Yasin AKTAY
ABD’nin dünyanın süper gücü olması elbette bir tesadüften ibaret değildir. Bu güce erişmesinde sadece topraklarının devasa büyüklüğü veya maddi kaynakları belirleyici olmamıştır. Toprakları daha geniş, hatta doğal maddi zenginlikleri daha fazla olduğu halde Rusya, Çin ve Hindistan aynı güce sahip değil. Buna mukabil toprakları ve maddi kaynakları daha az olduğu halde kalkınmada mucizeler ortaya koyan devletler de olmuştur.
Bugün Avrupa’nın bir çok ülkesi toprak ve nüfus küçüklüğüyle hiç mütenasip olmayan bir ekonomik büyüklüğe ve zenginliğe sahip. Bunu başarabilmelerinin altında stratejik akıl ve mevcut kaynakların en iyi idaresinin çok büyük bir rolü var.
Doğal kaynaklarımız ne kadar fazla ve zengin olursa olsun bu kaynakların kötü idaresine dayanamaz. Hatta var olan kaynaklar o ülkenin başına bela da olur. Bu karşılaştırmayla bugün Türkiye’nin petrolünün olmayışını bir avantaj olarak bile düşünebiliriz. Zira doğal kaynakları olmadığı için çok daha fazla çalışmak, insan kaynağına daha fazla güvenmek ve açığını daha yaratıcı yollar bularak kapatmaya yönelmiştir.
Halbuki petrolü olan Ortadoğu’daki ülkelerin büyük çoğunluğunun başka hiçbir kaynak geliştirmeye ihtiyaç duymaksızın bu kesintisiz gibi görünen kaynağa güven sarhoşluğuna kapıldıklarını görüyoruz. Bu sarhoşluk kaynaklarını çarçur etmeye sevk etmiş, giderek onları varlık içinde yokluğa mahkum oldukları tuhaf bir cendereye sürüklemiştir.
Gerek insan kaynağı gerek diğer varlıkların idaresi konusunda ABD’nin başka ülkelere fark atarak bu güce erişmiş olduğu tartışmasız kabul edilebilir. ABD’nin insan varlığını son derece başarılı bir vatandaşlık ve göçmen politikasıyla bugüne kadar getirdiğini söyleyebiliriz. Gerçi Amerikan yerlilerine ve Afrikalılara karşı zamanında uygulamış olduğu insanlık dışı ırkçı politikalar göz ardı edilemez. Ancak bu sürecin yönetimini de güç mantığının kurallarıyla ortaya koyduğu söylenebilir. Bu sürecin sonunda ulaştığı demokrasi, özgürlükler ve insan hakları seviyesine sanki çok demokratik yollarla ulaşmış olduğuna dair bir izlenimi başarıyla da yaratmıştır. Oysa o yollara çok kan, çok zulüm çok katliam döşeyerek bugüne varmıştır.
ABD’nin ürettiği başka bir izlenim de her zaman özellikle uluslararası ilişkilerinde çok stratejik davrandığı ve duygulara, ideolojilere, dine fazla bir yer vermediğidir. Stratejik planlarını yüz yıl sonrasını görerek ve buna göre hesap yapan ve günübirlik gelişmelerden hiç etkilenmeyen bir “ABD stratejisi” tam bir Amerikan efsanesi olarak revaçtadır. Bunun sadece bir efsane olduğu ama gücünüz varsa efsanelerin de algıları üretmeye kadir olduğunu ekleyerek ifade etmekte fayda var.
Gücün eziciliği bazı hataları, acemilikleri, sakarlıkları, aptallıkları, salaklıkları görmeyi engelliyor. Bugün ABD’nin yapmakta olduğu dış politika hatalarını orta büyüklükte herhangi bir ülke yapmış olsa ayakta kalma şansı olmazdı. ABD müttefiklerine karşı çok yanlış yapabilir ama devasa gücü o yanlışların baş edilmez bir sorun olmasına karşı onu koruyor.
