Oya BAYDAR
Bütün çareler, çırpınmalar, uyarılar, öneriler duyarsızlık duvarına toslayıp tükendiğinde, bir nebze vicdan, bir nebze sağduyu kalmıştır belki umuduyla gaflet yolundakine yalvarır insan. Kötülüğü, suçu, cinayeti, yıkımı önlemek için yalvarmak -işe yaramayacağını bile bile de olsa- insanı aşağılamaz, kendi vicdanında aklar, yüceltir.
Belki artık çok geç, belki bu yazı yayımlandığında ok yaydan çıkmış olacak. Yine de hepinize; devlette, siyasette yetki ve sorumluluk sahibi olan herkese yalvarıyorum: Adı “Afrin’e girmek” olan istilacı, savaşçı adımdan, Kürtleri ezmek için bölgedeki yangını körükleyip ülkemizi de alevlerin arasına atmaktan vazgeçin.
Biliyorum; benim sözümün nezdinizde hükmü yok, ama şunu da bilin: batısıyla doğusuyla, Kürdüyle Türküyle bu ülkenin, öyle yüzde elli falan değil, ezici çoğunluğu savaş istemiyor, kardeş kavgası istemiyor, oğulları yabancı topraklarda şehit olsun ya da Arap, Kürt, Türkmen çocuklarını öldürsün istemiyor. Çünkü kazanacağı hiçbir şey olmadığını, aksine kaybedeceği pek çok şey olduğunu içten içe biliyor. Susuyorsa, kitleler halinde sokaklara çıkıp “Barış istiyoruz, huzur istiyoruz” diye haykırmıyorsa kafasına arka arkaya yediği balyozlardandır, hain ilan edilme korkusundandır ve de yıllardır kitlelere afyon niyetine kullandığınız içi kof vatan-millet kandırmacalarının etkisindendir.
Terör koridorunu kim kuruyor?
Sözüm ve yakarışım sadece iktidara, en tepedekilere değil, aynı zamanda bu gaflet yürüyüşüne cesaretle, açıkça karşı koyma yeteneğinden yoksun, davul dövücünün hınk diyiciliğini yapan, saldırgan milliyetçiliğin büyüsüne kapılmış muhalefete de. Günlerdir televizyonlara bakıyorum; iktidarın temsilcileri ve destekçileri kadar, karşılarına sıralanmış her çeşit muhalefet sözcüsünü dinliyorum. Haritalar, savaş planları, askerî strateji tartışmaları, kâr-zarar hesapları…Bir teki yok ki, “Durun beyler! Orada insanlar, yaşıyor, orada köyler, şehirler, tarumar edilmiş yaşamlar var. Oradaki insanlar bizim insanlarımızın kardeşleri, ırkdaşları. “Terörist” dedikleriniz, kendi insanlarını, topraklarını, haklarını yıllardır bir yandan IŞİD ve benzeri cihatçılara öte yandan rejimin zulmüne karşı korumaya çalışanlar” diyebilsin. İktidarı muhalefeti hepsi, kafalara çivi gibi kakılan terör örgütü, terör koridoru, beka sorunu kavramlarını düşünmeye irdelemeye gerek duymadan papağan gibi tekrarlıyor.
Evet; Güney sınırımızda bir terör koridoru tehlikesi var, ama bu koridoru çoğunluğu Kürt olan Kuzey Suriye halkı oluşturmadı. Atmaya hazırlandığınız Afrin’e girme adımıyla o bölgeyi şimdi siz savaş, düşmanlık, saldırganlık koridoruna dönüştürüyorsunuz. Saldırıya uğrayan savaşır; hele de kendi toprakları üzerinde saldırıya uğramışsa, hele de kendi varlığını tehdit altında görüyorsa…
Belki yanılıyorumdur ama bir sorum var!
Sınırlarımızın güvenliğini Kürtlere teslim edelim, diye yazmıştım epeyce önceleri. Çünkü Türkiye için de tehdit olan IŞİD’e, Selefî cihatçılara karşı en kararlı savaşı onlar veriyorlardı. O günlerde PYD Türkiye’nin desteğini arıyordu. Bize ağabeylik yapın, diyordu İstanbul’a, Ankara’ya gelen Salih Müslim. Ama ne yazık ki desteğiniz kendi topraklarını -ve dolaylı olarak bizim sınırımızı-istilacılara karşı savunanlara değil, onların savaştığı devşirme cihatçılara oldu.
Geçmişi bırakalım, bir tek soru sormak istiyorum: “Terör örgütü” algısını en yoğun bir propaganda ve sindirme taktiğiyle aklı başında, barışçı kişilerin kafasına bile yerleştirmeyi kısmen başardığınız Kuzey Suriye Kürtlerinden ve Kürtlerden ibaret olmayan Rojava halkının silahlı güçlerinden bugüne kadar Türkiye’ye hangi tehdit, hangi saldırı geldi? Rojava Türkiye’nin beka’sını nasıl tehdit ediyor? Bölgede El Kaide bozması, El Nusra uzantısı cihatçıların varlığından rahatsız olmayanlar Kürtlerin kendi öz toprakları üzerindeki varlığından neden rahatsız oluyorlar?
Çok basit: Çünkü Suriye’nin bölgedeki Kürtlere tanıyacağı kültürel özerkliğin (altını çiziyorum, yine çarpıttığınız gibi bir Kürt devleti oluşturmanın değil), eşit vatandaşlık haklarının, özgürlüklerin Türkiye Kürtlerine örnek olmasından korkuyorsunuz. Zaten yangın yerine dönmüş, sorunlar yumağıyla boğuşan, istikrarsızlığın son haddine vardığı bölgeyi topyekûn bir savaşa sürükleyebilecek, Türkiye’yi de savaşın ortasına atacak adımları atmaya hazırlanmanızın asıl nedeni bu korku. Kürt düşmana karşı yalın kılıç saldıran kahraman imajıyla oy toplamak, Rojava fatihi payesi almak bile ikincil amaç.
Korkunun ecele faydası vardır ama gerçeklere faydası yoktur
Bazen korkunun ecele faydası olabilir, mesela korkup kaçarsınız, ölümden kurtulursunuz. Ama korkunun tarihin seyrini ve gerçekleri değiştirmeye faydası yoktur. Korkudan kurtulmanın yolu ise ezmek, yok etmek değil, halkların haklarını vermek, onları kucaklamaktır. Bu aşamada bile çözüm mümkündür. Barışa doğru atılacak her adım geri değil, ileri adımdır. Aksine atmaya hazırlandığınız savaş adımının ülkeyi, sizi, hepimizi nereye, nasıl bir felakete sürükleyeceğini; kısa vadede zafer sayacağınız gelişmelerin ülkemizin barışına, huzuruna onlarca yıl nasıl ipotek koyacağını ben biliyorum da siz yetkili ve sorumlular bilmiyor musunuz?
İşte bu yüzden yalvarıyorum, bu gaflet ve dalâlet yolundan daha da geç olmadan geri dönün.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024