Nadi ÖZTÜFEKÇİ
Önce bir anlak testi yapalım.
Bir blog yaratmak ve orada yazı yazmak neden tercih edilir?
Bu benim için facebook ve twitter gibi yönlendirici sosyal medyaya karşı bir direniş gibi bir şey.
Bir kere facebook ve twitter'ın sınırlarından kurtuluyorsun.
Örneğin yazılarında bold ve italik vurgulamalar kullanıp kendini daha iyi ifade edebiliyorsun.
Birden fazla resim kullanıp, sağa sola yaslayabiliyor, mesajlarını güçlendirebiliyorsun.
Yazı içerisinde yazı ve resimlere bağlantı (link) yükleyip yazının bütünlüğünü bozmadan açıklayıcı olabiliyorsun.
Yazılarını derli toplu bir yerde tutup, söylediklerinin ve yazdıklarının arkasında olacağını dostuna düşmanına gönül rahatlığıyla ilan edebiliyorsun.
Böylece kendini de disipline edip tutarlı, olmaya zorluyorsun. (Tabii tutarlılık senin için önemliyse.)
Elinden geldiğince anlaşılır olmaya gayret ediyor yazdıklarına emek sarf edip seni okuyanlara saygısızlık etmiyorsun.
Senin yazılarını paylaşmak isteyenlere de kolaylık sağlıyorsun.
Görüşlerinin bir bütün olarak anlaşılmasını istiyorsan bunu bir kaç yazıya bölme imkanını elde ediyor uzun yazılarla seni okuyanları sıkmıyorsun.
Ve elbette blogda yazdığın yazıyı facebook’ta paylaşacaksan içinden konu hakkında fikir verecek bir paragrafı alıntılayıp öyle paylaşıyorsun. Yazının geri kalanına bir ‘tık’la, üstelik "bedava" ulaşılabiliyorsa bunda bir sorun yoktur. Bunun etik olmayan bir yanı da yoktur. Elbette reklamla ilgisi de…
Ortalama bir anlak düzeyi bunu kolayca kavrar.
Eğer hala anlaşılamadıysa o zaman bu düzeyde bir sorun var demektir.
Peki, reklam ve tanıtım yanlış mı? Elbette değil. Bir takım ortaklıklardan dolayı bir araya gelinmiş sayfalarda sadece kitap değil, insanların yaptığı herhangi bir işin bile -belli sınırlar dahilinde- tanıtımı hoş görülebilir. Abartmadan, hoşgörünün sınırlarını zorlamadan yapılan, sonu kazanca dayanan bir takım tanıtımlar 'dayanışma' parantezi içinde kabul edilebilir.
Hele tanıtımın söz konusu bir kitapsa…
Ama etik denilen bir şey vardır. Asıl tartışılması gereken şey budur.
En sıradan bir ürün reklamının bile bir etiği vardır. Üstelik bu ürün bir kitap, hem de ortak bir geçmişin ve ideallerin söz konusu edildiği bir kitapsa; bu durumda etik, misliyle aranması gereken bir unsurdur.
Ne fikir farklılıkları ne para kazanma kaygısı ne de “tanınma hırsı” hoş görülmez değil.
Ancak bu sayfalarda ‘etik’ (ahlak) yeterince kavranıp, yeterince önemsenmezse diğer tüm konular; siyasi görüş, politika, sosyalist idealler vs. hepsi magazin unsurlarına dönüşür.
İşte anlak denilen şey burada da devreye giriyor.
Eğer bu anlak denilen şey zayıfsa faklı tutumlara, farklı tepkilerin nedenini anlamakta zorlanırsınız.
Örneğin kitaplarınızı tanıtırken sayfalarında size hiç bir engel çıkarmadığını bildiğiniz birileri size belli durumlarda -örneğin; 'dayanışma'yı 'abanışma'ya dönüştürdüğünüzde- tepki gösteriyorsa ve siz bunun nedenini bir türlü anlayamıyorsanız ortada bir anlak sorunu vardır.
Ancak bütün bunları anlayıp da anlamazlıktan geliyorsan o zaman ortada bir ahlak sorunu vardır.
Üstelik bu defalarca başınıza gelmiş ve sizler her defasında "ekmeğime engel oluyorlar" ayaklarındaki tebelleş işportacılar gibi şaşkın(!) ve mağduru(!) oynuyorsanız ya ‘anlak’ ya da ‘ahlak’ düzeyinizde durum vahimdir.
