Orhan MİROĞLU
Öcalan’a ulaşamıyorlar, ulaşsalar bile sonuç alamazlar zaten, ama HDP ve Kandil’in periferisinde yer alanların çabaları sonucu Kürt siyasi hareketi (HDP/PKK’yle tanımlananı) bugün üç farklı tarz-ı siyasetle kuşatılmış durumda.
Bu durum, hareketin değişimi önündeki en büyük engellerden biri.
Değişmeyi göze almadan, değişime tutunmaya ve değişim sürecinin güçlü bir aktörü olmaya çalışmak..
Ve bunu yaparken, siyasi başarıyı yakalamak için ( bu başarı HDP için barajın aşılmasıdır) kendi zemininden uzaklaşmayı göze almak.
HDP, kendi zemininden uzaklaşma pahasına, barajı aşabileceğine inanıyor.
Siyasi modaya uyup, kendisinde olmayan ne varsa, bu olmayanın boşluğunu , ünlü birkaç adayla doldurmaya çalışıyor.
HDP’nin milletvekili listesinde yok yok.
Ama, HDP’nin gerçek sorunu, kendi gerçek zemininin kıymetini bilmemek ve bu zeminden uzaklaşmaktır.
HDP, bir kaç marjinal solcu ve İslamcıyla, Türkiyelileşebileceğine inanıyor, oysa HDP için Türkiyelileşmek demek, çözüm süreci zemininde kalmak, şiddeti kesin olarak ret etmektir.
Öcalan’ın bu hareketin önüne koyduğu yeni paradigmaya uyulsaydı, HDP bugün çok daha güçlü bir aktör olurdu.
Tam da bu noktada HDP şimdi öyle bir tercih yapıyor ki, bu tercihin dört bir tarafı, risklerle ve tuzaklarla dolu....
Barajı aşsa da risk, aşmasa da risk.
Kürt halkı ve aklı başında herkes HDP’nin mecliste olmasını istiyor. Söylemeye bile gerek yok, ama merak ediyorsanız, ben de istiyorum HDP’nin mecliste olmasını.
Ama ne için istiyoruz?
Çözüm sürecinin devamı, yeni anayasanın yapılması, silahlı mücadelenin bırakılması için siyasi ortamı hazırlamak, bölgede refahın yükselmesi için çaba harcamak, mesela GAP’a daha fazla bütçe talep etmek ve geçmişle yüzleşmeye katkıda bulunması için istiyoruz HDP’nin mecliste olmasını. Oysa bu konularda HDP liderinden olumlu tek söz duymuyoruz artık.
HDP , süreci durdurmak, bile bile kendi zeminini zayıflatmak ve muhatabı olan AK Parti’nin elini kolunu bağlamak için istiyor mecliste olmayı ve CHP’li seçmene bir davet yapıyor.
CHP’li seçmenin bu davete icabet edeceğine inanıyor. İnanmaya devam ettikçe , kendi gerçeğinden kopuyor, kendi gerçek zemininde yer alan sosyolojiden ve hakikatten uzaklaşıyor.
Kürt siyasetinde üç tarz-ı siyaset yan yana duruyor, ama bu üç tarzı siyasetin birbiriyle örtüşen yanı pek yok.
İmralı, Kandil ve HDP..
Öcalan’ın paradigmalarıyla uyumlu bir hareket, inanın çok daha güçlü olurdu, ve bu demokrasiye büyük katkı sağlardı.
HDP, çok açık, izlediği yeni stratejiyle AK Parti seçmeninden oy alamaz. O da AK Parti’den değil zaten, CHP’den oy alabilecek bir stratejiye oturttu politikasını.
CHP’li seçmenin Kürt talepleriyle kurduğu ilişkinin temelinde cumhuriyetçi tahayyüller vardır. CHP’nin değişememesinin sebepleri arasında bu da var. CHP’li seçmenin Kürt tahayyülü, cumhuriyete karşı girişilmiş, sonuncusu da dahil, Kürt isyanlarını asla affetmeyen bir tahayyüldür. Kemalist aydınlar için, Kürtler adına söylenmiş her söz, patlamış her silahın arkasında Batı ve emperyalist güçler vardır
Şimdi HDP bu kesimden oy almaya çalışıyor. Bu kesimin içinde, ruhları ve bedenleri tutsak etmiş, adeta salgın bir hastalığa dönüşmüş Erdoğan nefretine güveniyor. Ama bu nefretin HDP’ye baraj atlatması imkansız.
Almanlar’dan 90’lı yıllar için özür dileyen, devletle savaşmak istemediğini ifade eden, ama Türkiye’nin hükümran topraklarında, hala ‘gerilla alanlarından’ bahseden, silahlı çatışmaya giren, Türkiye’yi terk etmeyen silahlı bir harekete Kemalistlerin oy vermesi, hele bu oylarla barajın aşılması mümkün değil.
HDP’yi bu stratejiye kim inandırdı bilmiyorum- HDP bileşenlerinin Kürt hareketi üzerinden var olma çabası ve siyasi ihtirası bir faktör muhtemelen- ama HDP’nin, Türkiye’nin CHP’si olma arzusuna, Dersimli Kemal Bey’in, çok geçmeden ‘One Minute’ diyeceğinden hiç şüphe duymamak lazım.
Ön seçimlerde Alevi adayların CHP’nin ön sıralarına yükselmesi bu ‘One Minute’in bir ön safhasıdır.
Türkiye’ de Kemalistleri, ulusalcıları, solcuları, tuzu kuru beyaz Türkleri, HDP’li Kürtler ile bir arada ortak bir stratejide tutmak çabası sonuç vermeyecek, ama bu ülkeye de büyük acılar yaşatacak bir çabadır.
CHP seçmeninden oy alarak barajı aşacağını düşünen HDP, geçmişin ağır bağacından kurtulmaya çalıştıkça, Kandil merkezli engellerle karşılaşıyor.
Oysa, Türkiyelileşmek, son isyanın ağır yükünden kurtulmayı gerektirir.
Öcalan, bu ağır yükten kurtulmak için, hatırlanacaktır, PKK’yi kapatmış, kongrede Türk bayrağı indirildi diye, HADEP’in adının değişmesini hatta kapatılmasını önermiş, ama o dönemde bu doğru tutumun Türkiye’de güçlü bir siyasi muhatabı olmadığı için, PKK çok geçmeden yeniden kurulmuştu..
HDP seçime üç tarz-ı siyasetin gölgesinde giriyor ve bu durum, HDP’nin en haklı olduğu konuları ve talepleri bile belirsiz hale getiriyor..
Bunca emeğe, bunca bedele de yazık oluyor..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.04.2016
13.04.2016
11.04.2016
10.04.2016
8.02.2016
6.02.2016
5.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
30.03.2016