Yasin AKTAY
Büyük gün gelip çattı.
Türkiye Cumhuriyetinin tanımına uygun bir biçimde gerçek anlamda bir Cumhuriyet olmasının, yani bir Cumhur egemenliğine dönüşmesi yolunda en önemli safha yarın itibariyle tamamlanmış olacak.
Kendi başkanını doğrudan seçemeyen bir Cumhuriyet neresinden bakarsanız tuhaf, ama şimdiye kadar Cumhura zoraki benimsetilmiş bir tuhaflıktı.
Cumhurbaşkanlığının ideal olanının Cumhurun değerlerine uzak olanı, mesafesi en fazla olanı olarak düşünülmesi ise öğretilmiş veya empoze edilmiş tuhaflığın daniskası.
Siyasetten uzak, siyasetin üzerinde, tarafsız bir cumhurbaşkanı deyimi bin bir türlü retorikle müzik tınısıyla kulağa hoş gelecek bir beste gibi çalındı. Ancak neresinden bakarsanız kulağı tırmalayan bir gürültüden öte hiç bir güzellik ifade etmiyor.
Misal, en son tarafsız cumhurbaşkanımız 2000 yılında hiç bir siyasi aşamadan, sınamadan, tecrübeden geçmemiş olan Ahmet Necdet Sezer idi. Sezer'in tarafsızlığını kanıtlama biçimi, Türkiye halkının aşağı yukarı yüzde 70'ine tekabül eden başörtülü veya eşi başörtülü insanlar ile yine yüzde 10-15 arasına tekabül eden Kürtlerin köşkten tamamen dışlanması ve köşkün tasarruflarında alenen ayrımcılığa tabi tutulması şeklinde oldu.
Tarafsızlığını ve devlet adamlığını gösterme biçimi Köşkü halka ve mümkünse herkese karşı uzlete büründürmesi şeklinde oldu. 9-5 mesaisiyle çalışırken Köşk, aslında dünyada ve Türkiye'de olup bitenlere karşı tam bir lakaytlığa da bürünmek durumunda kaldı. Onun zamanında Türkiye gerçek anlamda önemli bir zaman kaybı yaşadı.
Bu tarafsızlık performansının bir anlamı da siyasete, yani halkın seçtiği hükümetlere takoz olmasıydı. O yüzden bilhassa CHP muhalefeti bu takoz olma halini çok seviyordu. Takoz olma hali, yani ilerlemelere karşı sabotaj işlevi CHP'nin baştan beri Türkiye'nin siyasi veya ekonomik kalkınması karşısında gördüğü tipik işlev.
Vesayetçilik, terakkiye manidir. Cumhurbaşkanının vesayetçiliğin bir kalesi olarak düşünülmesi de her halükarda terakkiye mani olma niyetini de barındırır.
Cumhurbaşkanını halkın seçecek olması aslında bu tarz bir cumhurbaşkanı fikrini devre dışı bırakıyor. Seçim halkla sıkı bir diyalog içinde olmayı gerektiriyor çünkü. Halkı, o halk her ne ise, temsil etme taahhüdünde bulunabilmeyi, bunu halka iyi anlatabilmeyi, ikna edebilmeyi gerektirir seçim. Cumhurbaşkanı olarak seçilecek olan kişi, o yüzden artık eski devlet anlayışını da revize etmek zorundadır.
Gel gör ki, burada çatı adayı ve onu destekleyenlerin halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanı ile ilgili düzenlemeye henüz zihinlerini tam olarak hazırlamamış oldukları görülüyor.
Halkın seçeceği Cumhurbaşkanından tarafsızlık ve eylemsizlik bekliyorlar. Ne saçma bir beklenti! Bir defa her bir mensubu bir çok tartışmada bir taraf olan halk kendi tarafında olduğu izlenimini vermeyen birine neden oy versin? İkincisi, halkın şu veya bu konudaki mevcut durumunu iyileştirmeyi vaat etmediği gibi bu konularda eylemsiz kalacağını söyleyen birini niye dinlesin?
Halk tarafından seçilecek bir Cumhurbaşkanından tarafsızlık ve eylemsizlik beklemek, daha baştan o halkı aldatmayı gerektirir. Çünkü daha başta o halkın değerlerini tanımamayı ve sorunlarını kendi sorunun olarak bilmeyeceğini tasarladığın anlaşılıyor.
Oysa bizzat seçim süreci seçmenle aday arasında bir sözleşmedir ve bu sözleşmenin en asgarisinden içeriği bellidir. Seçim sürecinde ortaya konulan vizyon belgeleri halkın seçilecek kişiyi görevi başında denetlemesi için başvuracağı referans metinlerdir. Seçim sürecinin kendisi adaylarla seçmen arasında bir sözleşmeyi tesis eder ve cumhurbaşkanını halkın efendisi olma makamından halkın hizmetkarı olma makamına indirir. Hesap verebilir bir konuma getirir.
Çatı adayının hala eski Türkiye'nin beklentilerine karşılık vermeye çalıştığı her halinden belli. Siyasete tepeden indirilmiş olmanın verdiği kolaycılık her halinden okunuyor. Halka hiç bir şey vaad etmediği halde devletin tepesinde cumhurbaşkanlığının süper yetkilerine talip oluyor. Sizce bu yetkileri halkın lehine ne kadar kullanma istidadına sahip?
Oysa baştan itibaren siyasetin bütün aşamalarından, halkla en yüksek temsil düzeyinden gelen başbakan, bu haliyle yeni Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığına tek aday olduğunu da her haliyle ortaya koymaktadır.
Yeni Türkiye'nin yeni başkanı dünyanın bütün mazlum halklarına hayırlı olsun.
Yolun ve bahtın açık olsun. Allah yar ve yardımcın olsun
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019