Roni MARGULIES
Avrupa’da birinci, dünyada üçüncüymüşüz.
‘Yeni’ ve ‘büyük’ Türkiye’nin böyle çarpıcı başarılara imza atması şaşırtıcı değil elbet. İlk üçe girmeyeceğiz de, nereye gireceğiz?
Girdiğimiz alan, işyeri kazalarında işçi ölümleriymiş.
Olsun. Yeniliğimizi ve büyüklüğümüzü kanıtlayalım da, hangi alanda olursa olsun.
“Bu ülkede”
Torunlar işçilerinin öldüğü günün akşamı, şöyle bir soru okudum internette: “Neden bu ülkede iktidarlar daima maden sahiplerini, müteahhitleri ve zalim memurları korumak zorunda?”
Umarım bu soruyu milyonlarca kişi soruyordur. Bu soruyu sormak kapitalizmi ve kapitalist dünyada siyaseti anlamanın ilk adımı çünkü.
Ama soruda bir hata var.
“Bu ülkede” kelimeleri hatalı.
İktidarlar sadece Türkiye’de maden sahiplerini, müteahhitleri ve zalim memurları korumuyor.
Tüm ülkelerde böyle.
“Bu ülkede” deyince, sanki olay bize özgüymüş, başka ülkelerde böyle şeyler pek olmazmış gibi bir ima oluyor. Hayır, bu cinayetler dünyanın her yerinde gerçekleşiyor, bazen daha büyük, daha korkunç olanları da gerçekleşiyor. Üstelik sonuç da her yerde bizdeki gibi oluyor: bir iki kişi suçlu gösterildikten sonra aynı sistemin aynı çarkları dönmeye devam ediyor. Bize özgü hiçbir yanı yok.
İş cinayetleri konusunda Avrupa’da birinci olduğumuzu vurgulamak da, yine sanki özel olarak Türkiye’de bir sorun olduğunu ima eden bir şey. Sanki Avrupa bu sorunu çözmüş, biraz çabayla biz de çözeriz.
Hayır, Avrupa da çözmedi, biz de çözemeyiz. Çünkü mesele Avrupalılıkla, Türklükle filan ilgili değil, işçi ölümlerinin çok daha temel bir nedeni var.
“Şehitlerimiz”
Başbakan, ”Onlar alın teriyle, emekleriyle helal rızık için çalıştılar, bu yönleriyle de bizim için bir şehit hükmündedirler. Aileleriyle ilgili de gerekli tedbirleri almayı düşünüyoruz” demiş.
O da aynı şeyi yapmış. Müslümanlık, şehitlik, rızık filan, hep Türkiye’yle ilgili şeyler. Bize özgü. Üstelik, şehadet bizde iyi bir şeydir, Müslüman’ın kaçınmayacağı, üzülmeyeceği bir mertebedir.
İşçi ölümleri Türkiye’yle ilgili olmadığı gibi, Müslümanlık’la, şehitlikle filan hiç ilgili değil.
Ama bütün bu söylemler, meselenin köklerini örtmeye yarıyor.
İşçiler dünyanın her yerinde niye iş kazası geçirir, yaralanır, sakatlanır, ölür? Üstelik umulmadık kazalar sonucu, beklenmedik nedenlerle, mesela fabrikanın üzerine meteor düşmesi nedeniyle, işyerinin altında yanardağ patladığı için filan değil. Hep bilinen tehlikelere karşı önlem alınmadığı, bu bilinen tehlikeler bertaraf edilmediği için kaza olur. Bile bile, göre göre.
Niye? Çünkü gerekli önlemleri almak, işveren için daha yüksek maliyet demektir.
Olsun, maliyete katlansın, kârından biraz feragat etsin, önlemleri uygulasın. Değil mi?
Hayır, çünkü işveren işçilerini rahat ettirmek, korumak ve mutlu etmek amacıyla değil, kâr amacıyla üretim yapar. Temel ve tek amacı budur.
İstediği kadar iyi insan, has Müslüman olsun, amacı budur, bu olmak zorundadır.
Kârını yükseltmeli, yükseltebilmek için maliyetleri düşürmelidir.
Çok iyi kalpli olup da bunu yapmadığı taktirde iflas eder, rakipleri tarafından yutulur.
Kapitalist üretim tarzında iyi kalplere yer yoktur. İyi kalplere başkalarına yem olur, yerlerine gelenler maliyet düşürüp kâr etmeyi bilenler olur.
İşyeri güvenliği için mücadele etmek, sendikalı olmak, kazaları azaltmaya çalışmak gerekir. Elbette.
Ama kaza ve ölümleri tümüyle sona erdirmenin yolu, insan için değil kâr için üretim yapan bu sistemden kurtulmayı gerektirir.
Roni Margulies
(Sosyalist İşçi)
Bunu paylaş:
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.03.2023
13.03.2023
27.02.2023
20.02.2023
13.02.2023
6.02.2023
29.01.2023
21.01.2023
15.01.2023
15.01.2023