Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Önce bir anlak testi yapalım.
Bir blog yaratmak ve orada yazı yazmak neden tercih edilir?
Bu benim için facebook ve twitter gibi yönlendirici sosyal medyaya karşı bir direniş gibi bir şey.
Bir kere facebook ve twitter'ın sınırlarından kurtuluyorsun.
Örneğin yazılarında bold ve italik vurgulamalar kullanıp kendini daha iyi ifade edebiliyorsun.
Birden fazla resim kullanıp, sağa sola yaslayabiliyor, mesajlarını güçlendirebiliyorsun.
Yazı içerisinde yazı ve resimlere bağlantı (link) yükleyip yazının bütünlüğünü bozmadan açıklayıcı olabiliyorsun.
Yazılarını derli toplu bir yerde tutup, söylediklerinin ve yazdıklarının arkasında olacağını dostuna düşmanına gönül rahatlığıyla ilan edebiliyorsun.
Böylece kendini de disipline edip tutarlı, olmaya zorluyorsun. (Tabii tutarlılık senin için önemliyse.)
Elinden geldiğince anlaşılır olmaya gayret ediyor yazdıklarına emek sarf edip seni okuyanlara saygısızlık etmiyorsun.
Senin yazılarını paylaşmak isteyenlere de kolaylık sağlıyorsun.
Görüşlerinin bir bütün olarak anlaşılmasını istiyorsan bunu bir kaç yazıya bölme imkanını elde ediyor uzun yazılarla seni okuyanları sıkmıyorsun.
Ve elbette blogda yazdığın yazıyı facebook’ta paylaşacaksan içinden konu hakkında fikir verecek bir paragrafı alıntılayıp öyle paylaşıyorsun. Yazının geri kalanına bir ‘tık’la, üstelik "bedava" ulaşılabiliyorsa bunda bir sorun yoktur. Bunun etik olmayan bir yanı da yoktur. Elbette reklamla ilgisi de…
Ortalama bir anlak düzeyi bunu kolayca kavrar.
Eğer hala anlaşılamadıysa o zaman bu düzeyde bir sorun var demektir.
Peki, reklam ve tanıtım yanlış mı? Elbette değil. Bir takım ortaklıklardan dolayı bir araya gelinmiş sayfalarda sadece kitap değil, insanların yaptığı herhangi bir işin bile -belli sınırlar dahilinde- tanıtımı hoş görülebilir. Abartmadan, hoşgörünün sınırlarını zorlamadan yapılan, sonu kazanca dayanan bir takım tanıtımlar 'dayanışma' parantezi içinde kabul edilebilir.
Hele tanıtımın söz konusu bir kitapsa…
Ama etik denilen bir şey vardır. Asıl tartışılması gereken şey budur.
En sıradan bir ürün reklamının bile bir etiği vardır. Üstelik bu ürün bir kitap, hem de ortak bir geçmişin ve ideallerin söz konusu edildiği bir kitapsa; bu durumda etik, misliyle aranması gereken bir unsurdur.
Ne fikir farklılıkları ne para kazanma kaygısı ne de “tanınma hırsı” hoş görülmez değil.
Ancak bu sayfalarda ‘etik’ (ahlak) yeterince kavranıp, yeterince önemsenmezse diğer tüm konular; siyasi görüş, politika, sosyalist idealler vs. hepsi magazin unsurlarına dönüşür.
İşte anlak denilen şey burada da devreye giriyor.
Eğer bu anlak denilen şey zayıfsa faklı tutumlara, farklı tepkilerin nedenini anlamakta zorlanırsınız.
Örneğin kitaplarınızı tanıtırken sayfalarında size hiç bir engel çıkarmadığını bildiğiniz birileri size belli durumlarda -örneğin; 'dayanışma'yı 'abanışma'ya dönüştürdüğünüzde- tepki gösteriyorsa ve siz bunun nedenini bir türlü anlayamıyorsanız ortada bir anlak sorunu vardır.
Ancak bütün bunları anlayıp da anlamazlıktan geliyorsan o zaman ortada bir ahlak sorunu vardır.
Üstelik bu defalarca başınıza gelmiş ve sizler her defasında "ekmeğime engel oluyorlar" ayaklarındaki tebelleş işportacılar gibi şaşkın(!) ve mağduru(!) oynuyorsanız ya ‘anlak’ ya da ‘ahlak’ düzeyinizde durum vahimdir.
