rağmen bu büyük meselenin hala belirsizliğini korumasıdır. Toprak bütünlüğü hususu ne kadar kesin ise, başta İdlib halkı olmak üzere göçmen konusu o kadar belirsizdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1,5 milyonu sınıra dayanmış 4 milyon göçmen adayı bulunduğunu söyledi. Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli var, üç operasyon bölgesinde bir şekilde sorumluluğunu taşıdığımız 5 milyon civarında insan ve ilaveten İdlib’teki büyük nüfus… Hepsinin statüsü ve geleceği belirsizdir. Görünen o ki Türkiye’nin bu saatten sonra Suriye politikasını daha yoğun olarak göçmen meselesine odaklaması zarureti vardır. Yeni göç alamayacağımıza göre hiç olmazsa Suriye’de yerleşik ama rahatsız milyonların yerlerinde kalmasını sağlamak gerekiyor. Ne Soçi, ne Moskova ne de diğer zirveler bu meseleyi çözemediği gibi büyümesine de mani olamadı. Oysa iç politikamızın da dış politikamızın da bundan daha önemli dosyası yoktur.
Soçi uygulanamadı ama Moskova’nın ayakta kalması, devamında da acilen göçmen temalı zirve ve toplantıların başlaması hayrımıza olur. Böylelikle gerçeklerle yaşamayı da öğrenmiş oluruz.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
22.11.2025
17.11.2025
15.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025