Mustafa Karaalioğlu
İçindeki bulunduğumuz ekonomik kriz ve ekonomiyi yönetme krizi dikkate alındığında başlıktaki soru biraz iyimser olabilir; doğrusu “Ekonomi nerede?” olmalıydı.
Bir yapı, standart, hukuk, vizyon ve gelecek planı bağlamında Türkiye ekonomisi nerede?
Meselemiz sadece rakam düzeltmekse ciddi bir performans olduğunu inkar edemeyiz. Sadece son günlerde ABD Doları’nın 7 liraya ulaşmaması için verilen mücadele inanılmazdır. Kamu bankaları toplamda ne kadar yüz milyon Dolar bozdurup bunu sağladılar -sadece bir gün için 300 milyon Dolar bilgisi sızmıştı, o hariç- bilemiyoruz ama mücadelemiz dillere destan sürüyor.
Dolar birkaç saniye 7’yi görüyor sonra 6.99’a dönüyor. Muazzam değil mi? Yarın virüs izolasyonu kalktığında bütün dünyaya bu en zayıf anımızda bile saldırılar karşısında yıkılmadığımızı ilan için daha iyi bir hikaye olabilir mi? Maliyeti varmış ne gam!
Bir destan daha yazacaktık ama bazı hainler planı bozdu. Ülkeye giren bütün malları gümrükte “kırmızı hat”ta yığıp ithalatı fiilen kilitleyip nisanda da şahane bir dış ticaret dengesi tablosu elde edecektik, nasip değilmiş. Cari açığı düşürmek için başka yol bakacağız artık.
Borç bini aşsa da işsizlik kontrolden çıksa da, üretim dibe vursa, rant tavan yapsa da “Bilançolarımız iyi olsun, rakamlarımız parlasın” derdi bitmedi gitti.
Oysa ağır işsizlik dönemindeyiz ve dünyada Dolar’a, Euro’ya en yüksek faizi ödeyen bir-iki ülkeden biriyiz. Çünkü en kötülere bile sıfır ya da 0,5-1 faizlerle borç para verilecek kadar güven duyuluyor. Biz ise yüzde 6-7’de faize para saçıyoruz.
Faizi böyle bol keseden verinken kim paramızın Dolar’la 7 lira etrafında tutuştuğu dansı umursar?
Yahut da sırf yine kuru allayıp pullamak için swap’ı da tıpkı ithalat gibi imkansızlaştırıp konvertibiliteyi bitirmiş olmamız Hans’ı Corç’u niye rahatsız etsin?
Her hamlemizden sonra borç faizimizin biraz daha artıyor çünkü riskimiz büyüyor. Bu zeka dolu hamleler ve ödediğimiz ağır maliyetler sonunda kuru tutmayı başardığımız nokta da ortada! Ya hem paranız ve itibarınız vardır ya da paranız yoksa itibarınız…
Ekonominin gerçekleri ne yaparsanız yapın bir yerden kafayı kaldırıyor. Mesela, salgında ilan edilen planların, iki senedir krizden çıkmak için defalarca tekrarlanan kredi teklifi ya da kredi faizi yapılandırma yahut da kredi erteleme paketlerinin devamıdır. Ekonomiyi faizden kurtarmak için en çok sloganın atıldığı dönemde virüslü vürüssüz paketlerin hepsi gidip daha fazla faize dayanıyor.
Türkiye, son yıllarını kaybede kaybede gidiyor; dünya büyüdükçe yerinde sayıyor, yerinde saydıkça büyük resim içindeki silüeti küçülüyor. Kişi başına düşen milli geliri her yıl geriye giden kaç ülke var dünyada?
Böyle bir ortamda “Ekonomi nereye?” sorusu anlamsız kalıyor, gerçekten ekonomi nerede?
Büyük laflar, parlatılan bilançolar ve özene bezene bir yere çekilen rakamlar gerçeği değiştirmiyor. Şimdi bile, çarkların iyice yavaşladığı, herkesin evlere kapandığı, ekonomilerin bütün dünyada sarsıntı geçirdiği dönemde dahi bu merak bitmiyorsa; yani gerçekçi ve yüzleşmeci bir ekonomi idaresi görünmüyorsa endişe etmek lazımdır. Meselelere hakim, dünyanın oyun dilini bilen ve hedefi olan bir ekonomi yönetimi dün gerekleydi, bugün salgında daha gerekli, salgından sonra ise çok daha gerekli olacaktır.
Rasyonel yolun dışında pakitalarda geçen her gün salgın sonrası dünyanın ekonomik liginden daha uzağa düşmek ve epeyidir birikmekte olan fırsat maliyeti faturasını biraz daha kabartmak demektir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
20.12.2025
13.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
22.11.2025
17.11.2025
15.11.2025