Oya BAYDAR
Tek Adam, Suriye’den sonra şimdi de Libya seferine hazırlanıyor. Aslında o topraklara da çoktan el atmış; silah, techizat, eğitim desteği kisvesi altında askerî personel göndermiş durumda. Şimdi, kendi meşrebine daha yakın olan İhvancı Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek olmak üzere, kimin elinin kimin cebinde olduğu, dengelerin ve tarafların her an değiştiği karmakarışık Libya cehennemine asker gönderecek.
Bu, sadece kara değil, deniz ve hava kuvvetlerini de içerecek bir müdahale, daha doğrusu içsavaşın taraflarından biri lehine doğrudan savaşa dahil olma hamlesi. Libya’ya asker gönderilmesini, her derde deva “millî çıkarlar” söylemiyle destekleyen asker-sivil uzmanlar dahi, bu harekâtın herhangi bir ittifak çerçevesinde değil Türkiye’nin tek başına atacağı bir denizaşırı müdahale adımı olarak bir ilk olduğunu vurguluyor, risklerine dikkat çekiyorlar.
Suriye’den sonra Libya: Reis’in neo-Osmanlı nostaljisi
Davutoğlu’nun yanılgılarla dolu anakronik stratejik aklı, Bahçeli’nin Türkçü-yayılmacı devlet saplantısı, ittihatçı “ulusolcu”ların Türk şoven milliyetçiliğiyle buluşması, bunların tümünü birleştiren Sevr paranoyası, Tayyip Erdoğan’ın Osmanlı nostaljisiyle bezeli mutlak iktidar arayışının kuvveden fiile çıkmasına olanak tanıdı.
Türkiye; kandırmacadan, yalandan, algı çarpıtmasından ibaret beka ve millî çıkarlar bahanesiyle Suriye topraklarına kilometrelerce girip, girmekle kalmayıp demografik yapıyı değiştirerek bölgeye yerleşirken, savaşın başından beri AKP iktidarının Suriye politikasına karşı olduğunu söyleyen muhalefet, -başta CHP ve Avrasyacı ulusalcılar/ulusolcular- Suriye topraklarına girilmesini aslında iktidarın çıkarından başka bir şey olmayan sözde “millî çıkarlar” adına savundular, desteklediler. Erdoğan’ın gitgide gemlenemez hale gelen fütuhatçı, yayılmacı Osmanlı nostaljisine dayalı dış politikaya kan verdiler.
Afrin harekâtından sonra, Suriye sınırından içeri 30-35 kilometre girip yerleşmeyi hedefleyen sınır ötesi askerî harekât tezkeresine ana muhalefet partisin verdiği onay aymazlığın ve suça iştirakın son örneğidir. CHP parti meclisi ve milletvekillerinin ezici çoğunluğunun karşı olduğu bu tezkereye yürekleri yana yana, bağırlarına taş basarak evet oyu verdiklerini söyleyen Sayın Kılıçdaroğlu’nu, yanlış olduğunu bildiği bir karar almaya zorlayan neydi? Kim/kimler, hangi “millî çıkarlar” uğruna ikna etmişti kendisini? Üstelik de o millî çıkarların ve beka yutturmacasının Erdoğan-Devlet (Bahçeli) iktidarının ve ideolojisinin beka’sı anlamına geldiğini bildiği halde…
Korkum o ki, muhalefet yine ikna edilecek
Bu defa Kılıçdaroğlu ve şimdilik İYİ Parti, Erdoğan’ın Libya seferine karşı olduklarını ve Libya teskeresine hayır oyu vereceklerini beyan ediyorlar. Ne iyi! Ancak son anda, -iyi saatte olsunlar- bazı güçlerce ikna edileceklerinden korkmakta haklı değil miyiz? Tayyip Erdoğan, neo-Osmanlı yayılmacılığının ürünü Libya seferini Kemalistlere Atatürk’ün de Libya’ya gittiği gerekçesiyle pazarlamaya çalışırken, odaTV’nin bir yazarı da “Mustafa Kemal olsa, herhalde tıpkı 1911’de yaptığı gibi, Trablus’a emperyalist güçlere karşı savaşmaya giderdi” diyerek kendisiyle buluşuyor. Bahçeli ise, Libya teskeresini 49 milletvekiliyle destekleyeceklerini peşinen duyuruyor, karşı çıkanları yine vatan hainliğiyle suçluyor.
Muhalefet Meclis’te tek bir fire vermeden hazır bulunmalı
Libya’ya asker gönderilmesine gerçekten karşı çıkıyorlarsa, bütün muhalefet partileri Libya teskeresinin tartışılacağı oturumda bütün miletvekillerini tek bir fire vermeden Meclis’te bulundurmalıdırlar. CHP ve HDP dahil bütün muhalefet partilerinin bu konuda sabıkalı olduklarını, çok önemli konuların oylamasında muhalefet milletvekillerinin salonda bulunmadıklarını yakın zamandaki birkaç oylamadan hatırlıyoruz.
