Yasin AKTAY
Türk Sosyolojisinin duayen ismi Prof. Dr. Şerif Mardin hakkın rahmetine kavuştu.
Onun Türk sosyal bilimcileri için, Türk siyasi düşünce tarihi için ne anlam ifade ettiği konusu, yıllarca ne kadar tartışılmış olsa da, şimdi üzerinden bir de ölümünün geçtiği yepyeni bir bağlama kavuştu. Kişi hayatta nasıl bir etkinlik içinde olursa olsun, ölünce bütün bir hayatı, geçmişi ve anlamı bambaşka bir bağlama kavuşur.
Bir anlamda kişi ölünce tamamlanmış bir metne dönüşür, bir başka açıdan da, ölen kişinin bütün eseri üzerine ölümüyle birlikte yepyeni bir bütünlüğe ulaşır.
Bu açıdan bakıldığında, kişi öldüğünde tamamlanmış olmuyor yeni bir kulvarda eserini icra etmeye veya eserine veya eserinin anlamına yeni katkılar almaya devam eder. Burada artık “katkılar yapmaktan”ziyade “katkılar almanın” daha belirleyici olduğunu görmek önemli bir detaydır. Çünkü artık eserinin kimin tarafından nasıl anlaşılacağına kendisi karar veremiyor, belli ki, ortaya koyduğu eserin gücü onun daha etkin anlaşılmasına, yorumlanmasına etki eder, ama neticede ondan kimin neyi anlayıp neyi yeniden üreteceği onun inisiyatifinden tamamen çıkmıştır.
Çok kısa bir süre önce kendisinden bir ömür boyu esirgenen TÜBA ödülünü, üzerine “şeref” payesi koyarak verilmesiyle ilgili yaşanan tartışmalar geldi aklıma. O tartışmalar üzerine ben de bu köşede iki ayrı yazı yazmıştım.
Ölümünün hemen ardından hakkında yazılanlara baktığımda ana hatlarıyla o tartışmaların bağlamının hemen yeniden telaffuz edilmesi şaşırtıcı olmadı.
Malum, aslında Mardin hiçbir zaman muhafazakar veya İslamcı bir çizgide olmadı. Ama yazdıkları dolayısıyla bilhassa Said Nursi ve Nurculuğu çok parlatmış olduğu dolayısıyla çok eleştirildi. Gülen hareketinin FETÖ yüzünün ortaya çıkmasıyla birlikte geriye dönük bu hareketin palazlanmasında kendisine bir suç ortaklığı bile isnat edilebildi. Oysa daha önce de söylediğimiz gibi Mardin’in bütün yaptığı Türkiye’de ciddi bir toplumsal karşılığı olan bu hareketi, kültürel, sosyolojik ve tarihsel kökenlerini anlamaya ve açıklamaya çalışmaktı. Bilakis bu ölçekte bir harekete ilgisiz-kayıtsız kalmak bir sosyoloji ekolü için ciddi bir ayıptır.
Ne yazık ki, sosyal bilimcinin çalıştığı konuyu anlamaya çalışması değil, o konuda peşin peşin taraf tutup bir propaganda elemanı gibi çalışmasının beklendiği bir ortamda Şerif Mardin çalıştığı konuya doğrudan angaje olmuş gibi damgalanabilmiştir. Akademik hayatım boyunca Kürt milliyetçiliğine asla prim vermemiş olduğum halde Kürt siyasal hareketini hem kendim çalışmış hem de lisans-üstü öğrencilerime çalıştırmışımdır. Aynı şekilde sol-sosyalist harekete, anlayışa olan apaçık mesafeme rağmen sol-sosyalist hareketin farklı dergilerini, trendlerini, fraksiyonlarını ve söylemlerini hem çalışmış hem de ra öğrencilerime çalıştırmışım. Bunları yaparken öğrencilerimden talep ettiğim çalıştıkları konuya bir mesafe koymak ve durduk yerde çalıştıkları hareketi eleştirmeye girişmemeleri, sadece anlamaya çalışmaları olmuştur. Bunu yapmakla ne Kürt hareketine ne de Sosyalist harekete siyasi anlamda bir katkı vermeyi düşünmüş değilim. Bu sosyal bilimin olmazsa olmaz bir kuralıdır, bunu bile yapamıyorsanız sosyal bilimin kenarından bile geçmiş olmazsınız.