Anlak ve ahlak birbirini besleyen şeyler. Anlak düzeyiniz yeterli olmalı ki neyin etik olduğunu, neyin olmadığını anlayabilesiniz. Aynı şekilde ahlak düzeyiniz de yeterli olmalı ki anladığınızı anlamazlıktan gelmek sahtekarlığına sapmayasınız.
Ne yazık ki bu denge birçok kez sağlanamıyor.
Bu durum bazıları açısından "umutsuz vaka" ve onların kendi hallerine bırakılmasını gerektiren, "nevi şahıslarına münhasır" özel bir durum olabilir. Yaratılan 'ortam'dan nemalanmaya çalışan küçük esnafın tipik fırsatçılığı olarak önemsiz bir durum olarak da değerlendirilebilir.
Ama o 'ortam'ı yaratan daha etkili, daha organize ve bilinçli odakların nemalanmaktan öte çok önemli ve nesnel nedenleri olduğunu düşünüyorum.
İşte bu noktada; bu ortam yaratıcılarının bütün sol değerleri alt üst etme amaçlarının mülayim denekleri olmak istemiyorsak, genelde bir topluluk olarak bizlerin de ortak anlak ve ortak ahlak geliştirmesi gerekiyor diye düşünüyorum.
Her konuda her şeyi aynı düşünmek ve aynı davranmaktan söz etmiyorum elbette.
Ancak bazı kavramlar ve değerler üzerinde de ortaklıklar oluşturulabilmeli.
En azından uzun bir siyasi geçmiş yaşayanlar arasında, ortak geçmişe ait değerlendirmelerde ortak bir anlak ve ahlak geliştirebiliriz diye düşünüyorum. Biz derken TKP geleneğinden gelenleri ve TKP tarihini doğru, nesnel ve önyargısız olarak incelemenin, Türkiye solunu doğru anlayabilmenin ön koşullarından biri olduğunu kabul eden, tüm Türkiye solunu kast ediyorum.
Az veya çok geçmişine saygılı, gerçeğe ve hakkaniyete önem veren TKP’liler ve Türkiye solunu…
Bence TKP tarihini -yakın geçmişi dahil- değerlendirirken acilen geliştirilmesi gereken ortak bir anlak veahlaka gereksinim var.
Sözünü ettiğim aciliyet; “TKP tarihi bir an önce doğru düzgün değerlendirilsin” anlamında değil.
Bu değerlendirmelerin yapılırken gerekli ortak anlak ve ahlaktan söz ediyorum.
Acil olan bu! Hem de çok acil…
Zira TKP tarihindeki zengin ayrıntılar, bir sürü değer, bugüne ve geleceğe ışık tutabilecek bir dolu ders haramiler tarafından yağmalanıyor. Tıpkı "Radikal Müslüman" IŞİD militanlarının Suriye ve Irak’taki arkeolojik kazı alanlarında yaptığı tahribat ve yağma gibi, TKP tarihi de "radikal muhterisler" tarafından koparıla parçalanıla pazarlanıyor. Bütünlüğü bozularak, günümüzün trendlerine göre yontulup, boyanarak, orijinalinden saptırılıp, bu her iki 'radikal'in de arkasındaki gücün yaratığı piyasada pazar ediliyor.
TKP tarihi ile ilgili olağanüstü bir dezenformasyon alıp yürüyor. Sınıf bağlamından koparılmış, piyasa koşullarına göre formatlanan "sol muhalefet" yaratma çabası ile at başı giden bir dezenformasyon bu...
İşte, bu dezenformasyona karşı durabilecek ortak anlak ve ahlakı geliştirmek gerekiyor.
Nasıl bir ortak anlak ve ahlak?
Elbette adı üzerinde, ortak varılacak bir şey bu. Ama aklıma gelen bir iki örnek üzerinden tartışmayı başlatayım. İsterseniz önce anlak ve ahlak kafiyesinden vazgeçerek bundan sonrası için “ortak akıl” ve “ortak ahlak” kavramları üzerinden yürütelim.
Önce;
Bu tartışmaları sosyal medya sınırlarına hapsetmekten vazgeçip doğru düzgün tartışma platformlarına taşımak gerekir. Öyle facebook’un kaygan sayfalarında olduğu gibi söylediklerimizle birlikte sorumluluğumuzun da kayıp gitmeyeceği sayfalara, örneğin bloglara taşımak gerekir. Böylece tartışmalarımıza sorumluluk ve ahlak gelir. Sonra; yukarıda anlattığım gibi kendimizi daha iyi ifade edebileceğimiz, söylediklerimize referanslarımızı, savlarımıza kanıt olacak belgeleri linkleyebileceğimiz teknik imkanlara sahip olur, tartışmalarımıza akıl da getirmiş oluruz.
