Mustafa Karaalioğlu
Olağanüstü hal uygulamalarının 3 yıl daha uzatılması kararı gösterdi ki ekonomik ortamın, dolayısıyla da demokratik ortamın iyileştirilmesi gibi bir hedef bulunmuyor. İktidarın sistem üzerinde zaten sınırsız seviyede olan müdahale yetkisinin bir kez daha kanuni altyapıyla güçlendirilmesi geleceğe dair güçlü bir işarettir. Neyin işareti olduğu da bellidir. Daha fazla müdahale, daha çok hukuk ihlali ve içeriye/dışarıya devletin eaalinin ne kadar ağır olduğunu bir kez daha hatırlatmak.
Ekonomisi derin bir krizde olan, yabancı sermayeye ve yerli yatırımcının teşebbüsüne hayati derecede ihtiyacı olan bir ülke bu yolu tercih etmezdi. İktidar tercihini bu istikamette kullandığına göre, otoritesini her şeyin önüne koyuyor demektir. Esasen bu istikamet şaşırtıcı değildir çünkü epeyidir sorunların demokratik yöntemlerle veya ekonomide rasyonel yaklaşımla çözümüne dair bir örnek görülmemişti. Erken veya zamanında yapılacak seçimlere kadar makul yola dönmek zaten bir seçenek olmaktan çıkmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, madem bu seçenek yok o zaman daha keskin ve sert olsun diye düşünmüş olmalı…
Startı verilen seçim kampanyasının iki ayağından birisi bu yaklaşım olacaktır. Eli ağır, problemlerin dış güçlerden kaynaklandığını ve ülkenin beka tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu tekrarlayan bir iktidar duyacağız. Yani, duymaya devam edeceğiz. Buradan hareketle ülke idaresinin asla muhalefete bırakılamayacağını çünkü, beka tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir devlette muhalefet yapmanın tam olarak dış güçlerin ekmeğine yağ sürmek olduğunu işittik, daha güçlü sesle işitmeye devam edeceğiz.
Bu politik dil, seçime kadar yolun birinci ayağıdır. İkincisi ise, muhalefetin adayının Kemal Kılıçdaroğlu olması umududur. Erdoğan ve Cumhur İttifakı’nın seçimi kazanmaya dair en güçlü hesabı karşılarına Kılıçdaroğlu’nun çıkması beklentisidir. Son günlerde, her zamankinden daha fazla CHP liderini hedef alan açıklamalar ve arkası kesilmeyen gazete manşetleri de bu beklentinin gerçeğe dönüşmesi yönündeki adımlar olarak görülmelidir. Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın karşısına muhalefetin ortak adayı olarak çıkarsa sonuç ne olur bahsi diğer ama iktidarın seçim stratejisi budur.
Özetle ortada, bir ayağı daha çok beka tehlikesi çağıran, daha çok dış güçler korkusu üreten ve buna bağlı olarak vatan elden gidiyor temalarını içeren; öteki ayağı da Kılıçdaroğlu’nun adaylığını bekleyen bir strateji vardır. Siyasi eğilimin seyri ise eğer Kılıçdaroğlu aday olmazsa bu stratejinin birinci ayağının da anlamını yitireceğidir. Bu politik söylem sadece Kılıçdaroğlu’nun aday olması durumunda çalışır. Faydası olur mu, Erdoğan’a seçimi kazandırır mı bilinmez ama çalışır. Bir anlamda iktidar, elini açık ederek Kılıçdaroğlu’na son dakika hamlesi fırsatı sunmaktadır. CHP lideri aday olmaz ve muhalefet başka bir isim belirlerse, iktidarın stratejisi çöker. Yani, bu politik dil, şimdi adı geçen başka isimlere veya sonradan oraya çıkabilecek herhangi bir adaya karşı işe yaramaz.
Hatırlatalım… Yerel seçimde tıpatıp aynı dil vardı ve yaramadı.
Mesele artık “sadece” adayın kim olup olmayacağı da değildir. Türkiye’nin, en alt gelir gruplarından yukarıya doğru herkesi sarsan ağır ekonomik problemleri vardır. Aynı kesimlerin sadece ekonomiden değil demokrasiden de giderek daha az pay alma problemi vardır. Liyakat, ehliyet vesaireye bağlı olarak yükselen reaksiyonlar da cabasıdır. Toplamda, iktidarın üstesinden gelmek zorunda olduğu ve hem zaman daraldığı için hem de bu sorunlara karşı hamle üstünlüğü kaybolduğu için çaresiz kaldığı sorunlar listesi ortada durmaktadır.
Cumhurbaşkanı seçim startını erken verdi, kolları erken sıvadı ama ortaya çıkan tablo toplumun ihtiyaçları ve seçmen eğiliminin yerel seçimlerden sonra sergilediği değişime cevap verecek hacimde değildir. Cumhur ittifakı yerel seçimde yaşanan kayıpları ve oy tercihlerindeki değişimi neredeyse hiç dikkate almayan bir siyaset tarzında ısrar etmektedir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
2.08.2025
21.07.2025
17.07.2025
14.07.2025
13.07.2025
26.06.2025
23.06.2025
21.06.2025
8.06.2025