Anlak ve ahlak birbirini besleyen şeyler. Anlak düzeyiniz yeterli olmalı ki neyin etik olduğunu, neyin olmadığını anlayabilesiniz. Aynı şekilde ahlak düzeyiniz de yeterli olmalı ki anladığınızı anlamazlıktan gelmek sahtekarlığına sapmayasınız.
Ne yazık ki bu denge birçok kez sağlanamıyor.
Bu durum bazıları açısından "umutsuz vaka" ve onların kendi hallerine bırakılmasını gerektiren, "nevi şahıslarına münhasır" özel bir durum olabilir. Yaratılan 'ortam'dan nemalanmaya çalışan küçük esnafın tipik fırsatçılığı olarak önemsiz bir durum olarak da değerlendirilebilir.
Ama o 'ortam'ı yaratan daha etkili, daha organize ve bilinçli odakların nemalanmaktan öte çok önemli ve nesnel nedenleri olduğunu düşünüyorum.
İşte bu noktada; bu ortam yaratıcılarının bütün sol değerleri alt üst etme amaçlarının mülayim denekleri olmak istemiyorsak, genelde bir topluluk olarak bizlerin de ortak anlak ve ortak ahlak geliştirmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Her konuda her şeyi aynı düşünmek ve aynı davranmaktan söz etmiyorum elbette.
Ancak bazı kavramlar ve değerler üzerinde de ortaklıklar oluşturulabilmeli.
En azından uzun bir siyasi geçmiş yaşayanlar arasında, ortak geçmişe ait değerlendirmelerde ortak bir anlak ve ahlak geliştirebiliriz diye düşünüyorum. Biz derken TKP geleneğinden gelenleri ve TKP tarihini doğru, nesnel ve önyargısız olarak incelemenin, Türkiye solunu doğru anlayabilmenin ön koşullarından biri olduğunu kabul eden, tüm Türkiye solunu kast ediyorum.
Az veya çok geçmişine saygılı, gerçeğe ve hakkaniyete önem veren TKP’liler ve Türkiye solunu…
Bence TKP tarihini -yakın geçmişi dahil- değerlendirirken acilen geliştirilmesi gereken ortak bir anlak veahlaka gereksinim var.
Sözünü ettiğim aciliyet; “TKP tarihi bir an önce doğru düzgün değerlendirilsin” anlamında değil.
Bu değerlendirmelerin yapılırken gerekli ortak anlak ve ahlaktan söz ediyorum.
Acil olan bu! Hem de çok acil…
Zira TKP tarihindeki zengin ayrıntılar, bir sürü değer, bugüne ve geleceğe ışık tutabilecek bir dolu ders haramiler tarafından yağmalanıyor. Tıpkı "Radikal Müslüman" IŞİD militanlarının Suriye ve Irak’taki arkeolojik kazı alanlarında yaptığı tahribat ve yağma gibi, TKP tarihi de "radikal muhterisler" tarafından koparıla parçalanıla pazarlanıyor. Bütünlüğü bozularak, günümüzün trendlerine göre yontulup, boyanarak, orijinalinden saptırılıp, bu her iki 'radikal'in de arkasındaki gücün yaratığı piyasada pazar ediliyor.
TKP tarihi ile ilgili olağanüstü bir dezenformasyon alıp yürüyor. Sınıf bağlamından koparılmış, piyasa koşullarına göre formatlanan "sol muhalefet" yaratma çabası ile at başı giden bir dezenformasyon bu...
İşte, bu dezenformasyona karşı durabilecek ortak anlak ve ahlakı geliştirmek gerekiyor.
Nasıl bir ortak anlak ve ahlak?
Elbette adı üzerinde, ortak varılacak bir şey bu. Ama aklıma gelen bir iki örnek üzerinden tartışmayı başlatayım. İsterseniz önce anlak ve ahlak kafiyesinden vazgeçerek bundan sonrası için “ortak akıl” ve “ortak ahlak” kavramları üzerinden yürütelim.
Önce;
Bu tartışmaları sosyal medya sınırlarına hapsetmekten vazgeçip doğru düzgün tartışma platformlarına taşımak gerekir. Öyle facebook’un kaygan sayfalarında olduğu gibi söylediklerimizle birlikte sorumluluğumuzun da kayıp gitmeyeceği sayfalara, örneğin bloglara taşımak gerekir. Böylece tartışmalarımıza sorumluluk ve ahlak gelir. Sonra; yukarıda anlattığım gibi kendimizi daha iyi ifade edebileceğimiz, söylediklerimize referanslarımızı, savlarımıza kanıt olacak belgeleri linkleyebileceğimiz teknik imkanlara sahip olur, tartışmalarımıza akıl da getirmiş oluruz.
