Yasin AKTAY
İnsan toplumsallaşmasının en temel kurumlarından birisi olarak eğitim sadece okullarda değil, hayatın her aşamasında ve her yerinde gerçekleşen bir faaliyettir. Aile içinden başlayarak iş ve meslek hayatı, dinî cemaat ve kurumlar, mabet, mahalle ve hatta sokaklarda gerçekleşen ve belli anlam dizgelerinin üretim ve dağıtımı olarak görüldüğünde, kuşkusuz bu iş için özel olarak yapılandırılmış eğitim sistemine ve bileşenlerine ayrıca ve özel bir dikkat sarf etmek gerekiyor. Burada tabii ki eğitimle ilgili neredeyse her şeyi tüketecek bir tartışma yapmayı düşünmüyoruz. Ancak MEB'ce askıya çıkarılan, tartışmaya açılan programlar vesilesiyle sınıfsal yapıyı ve toplumsal eşitsizlikleri üretme veya bertaraf etmenin yanı sıra özgürleşim imkânları açısından nasıl bir mesafe kat etmiş olduğumuza dair bir iki noktaya değinmek lazım.
Programların sunumunda kullanılan ifadelerden ortalama bireyin ve bu bireyin ait olduğu toplulukların sahip oldukları değerleri sürdürebilme kapasitesini arttırmaya odaklanan bir emek mahsulüyle, önemli sayıda bir program toplamıyla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz. Bu yönüyle programa ter döküp emek vermiş, katkılarını esirgememiş herkesi ve özellikle öğretmenleri ve akademisyenleri kutlarım. Zira bizi biz yapan değerleri önemseyip merkeze koymak suretiyle hem son derece nitelikli hem de sayısal olarak da yüksek sayıda bir programı çıkarıp önümüze koymuş durumdalar. Üstelik son derece demokratik bir olgunluk ve özgüvenle de katkıları almak üzere askıya çıkarmışlar.
Hemen daha sözün başında programlarla kazandırılmak istenen nitelikler (ki programlarda teknik olarak “kazanım” ifadesiyle geçiyorlar) sanayi devrimiyle birlikte kolaylaşan ve insanlara büyük maddî olanaklar açan hayat içinde, kitlesel fakirliğin artık zorunlu olmadığını ilan ve işaret eden, insanların verili bazı niteliklere mahkûmiyetlerini azaltan kazanılmış niteliklere atıflar yapıldığının açıkça görüldüğünü söylemek istiyorum. Öğrenme süreçlerinin kurumsal yapılanması anlamında eğitim, kitlesel ve genele yayılan bir okuryazarlığın kat edilmesi yoluyla devrimsel muhtevasını kazanmıştır. On dokuzuncu yüzyılın öncesinde bütün bir nüfusun okur-yazarlığa seferber edilmesiyle tezahür eden bu durum, yeni programlarda, Douglas Kellner'ın ifadesiyle “çoklu okuryazarlık”ların gözetilmesiyle doruğa çıkmış durumda. Programlarda gözetildiği görülen ana dil ve yabancı dil yeterlilikleri, matematik okuryazarlığı, bilgi okuryazarlığı, teknoloji okuryazarlığı, finansal okuryazarlık, sağlık okuryazarlığı gibi çoklu okuryazarlık becerileri geleceğimiz açısından önemli ve ümit verici bir yaklaşım. Bu yaklaşımla kazandırılacak çoklu okuryazarlık becerileri sayesinde günümüzde ve yarınlarda bütün insanlar arasında geçerli olacak daha kitlesel dillerin veya iletişim ortamlarının gelişimine tüm bireylerimizle aktif birer özne olarak katılabileceğimizi müjdeliyor askıya çıkarılan programlar. Dünün dünyasında (P. Bourdieu'nun iddia ve nispeten ispat ettiği gibi) aile içindeki çocuğun statüsü, ailesinin toplumsal konumu ve çocuğun aile içindeki konumuna göre önceden belirlenmiş, doğumla sabitlenmiş idi. Yeni MEB programları ise bugünün ve yarının dünyasında kazandırılacak çoklu okuryazarlık becerileriyle çocuklarımıza sosyal konumlarını hak etmelerine ve topluma üretken bir geçişe hazırlayacak, bütün gençlere statülerini kendi ellerinin emekleriyle kazanabilecekleri evrensel standartlar ve eşit imkânlar temin edecektir. Başka bir deyişle yeni programlar yapılandırıldıkları temeller ve hedefleri itibarıyla okullardaki öğrencilere tevarüs edilmemiş bir kültürel sermayeyi aktaracak gözükmektedir. Hamdolsun!