ABD’nin bir müttefiki olarak Türkiye’ye karşı yaptığı yanlışı insanın aklı almıyor. Böyle bir yanlış nasıl yapılabilir: Bir terör örgütüne karşı başka bir terör örgütünü nasıl destekler? Türkiye’ye, yani bir NATO ülkesine karşı darbe yapmak isteyen bir gizli fitne örgütünü kendi ülkesinde nasıl bu kadar rahat barındırabilir, diye biz burada kafayı yeriz.
İsterseniz bu noktada bir de şu duruma bakalım: Zerrab dosyasının ABD’de görülme sürecini medyamız aylarca birinci haber olarak görürken herkes Zerrab’la yatıp Trump’la kalkar. Gel gör ki, ABD medyasında bu olayın kapladığı yer inanılmaz derecede azdır, basittir. PYD’nin desteklenmesinin bize olan etkisiyle dünyamız değişirken, ABD kamuoyunda bu olay o kadar da üstelenecek bir şey değildir. Açıkçası ABD’nin bu tavrı ve bu tavrına karşı kamuoyuyla sergilediği refleks(sizlik)leri onun en basit ifadeyse lakayt, kaba ve hoyrat olduğunu gösteriyor.
Güçlü ve büyük olmak geçici olarak bir devlete lakaytlık, kabalık ve özensizlik lüksü verebilir, ama bu hallerin sürekliliği büyük devleti de zamanla küçülten, bitiren ve yıkan bir etki yapar, bunda da kuşku yok.
ABD’nin çatışmaya dayalı dış siyasetini belli bir bilimsel çerçevede, çatışmaları artırarak ve yöneterek sürdürdüğü ve bunun üzerinden ülkeleri kontrol ettiği, silahlarına ve başka mallarına Pazar bulup yönettiği sır değil. Bunu çok iyi yapıyor. Ama bunu yaparken çok farklı ideolojileri destekleyip onları da birer enstrüman gibi kullandığı da doğrudur. Ama bu, ABD’nin kullandığı ideolojilere karşılık kendisinin hiçbir ideolojik kayda tabi olmadığını göstermiyor.
ABD yönetimi bütün sekülerlik iddiasına rağmen son derece bağnaz bir dinsel-ideolojinin kendisini esir almasına karşı korunaklı değil. Korunaklı olmamasını bırakın Amerikan dış politikası büyük ölçüde Hıristiyanlığın aşırı-fundamentalist bir yorumu tarafından belirleniyor
Trump’ın Kudüs kararı bu esaretin geldiği aşamanın somut bir göstergesi. Amerika’nın Ortadoğu politikası ABD’yi yöneten zihnin tamamen İncil ve Tevrat’ta yazılı olan zamanda kalmış olduğunu gösteriyor. O zamanın ne olduğuna da aşırı bir yorum karar veriyor aslında. Yoksa Tevrat ve İncil’den herkes aynı neticeyi çıkarmıyor. Evangelistler, kıyametin kopmasına yakın bir zamanda İsa’nın gelip bizi kurtarabilmesi için Kudüs’ün mutlaka İsrail’in hakimiyeti altında olması gerektiğine inanıyor. Neticesinde aslında bir tek Yahudi’nin bile kalmayacağı bir savaş öngörülüyor.
Dolayısıyla aslında Evangelizm, nihayetinde Yahudiliğin de düşmanı. Ama öngörülen zaman akışında öncelik Müslümanların oradan tasfiye edilmesidir.
Bu durum geçici olarak Evangelistleri Yahudilerle müttefik yapıyor. İnsanın koskoca ABD başkanlarının böyle bir hikayeye inanarak bütün politikalarını bu kehanetin peşine takabileceklerine inanası gelmiyor.
Başka türlü ifade edilse gülünüp geçilecek bir şey ama İsrail’le ilgili ABD’nin baştan beri izlemekte olduğu hikayenin başka bir açıklaması yok.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019