Devam edelim.
Tartışmaları yavaş yavaş yakın geçmişe kaydırmak zamanı gelmedi mi? Alzheimer hastaları gibi uzak geçmişlerde feryat figan dolaşmak yerine belleklerimizden silinmesine fırsat vermeden yakın geçmişimize canlı bir zihinle yaklaşsak..? Güçlü bir bellek imecesi oluşturarak ortak aklımızı güçlendirsek..?
Tanıkları, sanıkları, yetkilileri ve sorumluları -giderek azalsa da- henüz sağ ve esenken kirli çıkımızdakileri ortaya döküp, ortak ahlakımızı da temizlesek nasıl olur?
Bitmedi.
Kendimizin de hatasıyla, sevabıyla TKP geçmişinin bir parçası olduğumuz gibi bir ortak akıl yürüterek, gazozuna ilaç katılarak kötü emellere alet olmuş genç kız masumiyetini bırakmak gibi ortak bir ahlak geliştirmeli değil miyiz? Sorumlularının ve tanıklarının artık yaşamadığı hatalar için, trendist eleştiriler veya sahte özeleştiri gösterileri yerine bizzat sorumlusu veya mağduru olduğumuz hataların hesabını vermek veya sormamız gerekmiyor mu? Başkaları adına utanıp özür dilemeyi bırakıp kendi adımıza özür dileyip utanmamızın zamanı gelmedi mi?
Nihayet;
TKP’nin Türkiye’deki sol hareketi, yasaklı bir parti olarak ağır baskı ve gizlilik koşullarına karşın bugüne taşıyan en önemli köprü olduğu gibi önemli bir gerçeği görebilecek bir ortak akıl geliştirmek yerine, solun başındaki bela olarak görmek ve tanıtmak gibi bir haksızlığa karşı çıkacak bir ortak ahlak geliştirme görevimiz yok mu? TKP tarihine eleştirel bakmak, solun yaşadığı hemen her sorundan TKP’nin mesul tutulmasına karşı tepkisizlik mi gerektiriyor?
Yukarıda saydığım başlıklar TKP tarihine eleştirel yaklaşımın ortak akıl ve ortak ahlakını geliştirmedeki gerekli tartışma konularının sadece bir kaçı. Daha da geliştirilebilir ya da benim başlıklarıma farklı yorumlar getirilir.
Ama ben inanıyorum ki TKP geleneğinden gelen yoldaşların geliştirilecekleri ortak akıl ve ortak ahlak; son zamanlarda piyasa edilen “TKP’nin 12 Eylül Cuntası tarafından asılan bir üyesi olmadığından dolayı utanması gerektiği” gibi bir anlayışa şiddetle karşı çıkar.
Bu ortak akıl ve ahlak Kemal Türkler’in katledilmesinin 12 Eylül’ün öncel bir infazı olduğunun farkına varır ve bu faşist Cuntanın birincil hedeflerden birinin TKP olduğu gerçeğini teslim eder.
Bu ortak akıl ve ahlak TKP İstanbul İl Sekreteri Mustafa Hayrullahoğlu’nun işkencede öldürülmesinin aslında yargısız bir infaz olduğunu bilir ve onun yiğitliği ile gurur duyar, anısına saygı duyar.
Bu ortak akıl ve ahlak TKP tarihinin en nesnel ve en acımasız eleştirisi ile art niyetli karalamalar arasındaki farkı gözlemleyecek TKP tarihi üzerinden haksız para ve itibar rantı peşinde koşanları teşhir edecektir.
Evet TKP tarihi gerçekten incelenmeli. Hem de bütün nesnelliği ile…
Çünkü o tarihte çok önemli dersler var.
Çünkü o tarih; hatası ve sevabı ile devamcısı ve aktörlerinden biri olduğumuz tarih.
Çünkü o tarih; asla Radikal Muhterislerin hoyrat ve rantçı ellerinde metalaşmasına göz yumulamayacak kadar değerli bir miras.
http://nadioztufekciyazilari.blogspot.com.tr/2014/08/anlak-ve-ahlak.html?spref=fb
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015