Devam edelim.
Tartışmaları yavaş yavaş yakın geçmişe kaydırmak zamanı gelmedi mi? Alzheimer hastaları gibi uzak geçmişlerde feryat figan dolaşmak yerine belleklerimizden silinmesine fırsat vermeden yakın geçmişimize canlı bir zihinle yaklaşsak..? Güçlü bir bellek imecesi oluşturarak ortak aklımızı güçlendirsek..?
Tanıkları, sanıkları, yetkilileri ve sorumluları -giderek azalsa da- henüz sağ ve esenken kirli çıkımızdakileri ortaya döküp, ortak ahlakımızı da temizlesek nasıl olur?
Bitmedi.
Kendimizin de hatasıyla, sevabıyla TKP geçmişinin bir parçası olduğumuz gibi bir ortak akıl yürüterek, gazozuna ilaç katılarak kötü emellere alet olmuş genç kız masumiyetini bırakmak gibi ortak bir ahlak geliştirmeli değil miyiz? Sorumlularının ve tanıklarının artık yaşamadığı hatalar için, trendist eleştiriler veya sahte özeleştiri gösterileri yerine bizzat sorumlusu veya mağduru olduğumuz hataların hesabını vermek veya sormamız gerekmiyor mu? Başkaları adına utanıp özür dilemeyi bırakıp kendi adımıza özür dileyip utanmamızın zamanı gelmedi mi?
Nihayet;
TKP’nin Türkiye’deki sol hareketi, yasaklı bir parti olarak ağır baskı ve gizlilik koşullarına karşın bugüne taşıyan en önemli köprü olduğu gibi önemli bir gerçeği görebilecek bir ortak akıl geliştirmek yerine, solun başındaki bela olarak görmek ve tanıtmak gibi bir haksızlığa karşı çıkacak bir ortak ahlak geliştirme görevimiz yok mu? TKP tarihine eleştirel bakmak, solun yaşadığı hemen her sorundan TKP’nin mesul tutulmasına karşı tepkisizlik mi gerektiriyor?
Yukarıda saydığım başlıklar TKP tarihine eleştirel yaklaşımın ortak akıl ve ortak ahlakını geliştirmedeki gerekli tartışma konularının sadece bir kaçı. Daha da geliştirilebilir ya da benim başlıklarıma farklı yorumlar getirilir.
Ama ben inanıyorum ki TKP geleneğinden gelen yoldaşların geliştirilecekleri ortak akıl ve ortak ahlak; son zamanlarda piyasa edilen “TKP’nin 12 Eylül Cuntası tarafından asılan bir üyesi olmadığından dolayı utanması gerektiği” gibi bir anlayışa şiddetle karşı çıkar.
Bu ortak akıl ve ahlak Kemal Türkler’in katledilmesinin 12 Eylül’ün öncel bir infazı olduğunun farkına varır ve bu faşist Cuntanın birincil hedeflerden birinin TKP olduğu gerçeğini teslim eder.
Bu ortak akıl ve ahlak TKP İstanbul İl Sekreteri Mustafa Hayrullahoğlu’nun işkencede öldürülmesinin aslında yargısız bir infaz olduğunu bilir ve onun yiğitliği ile gurur duyar, anısına saygı duyar.
Bu ortak akıl ve ahlak TKP tarihinin en nesnel ve en acımasız eleştirisi ile art niyetli karalamalar arasındaki farkı gözlemleyecek TKP tarihi üzerinden haksız para ve itibar rantı peşinde koşanları teşhir edecektir.
Evet TKP tarihi gerçekten incelenmeli. Hem de bütün nesnelliği ile…
Çünkü o tarihte çok önemli dersler var.
Çünkü o tarih; hatası ve sevabı ile devamcısı ve aktörlerinden biri olduğumuz tarih.
Çünkü o tarih; asla Radikal Muhterislerin hoyrat ve rantçı ellerinde metalaşmasına göz yumulamayacak kadar değerli bir miras.
http://nadioztufekciyazilari.blogspot.com.tr/2014/08/anlak-ve-ahlak.html?spref=fb
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2018
18.04.2018
7.02.2018
9.02.2017
15.02.2017
27.01.2017
22.01.2017
4.02.2016
11.03.2016
20.11.2015