Mustafa Karaalioğlu
Cumayı cumartesiye bağlayan gecede olanlar sistemin artık bir sistem olarak tanımlanmasını zorlaştırıyor. Naci Ağbal’ın gidişi önemli mi, önemli… İstanbul sözleşmesinin iptali sarsıcı mı, sarsıcı… Kanal İstanbul projesinin devlet teminatına alınması ve bu şartlar altında projede ısrar etmek yanlış mı, yanlış… İki gün önceye gidelim; milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması, HDP’ye kapatma davası açılması demokrasi için yaralayıcı mı, yaralayıcı…
Hepsinden önemlisi ve hepsi birden ülkenin, gücünü belirsizlikten alan bir yönetime gelip demirlediğini gösteren resmi tamamlıyor. Bu öylesine anlamlandırılması zor bir belirsizlik ki ‘Bir iktidar neden kendine faydası olmayan işleri yapıyor?’ sorusunun ötesine geçilemiyor.
Naci Ağbal olayı! Neden, yıllardır süren kötü ekonomi yönetiminin ardından “Artık makule geçildi ve küresel şartlarda olabileceğin en iyisi yapılıyor” diyebilme imkanı bir kalemde silinip atılıyor? Önceki ekonomi yönetimi hatalar yaptı, 128 milyar dolar dövizi tüketerek rezervleri eksiye indirdi, milli geliri küçülttü vs vs. Ağbal’ın Merkez Bankası Başkanlığı’na atanması böylesine dibe vuruşun ardından geçmişin temize çekilmesi için bulunmaz bir fırsat yaratmışken, sadece 4.5 ay sonra görevden alınması neden? Bırakın piyasaları, yatırımcıları, finans çevrelerini, sıcak parayı, soğuk parayı, hatta sokaktaki insanın reaksiyonunu; iktidar için böyle güvenli bir tabloyu bozmak neden? Dedikodular, söylentiler, faiz tartışması, yakın çevre iddiaları; hasılı, kulaklara çalınan hiçbir gerekçe durumu izaha yetmiyor. Hâlâ aynı soru; neden?
İstanbul sözleşmesinin iptali! İtiraz edeni var ama sahip çıkanı daha fazla var. Rakamlar gösteriyor ki oradan gelecek oylar gideceklerden daha fazla. Oy hesabı yanlış, toplumsal talep gerekçesi zaten yanlış… Türkiye, tarihinde ilk kez bir insan hakları belgesinden geri çekilecek kadar ciddi boyutta geri adım atmaya karar veriyor. Neden?
Kanal İstanbul ısrarı! Millet için bir proje milletin inadına yapılamaz. Üstelik, inşaat tercihi nedeniyle küresel rekabet fırsatlarının yıllar içerisinde birer birer kaçırıldığı aşikar olduğu halde hâlâ neden büyük inşaat hayalleri? Toplum istemiyor, insanlar bu katıksız ısrarı kararlılık değil inat olarak görüyor. Oy hesabı desen, burada da giden gelenden fazla. O zaman neden?
Cumartesi gecesi olanların ekonomiye, sosyal hayata, insan haklarına, kadın haklarına vereceği zararı ölçebiliyoruz ama bütün bunların peşine eklediğimiz “Neden?” sorusuna cevap bulamıyoruz. Tedirgin edici ve maliyeti hesaplanamayacak olan da budur. Ülkede işlerin kötü gitmesinden daha kötü olan, yanlış kararların olağan hale gelmesidir.
Bir süredir giderek artan dozda uygulanan belirsizlik ve sürprizin etkili bir yönetim aracı olduğu düşüncesi kesinlikle doğru değildir. Türkiye bugün o kadar öngörülemez ve standart tutmaz halde ki kurallar, kurumlar ve standartlara bilakis her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Başa çıkılması zor hale gelen problemleri en azından yönetilebilir seviyede tutmanı başka da bir yolu yöntemi bulunmamaktadır.
Demokratik görünüm, insan hakları, siyaset hakkı, ekonomide rasyonalite gibi bir ülkenin temel sermayelerinin hepsi birden erirken, güvenli limandan sürekli uzaklaşmak riski daha da artırıyor. Risk arttıkça maliyet ve fırsat maliyeti katlanıyor, hava bozuluyor; sözün, vaadin, paketin, planın kıymeti kalmıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
20.12.2025
13.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
27.11.2025
24.11.2025
22.11.2025
17.11.2025
15.11.2025