Nasıl olsa çoğunlukları var, diyerek kulağınızın üstüne yatar, Meclis’te bulunmazsanız hiçbir güvenilirliğiniz, inanılırlığınız kalmaz. Zevahiri kurtarmak için verilen demeçler havada kalır.
En son duruma göre, CHP, HDP, İYİ Parti, Saadet ve TİP’in toplam milletvekili sayısı 244; AKP, MHP, BBP, DP’in ise 341 milletvekili var. Evet, teskere bunların çoğunluk oylarıyla kabul edilecek, Ama üç-beş kişi değil Meclis’teki muhalefetin ortak bir noktada buluşarak ülkemizi savaşlara sürükleyen bu neo-Osmanlı yayılmacılığına hayır demesi toplumsal muhalefet ve demokratik birlik açısından, bugün sanıldığından kat be kat önemli sonuçlara yol açabilecek. Mesela, -artık telafisi yok ama- Fırat’ın doğusu teskeresine başta CHP, tüm muhalefet hayır diyebilseydi, barış ve demokrasi güçlerinin yakınlaşmasını sağlayacak böyle bir “hayır” tek adam iktidarında önemli bir gedik açabilir, AKP içinde bu gidişata karşı olup da şu veya bu nedenle suskun kalanların silkinip kendilerine dönmelerini sağlayabilirdi. Mesela, barış güçlerinin eli kuvvetlenir, kitlelere ulaşmaları kolaylaşırdı.
Oy hesabı mı, iktidar-devlet koalisyonunun tuzağına düşmek mi?
Ana muhalefet partisinin, iktidarın Suriye politikasına karşı olup da Suriye’ye sınırötesi operasyonları desteklemesi, çoğunlukla milliyetçi/ulusalcı seçmenlerin oylarını kaçırma endişesiyle açıklanıyor çoğunlukla. Ben bu açıklamanın yetersiz kaldığını, asıl korkunun devletin kırmızı çizgilerini ihlal etme olduğunu düşünüyorum. Çünkü Kuzey Suriye’ye girip oradaki Kürt nüfusu topraklarından sürerek yerlerine Sünnî Arapları yerleştirme projesini benden çok daha iyi bildiklerinden eminim. Öte yandan son dört yıldır ülkede hüküm süren iktidar terörünün ve savaşçılığın dayanağı haline getirilen beka meselesinin de yutturmacanın dik âlâsı olduğunu bunca yılın siyasetçileri bilmiyorlarsa vay halimize. Pek güzel biliyorlar.
Peki o zaman “millî birlik” diyerek iktidarın ülkeyi adım adım felakete sürüklemekte olan savaşçı, yayılmacı politikasının yanında, neo-Osmanlıcı Reis’in safında yer almanın anlamı nedir? Sorunun cevabını muhalefetin kendi kendisine vermesi gerekiyor.
Beka korkutmacası Libya’da işlemez
Halkın çok büyük çoğunluğunun kendi beka’sının, çoluk çocuğunu doyurmanın, yaşatmanın, ısıtmanın, okutmanın, işinin aşının derdine düştüğü şu güç günlerde iktidar sınırötesi yeni maceralar için kitle desteği bulmakta zorlanacaktır. Beka tehdidi artık yalama oldu ve Libya’da “terörist Kürt”ler de yok tepelenecek. Ülkemizin bölünme tehdidiyle, saldırılarla karşı karşıya olduğu propagandası Libya müdahalesinde işe yaramaz. Halk, “Savaşlara çok para harcıyoruz, vatan millet için biraz aç kalın” utanmazlığına karşı, “Ben mi topunla tüfeğinle elâlemin topraklarına gir dedim sana” cevabını şimdilik içten içe dillendirirken yarın Libya’ya asker gönderme dendiğinde yüksek sesle dile getirecek.
İktidar cephesinin dış politikası bütünüyle yere çakılmış, iflas etmiş durumda. Büyük yanılgıların yarattığı büyük çıkmazların acı sonuçları önümüzdeki günlerde yaşandıkça kitlelerin tepkisi daha da yükselecek. Beka ve millî çıkarlar yutturmacasını açığa çıkarıp, savaşların maliyetini kitlelere anlatmayan muhalefet, iktidarın artık suça dönüşmüş yanılgılarının ortağı sayılacak.
İşte bu yüzde, Libya’ya asker gönderme teskeresine ve benzer bütün girişimlere karşı, Meclis’te tek bir fire vermeden bulunmak, Meclis dışında da tek bir fire vermeden muhalefet güçlerinin demokratik cephesini kurmaya çalışmak herkesin, hepimizin görevi.
Ve tek kurtuluş umudumuz.
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024