Yasin AKTAY
Türkiye’nin Afrin’in teröristlerden temizlenmesi ve Suriyeli misafirlerinin bir an önce yurtlarına dönmelerini sağlamak için başlattığı Zeytin Dalı operasyonu bütün dünyada ilgiyle izleniyor. Bu ilgi birileri tarafından takdir ve hayranlıkla birilerinde de kaygı ve korkuyla bir arada tabi.
Takdir edenler, herkesin, işleri sadece daha da karıştırmak, Suriye’yi daha da yaşanmaz bir hale getirmek ve sadece kendi nüfuz alanını genişletmek üzere müdahil olduğu bir krize, Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak, Suriye’yi Suriyelilere bırakmak ve onlar için yaşanabilir koşullar oluşturmak adına hareket ettiğini ayırt ediyorlar.
Türkiye’nin gerçekten de Suriye’nin bir karış toprağında gözü yok. Sadece Suriyelilere ait bir Suriye yeterince Türkiye’dir zaten. Üç buçuk milyon Suriyeliye kapılarını açtığında da gelenlere yabancı muamelesi yapmadı. Onlara da kendilerini ülkelerindeymiş gibi hissettirdi.
Türkiye’yi endişeyle ve korkuyla izleyenler ise, Türkiye’nin bu yaklaşımını görmüyorlar da mı bu korkuyu hissediyorlar? Doğrusu, görseler sanki daha da korkacak gibiler. Çünkü Türkiye’nin Suriye ile ilgisini Rusya’nın veya İran’ın veya ABD’nin Suriye ile olan ilişkisi gibi görüyorlar. Oysa durum hiç de öyle değil. Bütün bu ülkeler Suriye’yi sadece kendi nüfuzları için bir araç, vekaleten savaş için bir alan olarak görüyorlar. Oysa Türkiye, Halep’e bir bomba düştüğünde onu Ankara’ya, İstanbul’a düşmüş gibi hissediyor.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin Suriye’ye olan ilgisini baştan beri yanlış yorumladı. Türkiye Suriye’den uzak dursun istedi. Sanki Türkiye Suriye’den uzak durduğunda Suriye de Türkiye’den uzak duracakmış gibi. Suriye’nin Türkiye’nin bir iç meselesi olduğunu bir türlü göremedi. Belki gördüğü için böyle yaptı, bilemeyiz.
Seçim kampanyasını Suriyelileri gönderme vaatleri üzerinde kurdu.Bunu yaparken sol, sosyal demokrat olma iddiasındaki bir partinin lideri olarak ne duruma düşeceğini hiç umursamadan, tehlikeli biçimde yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı kışkırttı. Allah’tan Türkiye hükümetin izlemekte olduğu bu politikayı halk olarak da benimsediğini her fırsatta gösterdi de bu kışkırtmalara gelmedi.
Zeytin Dalı operasyonundan sonra Kılıçdaroğlu yine aynı kışkırtmalara devam ediyor, ama bu sefer Suriyelilere sanki müjde verir gibi diyor ki, “CHP iktidara geldiğinde Suriyelilerin vatanlarına dönmesini sağlayacak.”
Nasıl yani? Suriyeliler aslında ülkelerine dönmek istiyor da Türkiye mi onlara engel oluyor?
Hoş, bu kafayla iktidara yaklaşma ihtimali bile olmadığına göre bu lafı ciddiye almaya gerek yok ama yine de sormak geliyor insanın içinden: Suriyelileri Esad hala yönetimin başındayken, muhalifleri gördüğü yerde vahşice katletmeye devam ederken, sivil-silahlı ayrımı yapmadan evlerini başlarına geçirmeye devam ederken, Kılıçdaroğlu Suriyelileri ülkelerine nasıl gönderecek?
Esad yönetimdeyken katliam yapmamasının hiçbir garantisi, hatta ihtimali olmadığına göre. o işbaşındayken Suriyelileri onun kucağına göndermek ölüme göndermekten farksız. Kılıçdaroğlu bu basit hesabı hala görememiş mi?
Doğrusu son zamanlardaki söylemleriyle, Kılıçdaroğlu ne dediğini ne kadar biliyor olduğu konusunda ciddi istifamlar uyandırıyor. İnsanın ancak sayıklarken kuracağı cümleler kuruyor.
Durduk yerde, Türkiye’nin halinin Osmanlı’nın son zamanlarına benzediğini söyledi. Ne alaka diye bekliyorsunuz cümlenin sonunu. Osmanlı’nın son zamanlarında bir kilo şeker bile üretilemediğini, delikli demiri olmadığı için savaşları kaybettiğini söylüyor. Osmanlı ile ilgili algısı ve bilgisi belli ki çok çok yanlış, ama hadi ilkokulda kendisine ezberletilen uyduruk tarihtir, onu öğrenmiş üstüne bir şey katmaya fırsatı olmamıştır diyelim. Kılıçdaroğlu bugün de mi yaşamıyor?
Bugün Türkiye’nin savunma alanında nasıl bir atılımın içinde olduğunu dosttan düşmandan duymayan kalmamış da bir tek Kılıçdaroğlu mu buna bigane kalmış? Yani dün hakkındaki bilgisi doğru olmadığı gibi, bugün de gözünün bir şey gördüğü yok. Bilmediği iki şeyi birbirine kıyaslayınca ortaya sadece dam üstünde saksağan bir absürt komedi cümlesi çıkıyor. Güler misin ağlar mısın?
Ne gülelim ne ağlayalım. Bir muhalefet liderinin savaş ortasında kendi ülkesini bu şekilde yansıtmaya çalışmasının çok da hafife alınmayacak bir neticesi var.
Savaşın bir cephesi de psikolojik alanıdır. Türkiye savaştaysa artık bir bütün olarak savaştadır. Herkesin hareketlerine dikkat etmesi gerekiyor. Savaşın orta yerinde Türkiye’nin elinde kendi üretimi bir silah olmadığını söylemek, doğrudan Türkiye’nin düşmanlarını Türkiye ile daha cesaretle savaşmaya teşvik etmekten farksız.
Adeta şunu demiş oluyor Kılıçdaroğlu: Gevşemeyin, çekilmeyin ve korkmayın, Türkiye’nin barutu bitmek üzere, zaten kendine ait bir silahı yok, tıpkı Osmanlı’nın son zamanlarındaki durumundadır, hasta adamdır, bitişi yakındır.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin dostta endişe, düşmanda güven ve cesaret uyandırmaktan başka bir işlevi yoksa, hangi ülkenin muhalefet lideri olduğunu sormanın vakti gelmiştir.
Kılıçdaroğlu bu sözleriyle iktidarı eleştirmiş olmuyor, Türkiye’yle savaşanlar kimlerse onlardan yardım dilemiş, onlardan işi yarım bırakmamalarını dilemiş oluyor.
Düşmanlarının Türkiye’yi görmek istediği durumu onlara bir hevesle anlatıyor: Hasta adam.
Oysa Türkiye’nin durumunu dost düşman herkes görüyor şu anda. Elhamdülillah, yüzyıldır yakalamadığı bir sıhhat ve afiyette.
Türkiye’nin bir hasta adamı var, o da ana muhalefetin lideri Kılıçdaroğlu.
Onun da bir an önce sıhhatine kavuşmasını diliyoruz.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019