Modern dönemlerde eğitimin en önemli işlevi uluslar için uygun vatandaşlar yaratmaktı. Eğitimdeki gerçekleştirilebilen veya vurgulanan kadarıyla eşitliğin önemi de o dönemin millet mefhumunun gerektirdiği yekpare bütünlüğe sahip olabilmekti. Modern dünyada eğitimde eşitlik fırsatları veya mekanizmaları açısından cidden büyük mesafeler kat edilmiş, en azından bunun için önemli eleştirel ufuklar açılıp genişletilmiştir. Ancak bu da tabi ki küresel dünyada eğitimin ideolojik işlevinden tamamen soyutlandığı anlamına gelmese de en azından eğitimin kapalı devre bir ulus ideolojisinin kaba bir üretimi işlevini kaybettiği anlamına gelebilir. Programlar için bu yönüyle de –hızlı bir bakışla– her şeyi yerli yerine oturtmaya dönük önemli bir çabanın kendini hissettirdiği söylenebilir. Zira takip edebildiğim kadarıyla tartışma adına yapılan basit ve banal tespit bağlamında bazı konuların azaltılmış olduğu yahut çıkarıldığı iddiaları bu zihniyet dönüşümünü anlamamaktan kaynaklanıyor. Oysa tartışmalarda atıfta bulunulan programlarda bu zihniyet dönüşümü açık bir şekilde görülüyor. Kronolojik bir çizgide dünden bugüne tüm değerlerimiz hem takdir edilmiş hem de diğer değerlerle ilişkileri bağlamında veriliyor. Tabii insan hakları ve sorumluluklarının ilk defa bir müfredatın içine derç edilmiş olması da üzerinde ayrıca durulmaya değer bir durum.
Velhasıl bilgisayar ve bilişim teknolojileri, coğrafya, tarih, felsefe, fen bilimleri, matematik ve sair programlara hızlı bir bakışla MEB'in ağır olmayan sade, güncel ve yenilikçi bir anlayışla çağa gecikmişliğimizi telafi etme yönünde önemli bir atılım yapmış olduğunu söyleyebiliriz. Bu konuda elbette başta Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz'ı, elbette bu çalışmaya emek vermiş önceki bakan Nabi Avcı'yla birlikte tebrik etmek lazım. Çağın ruhunu kavrama konusunda özel bir entelektüel meziyetleri olduğunu çok iyi bildiğim müsteşar Yusuf Tekin'i de Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alparslan Durmuş'u da…
Müfredatın her türlü katkıya açılması için bir süreliğine askıda tutulması da eğitim gibi herkesi ilgilendiren bir alanda bir katılımcı demokrasi örneği olarak güzel bir uygulama.
Ancak bitirirken uyarı yerine geçmesi gereken bir gerçeği hatırlatmadan da geçmeyeyim. Müfredat sonuçta ortada duran bir yol haritası, bir reçete, bir içerik. Bu içeriğin veya yol haritasının kendisinden çok daha önemli olanın bunu uygulayacak olan eğitim aktörlerinin ehliyet, liyakat, istidat, kifayet ve motivasyonlarıdır. Bunu nasıl sağlayacağımıza dair apayrı bir çalışmaya ihtiyacımız olduğu da açık.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019