Sanem ALTAN

Mutsuzluk korkaklıktır, siz ne dersiniz...
30.11.2014
1724

 Geçen gün bir arkadaşım öylesine aniden sordu, “kim bir aşkı ölümüne  yaşamak istemez ki?”

 
“Herkes ister bence” diye de ekledi.
 
Sonra da bana bir film  karesini anımsatan bir ses tonuyla, “sana  bir şey  söyleyeyim mi, mutsuz  insanların hepsi yalancı, hatta annem bile... ‘Ben aşk için hayatımı mahvetmem’ diyor ama mutsuz bir aşk için ediyor...” dedi.
 
Ben de o gördüğüm  film karesine  layık  olabilmek  için  gülerek “daha çok roman okusun” dedim.
 
Sonra sessizce yürümeye devam ettik.
 
***
 
Ve düşündüm, büyük 
 
bir aşk yaşamayı,  aşkından  vazgeçmemek için  her şeyinden,  hatta hayatından bile vazgeçen tutkulu bir kadın olmayı hangi kadın istemez ki gerçekten?
 
“Ben olmak istemem, ben aşk için hayatımı mahvetmem, ben aşk için ailemi bırakmam” dese bile bir roman kahramanının bedelini hayatıyla ödediği aşkı “İstemem” diyecek kadın var mıdır? 
 
Bence de yoktur.
 
***
 
Çok mutsuz kadın var.
 
Hayatını değiştirmeyi  hayal eden ama değiştirmeye korkan…
 
Mutsuzluk neredeyse 
 
özenle tasarlanmış koca 
 
bir bencillik diye düşünüyorum bazen.
 
Mutlu olmak için hiç 
 
bir şey  yapmayan ve mutsuzluğuyla çevresindeki herkesi  etkileyen bir  bencillik.
 
***
 
Kadınlar, her defasında aynı yerde tıkanıyorlar…. Güvence arayışı ve aşk isteğinin çatıştığı noktada...
 
Doğanın kadına verdiği iki içgüdünün çarpışması...
 
Hayatın devamı için 
 
kadınların doğurması, doğurduğu çocuğu koruması  ve onu koruyabilmek için 
 
içgüdüsel bir  şekilde “güvence”araması gerekiyor.
 
O güvence arayışı, doğanın kadının  içine yerleştirdiği bir içgüdü,hayatın devamı için gerekli bir korkaklık...
 
Ama belki de kadının  hayatını mahveden bir  zaaf.
 
*** 
 
Ama kadının içinde, aynı şekilde en iyi erkeği seçmek, en iyi erkeğe aşık olmak gibi bir başka içgüdü 
 
daha var.
 
O da hayatın devamı  için gerekli...
 
Kadın en iyiyi, en güçlüyü, en sağlamı  seçecek insanlığın güçlü  bir şekilde devam  edebilmesi için.
 
Öyle birini bulduğunda ya da öyle  olduğuna inandığı birini bulduğunda aşık olacak.
 
O erkek için her şeyi 
 
göze alacak.
 
 *** 
 
Arkadaşım sürekli babasından şikayet eden annesinin bile istese hayatını  değiştirebileceğini,  mutsuzluğun yalan
 
bir şey olduğunu anlatıp durdu o gün...
 
Bence haklıydı da...
 
Ben de çoğu mutsuzluğun kökeninin cesaret eksikliği olduğuna inananlardanım...
 
Hayatını değiştirecek  cesaretin yoksa mutsuzluk kaçınılmaz gibi neredeyse...
 
***
 
Bütün kadınlar aşık olmak ve o aşk için mahvolmak isterler...
 
Ama çok az kadın bunu yapabilir...
 
Onun için romanlar kadar çok  okunuyor, filmler bu kadar seyrediliyor...
 
Cesur olamayan kadınlar, olmak  istedikleri kadının hayatını okurken ya da seyrederken  onun gibi yaşayabiliyorlar.
 
Aslında çok istedikleri  bir heyecanı ve macerayı 
 
“güvenceli”koltuklarında  yaşamayı tercih ediyorlar.
 
***
 
Kadını yaşayamadan 
 
öldüren o “güvence” isteğinin zehri onları zehirliyor...
 
Ölü cesur kadınlarla dolu kadınların ruhları...
 
Belki de onun için  bu kadar çok ağlıyoruz.
 
İçimizde taşıdığımız cesaretimiz ve o cesareti  korkusuzca öldürdüğümüz   için yas tutuyoruz.
 
Belki de romanlar aslında bize o hiç  bitmeyen ikilemimizi ve o hiç bitmeyen yasımızı anlatıyor...
 
Kimbilir...
 
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar