Yaşar YAKIŞ
Suriye'nin kuzey bölgesinde bulunan İdlib’deki karmaşık durum, Türkiye için daha fazla baş ağrısı yaratacak gibi görünüyor.
Mayıs 2017'de Astana/Soçi sürecinin üç ortağı -Rusya, Türkiye ve İran- Suriye'nin Deraa, Doğu Ghouta, Homs ve Idlib bölgelerinde silahsızlandırılmış bölgeler kurulmasını kabul etmişti.
Süreç, bunlardan üçünde başarıyla uygulandı, ancak İdlib'te kayaya çarptı. Bunun temel nedeni, ilk üç bölgedeki pek çok silahlı muhalif gücün hükümet güçleri tarafından sarıldığında, teslim olmak veya başka bir bölgeye göç arasında seçim yapmak zorunda kalmalarıydı. Birçok grup İdlib'e güvenli bir geçişi tercih etti.
Türkiye ilk üç tahliye bölgesinde herhangi bir sorumluluk üstlenmeye gönüllü değildi, ancak Türkiye'ye komşu olduğu için İdlib'le ilgilendi.
Bu bölgelerin kurulması aşamasında, İdlib'de toplanan silahlı muhalefet gruplarının eninde sonunda bir şekilde ortadan kaldırılacağına karar verildiği herkesçe biliniyor.
Türkiye, Suriye'deki çatışmayı ortadan kaldırma sürecinin üç garantöründen biri. Mayıs 2017'de imzalanan Astana Anlaşması’nın 5. Maddesi, “IŞİD, Nusra Cephesi ve diğer El Kaide veya IŞİD ile ilişkili diğer tüm kişi, grup, teşebbüs ve kuruluşlarla mücadelenin” sürdürülmesini öngörüyor. Bu madde, BM Güvenlik Konseyi Kararı'ndan aynen kopyalandı.
Astana Anlaşması’na ek olarak, 2254 sayılı Güvenlik Konseyi Kararı'nın 8. Paragrafı; IŞİD, Nusra Cephesi ve El Kaide ile ilişkili grupları olabilecek herhangi bir ateşkesin kapsamı dışında tutulmasını sağlıyor. Bu tanım, İdlib'deki hemen hemen tüm savaşçı grupları kapsamaktadır.
Bu nedenle, Astana sürecinin çökmesi, Türkiye’nin anlaşmadan kaynaklanan taahhütlerinden sıyrılması anlamına gelmiyor. BM Kararı çerçevesinde aynı yükümlülükleri devam ediyor.
Suriye hükümeti, ABD destekli Kürtler haricindeki, silahlı muhalefet güçlerinin çoğunu bastırdığından bu defa yönünü İdlib'de faaliyet gösteren silahlı muhalif güçlere çevirdi.
Suriye hükümeti, geçen yıl Eylül ayında İdlib’deki muhalefeti silahsızlandırmak için bir askeri operasyon başlatmak üzereyken, Türkiye operasyonun bir süre ertelenmesi durumunda, Ankara’nın ılımlı muhalefet gruplarının bazılarını silah bırakmaya ikna etmeye çalışabileceğini söyledi.
Rusya, Türkiye'nin önerisini kabul etti ve Şam’ı operasyonu ertelemesi konusunda ikna etti. Ankara, ılımlı muhalefet gruplarını silahsızlandırmak için gerçekten çaba sarf etti ancak başarılı olamadı. Aksine, El-Nusra cephesi, yeni adıyla Heyet Tahrir El Şam, Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu’na saldırdı ve kontrolü altındaki bölgeyi İdlib’in neredeyse yüzde 90’ına kadar genişletti.
Geçtiğimiz hafta, Rus hava kuvvetleri destekli Suriye saldırıları sırasında, düşen bazı bombalar, Türk Ordusu’nun gözcü kulelerinin çok yakınlarına düştü. Ankara bu saldırılara tepki gösterdi ve Rusya'dan bu saldırıları durdurmasını istedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rus meslektaşı Vladimir Putin ve Türk Savunma Bakanı ile Rus meslektaşı ile telefonda konuştu ve her ikisi de endişelerini dile getirdi.
Mevcut şartlar altında herhangi bir ilerleme kaydedilip edilemeyeceği henüz belli değil, çünkü Rusya ve Suriye, İdlib'deki bir askeri operasyonun süresiz ertelenmemesi gerektiğine inanıyor.
Türkiye’nin tutumu, İdlib’i silahlı muhalefet güçleri için kalıcı bir güvenli liman haline getirme çabasına dayanıyor. Ankara; Rusya, Suriye ve uluslararası toplumu bu dönüşüme ikna etmenin kolay olmayacağını kabul etmek zorunda. Washington bu konuda istisna olabilir çünkü ABD, demokratikleşme sürecinde müzakere masasında Şam'ı zayıflatmayı tercih ediyor.
Türkiye'nin durumunu daha da karmaşıklaştıran bir durum da Çin ile ilgili. Çin İdlib'deki Uygur savaşçılarının ortadan kaldırılmasıyla ilgileniyor. Uygurların Türklerle yakın dilsel ve kültürel ilişkileri var, ancak Uygur savaşçılarını Türkiye'ye almak Türkiye-Çin ilişkilerine gölge düşürecektir.
İdlib’de ortadan kaldırılmalarına izin vermek de, 23 Haziran’da İstanbul belediye seçimleri sırasında milliyetçi unsurlar arasında güçlü bir tepki uyandıracaktır.
Türkiye’nin İdlib’deki tutumu, Suriye’nin egemenliğine verdiği destek konusundaki anlatısına da aykırılık teşkil ediyor. Çünkü egemenlik, Suriye hükümetinin topraklarının her santimini kontrol edebilmesini gerektirir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.04.2020
3.04.2020
29.03.2020
6.03.2020
28.02.2020
23.02.2020
16.02.2020
9.02.2020
26.01.2020
13.01.2020