Orhan MİROĞLU

Günler acı, günler ölüm haberleriyle geliyor.
Daha bir hafta önce, ateşin nereye düşeceği henüz belli değildi, ama galiba eli kulağındaydı.
Berkin vurulduktan sonra, kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veriyordu ve henüz hayata veda etmemişti, Burak Can öldürülmemiş ve Dersim’de polis memuru Ahmet, hayatını kaybetmemişti.
Biri çocuk ikisi genç olan bu üç evladımız henüz yaşıyorlardı.
Sonra üçünün de ölüm haberi geldi.
Ateş bir kez daha düştüğü yeri yaktı.
Olağanüstü günlerden geçiyoruz.
***
HDP’ye yöneltilen sistemli saldırılarda kan akmaması, can kaybı olmaması, ancak bir mucize ve HDP/BDP’nin takdire şayan soğukkanlılığıyla ve parti liderlerinin verdiği sağduyu mesajlarıyla açıklanabilirdi. Kürt siyasetinin desteklediği ve oluşmasına katkı sunduğu bir partiye yöneltilmiş saldırıların, üstelik marjinal gruplar diyemeyeceğimiz kadar kalabalık gruplar tarafından yapılması, bir ilk değildi, ama bu denli ve sistemlisini ben şahsen hatırlamıyorum.
Geçen hafta, Hevsel Bahçelerine çadırlar kurulmuştu.
Belli ki Kürtler Hevsel’e sahip çıkacak, ama bazı heveslilerin beklediği gibi, Hevsel Bahçeleri, ikinci bir Gezi olmayacaktı.
Böylesi günlerde, akil bir ses duyabilmek için televizyon kanallarını ararsınız, daha o güne kadar okumadığınız köşe yazarlarını okur, sarılabileceğiniz, güven duyabileceğiniz sağlam bir görüş, gerçekçi bir tavır arar durursunuz.
Böylesi bir arayış gününde gözüm bir televizyon kanalına takıldı.
Bir aydınımız, 30 Mart seçimlerini yorumluyordu. Bu seçimlerin iptal edileceğini, insanların her gün sokaklarda olduğu ve her gün yeni çatışmaların meydana geldiği bir ülkede seçimlerin yapılamayacağını söylüyordu. Sonra da şu izahı yapıyordu:
Olaylar daha da büyüyecek ve hükümet yönetemeyecek hale gelince, mecbur kalıp OHAL ilan edecek. Aydınımız belki Kürtlerin OHAL hafızasına bir uyarı yapmak amacıyla, sıkıyönetim değil de, dikkat ettim, özellikle OHAL diyordu. Peki OHAL ilan edilince ne olacaktı? Hükümet OHAL ilanıyla daha avantajlı hale geleceğini düşünüp OHAL koşullarında seçimleri yapacak mıydı? Aydınımızın ortaya koyduğu analiz doğal olarak böyle bir şeyi akla getiriyordu. Ama hayır, onun bu soruya cevabı farklıydı. O, hükümetin önce OHAL ilan edip sonra da seçimleri de iptal edeceğini düşünüyordu..
***
Ne yazık ki, Türkiye bu türden analizlerin bolca yapıldığı bir ülke haline geldi.
Kürt çocukları 2009 yılında ve daha önceleri, bu türden bir stratejinin başarısı için sokaklara döküldüğünde onlarcası öldürülmüş ve geriye kalan kardeşleri, taş atan çocuklar olarak anılmaya başlamıştı. Taş atan çocuklar hapishanelere atıldılar. Vuruldular ve kötü muameleye tabi tutuldular.
Kürt halkının bu bakımdan yaşadığı acılar, ölümler hala unutulmuş değil.
Ama bu süreçler, Kürtlere de Kürt gençlerine de çok şey öğretti.
Kürtler bugün siyasi ve demokratik taleplerle yine meydanlardalar. Ama hükümeti, çocukların ön saflara konulduğu bir savaş veya serhıldanla-başkaldırı devirmek için değil; belediye sayısını ve oylarını arttırmak için meydanlardalar.
Kürtler’in bu acı tecrübeleri ve bugün çözüm sürecini korumak için ortaya koyduğu gayretleri, hükümete muhalif bütün kesimlerin düşünmesi ve hatırlaması gerekir. Oysa bu yapılmıyor, tersine, Kürt muhalefeti, çözüm sürecinden vazgeçsin ve hükümete sokakta dağda, şehirde, ovada savaş açsın istiyorlar.
***
Ölüm herkesi eşit kılar.
Acıları yarıştırmak insani bir tutum değildir, gözyaşının rengi yoktur.
Ama kabul edelim ki, bir iç çatışmada kimin ne kadar ve neden öldüğü de elbette önemlidir.
Bir çatışmanın hangi farklı etnik yapılar ve farklı dini inançlar üstüne inşa edildiği anlaşılamazsa, bu çatışmanın içine çekilmek istenen grupları, halkları uyarmak ve adım adım sürüklenen bir felaketin içinden çekip çıkarmak mümkün olmaz.
Uludere katliamında ölenlerin her şeyden önce insan ırkından ve daha sonra da Kürt olması önemlidir ve bu katliamın seçilmiş bir katliam olarak hatırlanmasında hiçbir sakınca yoktur.
Hatay’daki katliamda ölenlerin Sunni halk olması önemlidir ve bunun hatırlatılması yerindedir.
Sivas’ta yakılanların, Maraş’ta, Çorum’da katledilenlerin Alevi olması bir rastlantı, bir tesadüf değildir.
***
Ve şimdi..
Gezi’den bu yan her nasılsa, hükümeti sokak eylemleriyle devirebileceklerini düşünenler Alevi gençleri ve halkını sokaklara dökmeye çalışıyorlar.
Kürtler başkalarının iktidarı için savaşmayacaklarına sanki yemin ettiler. Çok uğraşıyorlar, ama Kürtler’in bu yeminini bozamıyorlar.
Şimdi Aleviler’i ön saflara yolluyorlar.
Gezi’den bu yana Berkin dahil, neden hep Alevi çocukları-gençleri ölüyor?
Çünkü en ön safta onlar var.
Bir zamanlar Kürt çocukları, Uğurlar, Ceylanlar, Mizginler, Hogorlar ölüyordu..
Çok kan aktı, hesabı verilemeyecek kadar çok çocuk öldü.
***
Bu ülke Türk-Kürt etnik çatışmasının içine çekilemedi, şimdi Alevi-Sunni çatışmasının içine çekilmeye çalışılıyor.
Sıra Alevi çocuklarına, Alevi gençlerine mi geldi?
Evet öyle.. Birileri galiba aynı filmi geriye sarıp sahneye koyuyorlar. Berkin’in cenazesi cemevinden kaldırıldı. Bir gün sonra öldürülen Burak Can’ın cenazesi de camiden..
Lanetli bir ateşten oyun bu. Tuzu kuru Burjuvalar dahi odun taşıyor bu ateşe.
Oyunun başarısızlığa uğraması demokrasiye bağlılıktan, demokratik hak ve özgürlükleri genişletmekten geçiyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016