Yasin AKTAY
Allah'ın yaratışında her halükarda bir mükemmellik vardır. Karamsar, meşum, kötümser gözler bu güzelliği, bu mükemmelliği görmez. İstedikleri gibi gitmeyen, arzuladıkları gibi gitmeyen şeylere dikkat kesilip aslında kendi bakışlarındaki kusuru yaratışa atfeder, ondan şekvalanırlar. Son tahlilde her şey mükemmel bir senaryoya ve kadere doğru götürürken herkesin gözü erken veya geç, şu veya bu aşamada ilahi kaderin uyumuna açılır ve o hakikatin ışığından gözleri kamaşır.
Bunu bazıları erkenden görüp bilgece bir vakarla yaşarlar hayatlarını, kimileri bir çok ders alıp iyice piştikten sonra ömürlerinin sonlarına doğru idrak ederler. Belki başka bazıları da son nefeslerinde de olsa bunu görürler.
Öyle dediğime de bakmayın. İnsanların son nefeslerinde ne gördüklerini kimsenin bilecek hali yok. Kimsenin bu konuda kimseden bir üstünlüğü veya kimseye nazaran bir imtiyazı yok. Ama inanıyoruz ki, son nefeste insanın gördüğü şey hayatın bütünlüğüne ve kendisinin o hayatın içindeki yerine dair aydınlatıcı bir hakikattir.
Bu aydınlatıcı hakikatin her göreni aynı şekilde memnun etmesi veya herkesin bu bütünlük içinde mutlu bir aydınlanma yaşayacağını elbette ki beklemiyoruz. İlahi adalet insanın gözünün hangi aşamada neyi gördüğüne bağlı olarak son lahzayı da ona uygun olarak belirler. Yoksa Firavun'un bile son nefesinde herşeyi görmüş olduğu ve o anda iman ettiği bile rivayet edilir. Ancak Firavun imanı diye meşhur bir iman, bir aydınlanma biçimi vardır ki, bu imanın hiçbir işe yaramadığı, insanın ıstırabını, azabını daha da artırmaktan başka bir işe yaramadığı da bilinir.
Bir güzelliğe şahit oluyoruz bugün millet olarak. Üstelik herkesin maksimum derecede paylaştığı bir algı ve tecrübeyle, güzelliği herkesin güzellik olarak gördüğü bir zeminde yaşıyoruz bunu. Yenikapı'da milyonların muhteşem buluşması, buna 81 vilayetten insanın aynı heyecanla katılımıyla gerçekleşen bu güzellik, ayrıyı gayrıyı bir kenara bıraktıran bir Arafat güzelliği gibi. Bizi ayıran özellikler yerine bizi birleştiren özelliklere geçici de olsa bir festival havasında açılan alan, mucizevi bir ilaç gibi geldi bu millete. Oysa ne umdular o şer odakları, neye yol açtılar? Neyin hesabını yaptılar, karşılarına nasıl bir hesap çıktı? Kurdukları oyunda kime ne rol yazdılar, neticesinde kendilerine nasıl bir rol takdir edilmiş oldu?
Bir bilseler…
Bugün hiç kuşkusuz 15 Temmuz'dan öncekine nazaran çok daha güçlü, çok daha bütünleşmiş ve çok daha enerjik bir toplum olmuştur Türkiye. Bir toplumsal yükseliş için bir toplumun muhtaç olduğu en güçlü motivasyonu elde etmiştir. Bu motivasyon Türkiye'yi hiç kuşkusuz çok daha ileriye taşıyacaktır. O yüzden 15 Temmuz sonrasını gerçek anlamıyla yeni Türkiye'nin doğuşu olarak niteleyebiliriz
EY MEYDAN
Arap Baharı sürecinde, yüz yıldır bastırılmış toplumların kendi iradelerine sahip çıkarak meydanları bir özgürlük alanı, bir irade beyanı ve bir varoluş zemini olarak keşfedişleri üzerine ve bilhassa o meydanda şehit düşen binlerce insan için söylenmiş muhteşem bir şarkı var. 22 gündür devam eden ve dün bütün Türkiye'nin 81 ilinin meydanlarındaki muhteşem gösteriyle taçlanan o meydanlara ne kadar da uyuyor. 239 şehidin Yeni Türkiye'nin doğuşuna hayat verdiği o meydanlar, hiç kuşkusuz daha nice güzel edebiyatı hak ediyor.
Ey meydan...
bunca zamandır neredeydin?
Seninle şarkı söyledik ve seninle ümit ettik
savaştık, korktuk ve dua ettik.
Tek yumruk olduk, gece ve gündüz
ve artık seninle hiçbir şey imkansız değil.
Özgürlüğün sesidir bizi birleştiren
hayatımız anlamını buldu, artık geri dönüş yok.
Sesimiz duyuluyor.
Artık yasak değil rüya görmek.
Ey meydan... bunca zamandır neredeydin?
Duvarları yıktın, nurunla aydınlattın.
Yorgun halkını etrafında topladın.
Yeniden doğduk ...
ve yeniden doğdu vazgeçmediğimiz rüyamız.
Bizler farklı olsak da niyetlerimiz aynı; temiz...
Pusluydu görünen manzara, fakat biz ...
sahip çıkacağız ülkemize ve torunlarımıza;
yitirdiğimiz gençlerimizin anısına.
Ey meydan... bunca zamandır neredeydin?
Seninle hissettik ve yeniden başladık ...
uzaklaşıp, tükendikten sonra.
Önce kendimizden başlamalı değişim,
sen bize çok şey verdin. Bundan sonrası bizim...
Bazen korkuyorum,
yalnızca bir anı olacaksın diye sen ...
ölür fikrimiz uzaklaşırsak senden.
İşte o zaman geçmişe dönecek ve hatırlayacağız;
masallarımızda senin hikayeni anlatacağız.
Ey meydan... bunca zamandır neredeydin?
O meydan ki türlü insanla dolu...
işte adanmış biri; ve işte cesur olan.
İşte tutkulu biri ve şurada bisikletiyle dolaşan...
Fakat sesimiz bir; hepimiz biriz!
Toplanıp çay içeriz orada
ve biliriz hakkı nasıl getireceğimizi!
Komşularımız kulak kesildi, bizi dinliyor dünya...
Ey meydan... bunca zamandır neredeydin?
Gücümüz fikrimizdir ve silahımızdır birlikteliğimiz...
Meydan diyor ki: “zalimlere hayır!”
Meydan bir dalga gibidir;
kimi içindedir, kimi onun büyüsüyle büyülenir...
dışarıdakiler der ki bu bir kargaşadır... fakat ameller yazılmaktadır.
Ey meydan... bunca zamandır neredeydin?
Gücümüz fikrimizdir ve silahımızdır birlikteliğimiz...
Meydan diyor ki: “zalimlere hayır!”
Yazarlar
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019