Yasin AKTAY
Yeni çözüm sürecinin nasıl da hesaplanamayan sürprizlere açık olduğunu her gün yaşadığımız olaylar gösteriyor. BDP'li vekillerin Karadeniz turu hangi niyetle yapılmış olursa olsun, karşımıza yeni bir test, dolayısıyla risk alanı çıkarmış oldu. Öfkeli halk tepkisi görüntüsü verilerek organize edilen protestolar eminim sürece dair iyimser beklentiler içinde olan herkesin yüreğini ağzına getirdi. Oysa kısa sürede tepkilerin kendiliğinden değil, organize işlerin çabalarıyla tahrik sonucu oluşmuş olduğu anlaşıldı. Doğrusu yeni sürecin başladığı saatten itibaren kamuoyunda gözlemlenen ve bir ikrar olarak anlaşılan sükutu yeni baştan yorumlamayı gerektirebilirdi bu olaylar.
BDP'lilerin bu seyahatteki niyetlerini sorgulamak yersiz ve gereksiz. Sürece katkı yapmak için açılımı bilhassa kendilerine en uzak kesimlere anlatma tercihi tabii ki stratejik olarak değerlendirmeleri gereken bir tercihti. Türkiye'nin her insanının Türkiye'nin her yanına serbestçe gidebildiği bir iklim tartışmasız, hep birlikte oluşturmaya çalışmamız gereken bir tercihtir. Birilerinin ülkenin bazı yerlerine ayak basamıyor olması başka birilerinin kazanımı olarak düşünülüyorsa bu daha da büyük bir gaflet ve delalettir.
Sürecin başka bir sürprizi de İmralı'ya kimin gideceği üzerinden gelişen küçük çaplı kriz oldu. Bu tartışma sürecin dondurulduğu algısına yol açacak kadar etkili olduğu düşüncesine bile yol açtı. Neyse ki, İmralı'ya gidecek yeni isimlerin belirlenmesiyle birlikte çözüm sürecindeki durgunluk hissi giderilmiş oldu. Öcalan'a gidecek olan isimlerin belirlenmesi inisiyatifi üzerindeki iddianın bir süre süreci tuhaf bir kasvete boğduğunu gördük. Olayı tuhaf kılan, bu kadar büyük ve kapsamlı bir sürecin böyle bir iddiaya gelip indirgenmiş olması tabi.
BDP'lilerin bu süreç içinde ürettiği siyasetin bu iddiaya kadar çekilmiş olması, siyaset üretme kabiliyeti açısından yine BDP'lilerin değerlendirmesi gereken ciddi bir sorundur. Uzun süredir Meclis'teki varlıklarını bile neredeyse anlamsız kılma pahasına bir siyasi inisiyatif olarak İmralı'yı adres olarak gösterdi BDP'liler. Oysa, İmralı'nın alenen ve en kapsamlı şekilde muhatap alındığı bir ortamda görüşmelerde bulunmak veya bulunmamak üzerine bir kriz üretme teşebbüsünün kendi aklıyla bile izahı yoktu. O yüzden bu ısrarın kısa süre içinde akıl duvarına çarpması ve bu ısrardan vazgeçmek zorunda kalmaları mukadder oldu.
Asıl olan çözüm iradesinin ve sürecin devam ediyor olmasıydı. Bu süreçte İmralı ile taraflar arasında taşınan mesaj kadar, bu mesajın mesajın taşıyıcısı da çok önemlidir. Sadece geçmişte bu mesajın taşıyıcılarının bu mesajın içeriğini istedikleri gibi tahrif ederek veya taşınan mesaj yoluyla kendilerine duyulan güvenin suistimal edilmiş olması gibi vakalar değil sözkonusu olan. Kuşkusuz belirlenen isimlerde bu hassasiyet de en yüksek düzeyde gözetiliyordur. Ancak iletişim kazalarının bir çok şeye mal olabildiği ve daha önce sıkça yaşandığı bu süreçte mesajın taşıyıcısının da mesajın bir parçası olduğu gerçeği gözardı edilmiyor.
Dağda elinde silah tutanların 'önder' dedikleri Öcalan'la görüşülüyor da onlarla kucaklaşanların nasıl dışlanıyor olduğu soruluyor. Bu ikisinin aynı şey olmadığını nasıl anlatalım?
Bir defa, fiilen elinde silah tutanlarla buluşup kucaklaşma görüntüleri, silahlı eylemleri, terörü tasdik ve takdis etmek anlamına geldi. BDP'li vekillerin o meşhur kucaklaşması gerçekten silahlı eylemlere dair en ufak bir eleştiri iması bile taşıyor olsaydı emin olun o görüntü o şekilde oluşmazdı. Aksine özgürce ve dokunulmazlık zırhı altında siyaset yapma imkanı bulabilenlerin teröre verdikleri destek ve teşvik olarak anlaşıldı.
İkincisi, Öcalan'la görüşmeler onun belli bir siyasetini onaylamak için değil, şiddeti, terörü bir araç olarak sonlandırmaya ikna etmek için yapılıyor. O görüşmeler yapılıyor diye teröristlerle her türlü buluşmanın normalleştiğini düşünmek en iyi ihtimalle safdillik olur.
Şimdilik o görüntüler zihinlere bu şekilde kazınmışken, o görüntülerde rol alanların taşıyacağı bir mesajın bundan etkilenmemesi mümkün olmaz. Bu mesajın çözüm sürecine katkı yapması ise hiç düşünülemez.
İmralı'ya bugün giden ikinci BDP heyetinde yer alanlar, kişisel özellikleri itibariyle taşınacak mesaja ayrı bir renk ve muhteva kazandırabilecek isimler. Bu isimlerin sadece hükümetin veya sadece Öcalan'ın veya sadece BDP'nin tek taraflı olarak belirlediği isimler olmadığını bilmeliyiz. Bütün tarafların bu isimler üzerinde mutabık kalmış olması bile mesajın iyi niyetini ve sürecin sağlıklı yürümesi devredeki iradenin işlemeye devam ediyor olduğunu gösteriyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019