Yasin AKTAY
Barzani yönetimindeki IKBY’nin bütün komşularını karşısına almayı göze alarak gerçekleştirmekte ısrar ettiği referandumun bölgesel ve küresel siyasetlere ciddi yansımalarının olacağı anlaşılıyor. Aslında buna gelmeden önce bu referandumun zaten yine aynı küresel ve bölgesel siyasetlerin bir yansıması olarak gerçekleşmiş olduğunu da kaydetmeyi unutmamak lazım.
Barzani’nin bölgede ve dünyada onca karşı çıkan aktöre rağmen bu adımda ısrar etmesi, karşı çıkıyor gibi görünenlerin dürüst davranmıyor olmalarına, kendisine gizliden vermiş oldukları cesarete güveniyor olmasından kaynaklandığını söylemiştik. Muhtemelen Barzani bu adımı attığında başına neler gelebileceğini bildiği halde bu gizliden vadedilen desteğin kendisini ayakta tutabileceğini hesapladı.
Oysa işin sosyolojisi ve coğrafyası, Barzani’nin hayal ettiği ve referanduma sunduğu çerçevede bir ayrılığı imkansız kılıyor. Konunun Kürtlerin bir devlet kurmaya hakkı olup olmamasıyla hiç alakası yok.
Esasen bu bölgede etnik temelde bir devlet kurmanın yanlışlığını bu coğrafya yüzyıldır bize anlatıp duruyor. Bize I. Dünya Savaşı sonrası bu temelde dayatılan Syces-Picot konseptine dayalı devletlerin bizi nasıl bir noktaya getirdikleri ortada. Bu konsepti aşmak zorundaydık ve aşma yönünde bir çabayı en azından Türkiye son zamanlarda fazlasıyla ortaya koydu.
Türkiye kendi iç çeşitliliğini bir zenginlik olarak nitelemek suretiyle bu konseptten bir hayli uzaklaşarak Kürtleri de diğer etnik grupları da tanıdı ve bütün etnik unsurların bütün haklardan eşit olarak faydalanabildikleri bir vatandaşlık ilkesinin içini başarıyla doldurdu. Bugün Kürtler Türkiye’de Türklerin veya başka herhangi bir etnik unsurun faydalandığı bütün haklara sahip oldukları için Türkiye’nin her tarafına yayılmış durumdalar.
Bu yaygınlık Kürtlerin seyahat, eğitim, yerleşme, mülk edinme hakları konusunda hiçbir ayırımcılığa tabi kılınmamalarının bir neticesidir. Bu haklardan herkes gibi onlar da faydalanabilmektedirler. Bu saatten sonra herhangi bir coğrafi bölgeyi bir etnik grup adına temlik etmeye çalışmak Türkiye’de yaşayan 80 milyon insana zulüm olur, büyük bir haksızlık olur. O 80 milyon insanın içindeki Kürtleri o zulüm elbette teğet geçmiş olmaz.
Belki Irak’ta fiili durum olarak Kürtler için aynı rahatlık sözkonusu değildi, ama bunu giderecek şartlar fazlasıyla oluşmaya başlamış, Türkiye’de 100 yıl önce bize dayatılan bölücü, ayrıştırıcı çerçeveyi aşacak geniş bir ufuk açılmıştı. Kürt özerk yönetimi süreç içinde elde ettiği avantajlarla Irak içinde Kürtler adına da yüksek bir temsil kabiliyeti kazanmış durumda.
Bu avantajları elde etmeye kimsenin itirazı olamazdı, çünkü geçmişten gelen ayırımcı politikalar bir tür pozitif ayırımcılığı haklı gösteriyordu.
Oysa bağımsızlık referandumu hamlesi bölge halkları önünde açılmış daha ileri, daha birleştirici, kaynaştırıcı, modern, eşit bir vatandaşlık ufku yerine yüz yıl önceye, bir geri dönüşü ifade ediyor.
Yüzyıl önce önümüze konulan çerçeve ise bölge halklarını şu veya bu temelde birbirinden ayrıştıran, topraklarını bölen, ülkelerini parçalayan işgalci emperyalist bir çerçeve. Bu pranga gibi çerçeveyi hep birlikte kırıp aşmaya çalışmak yerine onu günümüzde ihya etmeye çalışmanın kimseye kazandıracağı bir şey yok.
Referandum kampanyalarında kullanılan Kürdistan haritasının sadece Irak Kürdistanı ile sınırlı kalmamış olması, dört ülkenin topraklarını da kapsaması Türkiye’nin tepkisinin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Konu sadece Irak’la ilgili olsa bile haklı olmayacak olan bu referandumun Türkiye’nin egemenliğine ve güvenliğine kasteden iddiası Türkiye’nin tepkisini yükseltmesine sebep oluyor. Tam da bu bağlamda Türkiye’nin bağımsızlık iddiası dillendiren bu yapıya kendi sınırlarını hatırlatması farz olmuştur. Türkiye kapılarını, vanalarını, imkanlarını kapattığında kendi başına ayakta durma şansı olmadığı gerçeği bu bağımsızlık iddiasının gerçek(çi)liği üzerinde düşünmeye bir davettir her şeyden önce.
Dün arkadaşımız Ömer Lekesiz köşesine taşımış. Referandum sürecini başından beri IKBY’de izleyen değerli gazeteci Mehmet Akif Ersoy’un, sosyal medyada paylaştığı bir şahitliği: “Erbil’deyiz. Şoförümüz ‘evet’i vermiş, gelmiş. ‘Ortalık karışırsa ben hemen hanımı çocukları alıp, Türkiye’ye geçiyorum’ diyor.”
Sadece bu anekdot bile Kürtlerin ana vatanlarının Türkiye olduğunu yeterince göstermiyor mu?
Bu süreç içinde Barzani’ye karşı sergilenen haklı tepkileri Kürtlerin üstlerine alınmasına hiç gerek yok. Varsa bu gereksiz bir alınganlıktır. Referanduma gösterilen tepki asla Kürtlere veya Kürtlerin bir kazanım elde etme ihtimaline değil, hep birlikte yaşamakta olduğumuz, hepimize birden ait olan bu topraklara emperyalist müdahaleleri çekme konusunda sergilenen sorumsuzluğadır.
Yoksa Kürtleri Kürt olmak dolayısıyla, Arapları Arap olmak dolayısıyla veya herhangi bir etnik grubu o etnik grubu olmak dolayısıyla hedef alacak her türlü zulme hepimiz göğsümüzü siper etmek zorundayız. İşin esası bu referandum bölge halklarından herhangi birine kaybettiriyorsa, Kürtlere daha çok kaybettiriyor demektir.
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019