Yaşar YAKIŞ

Türkiye'nin Zeytin Dalı'nda realist bir çıkış stratejisine ihtiyacı var
10.02.2018
857

  Türk otoriteler defalarca, "Afrin'i  Halkçı Koruma Birlikleri (YPG) teröristlerinden temizleme" hedeflerine ulaştıktan sonra daha ileri adımlar atacaklarını belirttiler.

Bu adımlar, operasyonun Menbiç'te ve Fırat Nehri'nin doğusuna doğru genişletilmesini ve bölgedeki nüfusun etnik bileşimini daha iyi yansıtacak yerel bir yönetim kurmayı içeriyor.

Bu adımların her birinin farklı özellikleri var ve her biri durumun gerektirdiği şekilde ele alınmalı.

Afrin'i kontrol etmek Türk ordusu için oldukça kolay bir hedefti, çünkü, bölge hemen hemen her yönden Türk ordusu tarafından kuşatılmış durumda: 

Batıda Hatay şehriyle komşu, kuzeyde ise Kilis'le. Güneyde, Astana sürecinde ihtilafları giderme girişimi altında mevzilenen Türk kuvvetlerinin bulunduğu, Suriye'nin İdlib bölgesi var. Doğuda 'Fırat Kalkanı' operasyonuyla Suriye bölgesine giren Türk ordusu. 

YPG savaşçıları için tek açık nokta, güneydoğudaki dar koridor. Oldukça avantajlı olmasına rağmen, Afrin'deki 'Zeytindalı' Opersyonu'nun başladığı üç hafta içinde, Türk ordusu, 16 kayıp verdi, Türkiye tarafından eğitilip silahlandırılan Özgür Suriye Ordusu ise 30 civarında kayıp verdi.  

Menbiç'deki durum biraz daha karmaşık. Bu şehir 2016'da IŞİD'den temizlenirken Türkiye, 'Fırat Kalkanı' olarak bilinen bir önceki askeri operasyonunu başlatıyordu, bunun kapsamında Menbiç'in özgürleştirilmesi de vardı, ama ABD tarafından desteklenen YPG savaşçıları daha çabuk davrandı. 

Bunun üzerine Türkiye, ABD'den ısrarla, özgürleştirmenin ardından YPG savaşçılarını Fırat'ın doğusuna çekmesini istedi ve ABD'de de buna söz verdi. 

Bu sözün hala tutulması bekleniyor. Bu yüzden Türk ordusunun operasyonu Menbiç'e doğru genişletmesi, aslında ABD'nin verdiği sözü tutmasından başka bir durum değil, ama tabii YPG savaşçıları IŞİD'in elinden kurtardıkları şehri gönüllü olarak Türkiye'ye devretmek isterler mi, orası belli değil. 

Türk ordusuna karşı, Afrin'deki yoldaşlarından daha fazla direniş içinde olabilirler. Dahası Menbiç'de ABD askerleri var ve onlarla çatışma riski mevcut.
 
Operasyonun Fırat'ın doğusuna doğru genişlemesi konusuna gelince, bu konu daha sonra, YPG güvenlik açısından önemli bir tehdit olarak algılanmaya başladığında, Türkiye'nin gündemine girdi. 

Bölge, Menbiç şehrinden çok daha büyük ve kendi kendilerine özerkliklerini ilan eden iki Kürt eyaletinin başkentleri Kobani ve al-Jazeera da burada bulunuyor. 

Ayrıca, Türkiye'nin otuz yıldır savaştığı PKK'nın kalesi olan Kandil Dağları'nın da bulunduğu Kürt Bölgesel Yönetimi bölgesinin hemen yanında. 

Bu savaş Türkiye'de 30 binden fazla cana ve finansal olarak da on milyarlarca ABD dolarına mal oldu, hem de ufukta sonlanacağına dair hiçbir işaret olmadan. Muhtemel bir Türk ordusu operasyonuna direniş, bu bölgede daha sert olacaktır.
 
Stratejinin geri kalanı ise daha da belirsiz. Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyinde yerel bir yönetim kurma hedefi, öncelikle, Kürt nüfusun Afrin'de daha anlamlı görünüyor. Ama bunu başarmak, Fırat Nehri'nin doğusunda kendi özerkliğini ilan etmiş iki Kürt eyaletinde çok daha zor. 

Her toplulukta mutlak çoğunluğu sağlamasalar da, Kürtler büyük olasılıkla nüfusun en büyük bileşeni. Bu yüzden eğer, etnik topluluklar yeni yönetimde daha dengeli bir şekilde temsil edileceklerse, Kürtlerin yine birçok seçimde ikna edilmesi gerekecek.

Türklerin görüşü, Kürtler çoğunlukta olsa da, hepsi PYD'yi desteklemiyor. Bu iddanın doğru olduğunu varsaysak bile, Türkiye'yi bekleyen başka zorluklar var: 

Kurulacak yerel yönetimler ne de olsa Suriye'de olacak, ve bu ülke Suriyeliler tarafından yönetilecek. Ve Türkiye kendisini Suriye'nin egemenliğini ve bölgesel bütünlüğünü sağlamaya adamış durumda.
 
Kısacası, çıkış stratejisi birçok belirsizlik barındırıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar