Yasin AKTAY
Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimiyle meşgulken, çevremizdeki hareketlilik bütün hızıyla devam etti. Türkiye Cumhuriyetinin 12. Cumhurbaşkanının Recep Tayyip Erdoğan olmasının seçim sonucuyla kesinleştiği gece ise, işgalden beri tam bir istikrarsızlığın cenderesinde boğuşmakta olan Irak'ta Nuri el Maliki'nin giriştiği bir darbe teşebbüsü başarısızlıkla sonuçlandı ve Irak'ta bir bakıma Maliki döneminin kapanması anlamına gelen bir gelişmeyle Cumhurbaşkanı Fuad Mahsum, Şii İttifak'ın adayı olan Haydar İbadi'ye hükümeti kurma görevi verdi.
Bu gelişmenin Irak için kuşkusuz çok büyük bir önemi var. Aslında Maliki yönetimi altında yıllardır tam bir kaosa sürüklenmiş olan ülkede krizleri aşma yolunda atılması gereken zorunlu bir ilk adımdı bu. Çünkü bugün Irak'ta yaşamakta olduğumuz krizlerin tamamına yakını, Maliki'nin tamamen mezhepçi bir politikayla, hem Sünnileri hem de Kürtleri Saddam Hüseyin döneminin iktidar taktiklerine özenerek bastırmaya çalışması ve bir tür Şii-eksenli Baasçılığı ikame etmeye çalışmasından kaynaklanıyor.
Bu siyasetine İran'dan da bölgede yaratmaya çalıştığı Şii hilali istikametinde büyük bir destek aldığı da gizlenmiyordu. Doğrusu, büyük devlet geleneğine sahip, rasyonel siyaset konusundaki mahareti efsanelere konu olan İran'ın sonuçta kendisine her bakımdan kaybettirecek şekilde bütün itibarını ve siyasetini Maliki'nin dar mezhepçi politikalarına yatırması anlaşılmaz bir durumdu. Oysa bu siyaset bugün karşılaştığımız İslam tarihinin en acımasız ve en vahşi terör örgütü IŞİD'in oluşumuna, ilerlemesine ve geniş bir alan bulmasına da sebep olmuştur.
Günün sonunda İran'ın bu siyasetten ne kazanmış olabileceğine bakıldığında kocaman bir 'hiç'ten başka bir şey kalmadığı görülüyor. Dahası bu siyasetten geriye bir daha bir araya getirilmesi çok zor olacak şekilde paramparça olmuş bir Irak kalıyor. Bu Irak'ın İran'a da, Maliki'ye de yar olamayacağı o kadar açıktı ki.
Maliki'nin siyasetinin neticede Irak'ın parçalanmasına götüreceği uyarılarını baştan itibaren yapan Türkiye'nin bu yaklaşımında ne kadar haklı olduğu herkes tarafından açıkça görüldü. ABD başkanı Obama, Erdoğan'ı Cumhurbaşkanlığı dolayısıyla tebrik için aradığında, Irak politikasında baştan itibaren ne kadar haklı olduğunu gördüğünü ifade ederek, bir de bunun için tebrik etti.
Hem Erdoğan hem de Ahmet Davutoğlu tam da Irak politikası dolayısıyla türlü eleştirilere maruz kaldılar. Türkiye'nin bu siyasetiyle Irak'la durduk yere sorun ürettiği söylendi. Her sorun veya kriz anında hemen dile dolanan 'sıfır sorun politikası' Irak vakasında bilhassa bir başarısızlık örneği olarak hedef alındı.
Oysa, eninde sorunda normalleşmesi mukadder olan bir Irak'la sorun yaşamamak için Maliki ile bir sorun yaşamak da mukadderdi. Tıpkı, eninde sonunda kazanacak olan halkıyla sorun yaşamamak için Esad'la sorun yaşamak zorunda olduğumuz gibi. Çünkü Kürtleri de Sünnileri de akıl almaz dışlayıcı politikalarıyla sistem dışına iten Maliki Irak'ta, bizatihi sorunun kaynağıydı ve onunla sorun yaşamamak demek, bütün unsurlarıyla Irak halkını gözden çıkarmak anlamına geliyordu.
Üstelik Maliki, bu baskıcı politikalarına rağmen ne Kürt bölgelerine ne de Sünni bölgelere yönelen IŞİD'e karşı iddia ettiği egemenliğini koruyamadı. Askerleri başta hiç bir askeri gücü olmayan IŞİD'in önünde hiç bir varlık gösteremedi, bütün bölgeleri terk ederek kaçmak durumunda kaldı.
Asırlarca bir arada yaşamış olmayı zikretmeyi bile zait saymış Irak halkı Maliki yönetimi altında kısa bir süre içinde ayrışıp birbiriyle savaş noktasına geldi. Bu durum, Irak üzerinde bir kontrol kurmaya çalışan başta İran ve ABD olmak üzere herkesin elinden Irak'ın kayıp gitmesine yol açtı.
Kuşkusuz, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına seçildiği gün böyle bir gelişmenin olmasının bir de sembolik bir anlamı var: Daha çok 'demokratikleşme, insan hakları, güçlü vatandaşlık ve milli haysiyet' anlamına gelen Yeni Türkiye'ye doğru yola çıkmış olan Erdoğan'a, bu gelişme Türkiye ile uyumlu çalışacak bir yeni Ortadoğu'nun ilk selamı olarak kayda geçti.
Irak'ta Türkiye'nin geride bıraktığı darbeciliğin bir türünün tam da eski Türkiye'nin darbeci geleneklerini bitirmiş olan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığına geldiği gece denenmiş ve akim kalmış olması, gerçekten de öyle basitçe geçiştirilecek bir hadise olmasa gerek.
Bunu, Irak'ın yeni Türkiye'yi ve yeni Ortadoğu'yu kendine özgü bir yolla selamlaması olarak alabiliriz.
Bu selamların devamının Suriye'den, Mısır'dan, Libya'dan ve onurlarını, haysiyetlerini aramakta olan diğer ülkelerden, aynı tarzda gelmeye devam edeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019