Bu anlamacı sosyoloji geleneği aslında Batı’da kendi ideolojisinden veya teorisinden yola çıkarak olan biteni “açıklama” sınırında kalan pozitivist sosyal bilime karşı, olan biteni önce sosyal olgunun aktörlerinin bakış açısından “anlamayı” önemseyen yorumcu sosyolojinin (verstehende) çizgisidir. Batı’da en önemli temsilciliğini Max Weber’in yaptığı bu çizginin Türkiye’deki en önemli iki temsilcisinden biri Şerif Mardin diğeri de F. Sabri Ülgener’dir.
Marksist militanlığın sosyal bilim zannedildiği bir ortamda Mardin’in anlamayı, ideolojiyi, kültürü öne çıkarışı mevcut akademik establishmenti doğal olarak rahatsız etmiştir. Yoksa onun nurculuğa veya incelediği alanlara en ufak bir sempati duymuş olduğunu söylemek mümkün değil. Doğrusu bunu hiçbir zaman beklemediğimiz gibi, incelediği bu alana karşı oryantalistçe bir tutumdan hiçbir zaman kurtulamadığını da daha önce kaydetmiştik.
Bu arada Nurculuğu incelerken, onun modernizmle bağını ortaya koymakla acaba hangi Müslümanı veya hangi Nurcuyu mutlu ve memnun etmiştir? Bu konu çok tartışma götürür. Şu var ki, Gülen’i ve hareketini incelerken çalışmanın ortasında bildiği bütün etkin sosyal bilim metodolojileri adına “pes etmiş” olduğunu açıklamış olması bile FETÖ’nün anlaşılması için ciddi bir katkı sayılmalıydı. Çünkü ona göre Gülen hareketini incelemek, onların, kendilerini sosyal bilimciye istedikleri gibi yansıtma konusundaki çabaları dolayısıyla, arkada hep karanlık bir alan bırakacak, dolayısıyla hiç mümkün olamayacaktı.
Aynı şekilde tuhaf bir biçimde Mardin’i AK Parti karşıtlığı temelinde değerlendirenlerin onu çalışmalarıyla “AK Parti’nin yükselişine önayak olmakla” eleştirmeleri de tam bir Şerif Mardin paradoksuna dönüşmüş durumda. AK Parti’yi sadece anlamaya çalışmış olmanın AK Parti’nin gelişmesine nasıl bir katkısı olmuş olabilir? AK Parti gibi gibi derin toplumsal kökleri olan bir hareket bir sosyal bilimcinin onu anlamaya veya açıklamaya çalışmasıyla mı gelişmiş sayıyorlar?
Bu biraz da sosyal bilimcilerin rollerini gereğinden fazla abartmayla da ilgili bir durum sanırım. Sosyal bilimcilerin Türkiye’de ve aslında bütün dünyada, olan biteni, genellikle olup bittikten sonra anlamaya çalışmaktan öte bir rolleri olmuyor halbuki. Sosyal bilimciden bir tür kahinlik veya gelecekle ilgili öngörü hatta liderlik beklentisi hep olagelmiştir, ama bunu bile yapabilen çok nadir sosyal bilimci olmuştur.
“Dünyayı yorumlamakla yetinen filozofları” aşağılayıp “dünyayı değiştirmeye soyunan filozof” olmaya azmeden Marx’ın bile bu rolün filozof için imkansızlığını anlayıp bundan kaçması için sadece 4 sene yetmiş de artmıştı bile.
Şerif Mardin’in ne nurculuğun gelişimine ne de AK Parti’nin birer sosyal hareket olarak gelişimine en ufak bir katkısı olmuş değil, onun tek katkısı o hareketlerin sosyal bilim düşüncesi açısından anlaşılmasına katkı yapmış olmasıdır. Bu kadarı onu halihazırda Türk sosyolojisinin en önemli ismi yapmasına yetmiştir.
Allah rahmetiyle muamele etsin.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları

























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019