Yasin AKTAY
Başörtüsü meselesi epeydir gündemimizde yokken seçim tartışmaları dolayısıyla tekrar tartışmaya açıldı. Bugün 18 yaşındaki gençlere, bundan çok değil sadece 7 sene önce kadınların üniversitelere başörtülü olarak giremiyor olduklarını, sadece 5 sene öncesine kadar da Meclis’e giremiyor olduklarını mazide kalmış bir tarihi olay olarak anlatabiliyoruz.
Hiç kuşkusuz bu konuda duydukları, bu olayları yaşayanların hissettiklerinden çok daha farklı bir etki yapıyordur. Devran kendi duygusal, zihinsel atmosferiyle birlikte dönüyor. Geçmez sanılan karanlık günler geçip gidiyor. Dağılmaz sanılan kara bulutlar dağılıyor, bitmez sanılan zulüm bitiyor. Nihayet Allah’ın vaadi gerçekleşiyor, devran insanlar arasında döndürülüyor, bin dönemin mazlumlarına sonraki dönemin emaneti tevdi ediliyor. Zulüm bitiyor, mazlumlar rahata eriyor ve konu gündemden düşüyor, o kadar ki insanlar bu zulmün yaralarını sarıyor acılarını da unutuyor.
Hafıza-i beşer nisyan ile malul. Unutulmaması gereken şeyler de unutuluyor veya unutulduğu zannediliyor. Beşerin hafızasının nisyan ile malul olmasına en çok önceki devranın zalimleri bel bağlıyor. Nitekim kısa bir süre içinde bu unutkanlığa güvenerek yepyeni bir tarih yazmaya tevessül edebiliyorlar.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da şimdi Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce de Türkiye tarihinin yüzkarası başörtüsü yasağının en gözü kara savunucularından ve siyasi sorumlularındandı. CHP neredeyse varlığını başörtüsüne karşı direnişe adamış bir partiydi. Üniversite kapılarından tek bir başörtülü geçirmemek için ahdetmiş gibi canhıraş bir çaba ortaya koyuyorlardı. Bu mücadelenin köklü bir tarihi vardı. 1989 yılında Turgut Özal liderliğindeki ANAP’ın başörtüsü konusunda yapmak istediği düzenlemenin o günkü CHP’iller (o zamanki adıyla SHP) tarafından nasıl bir can havliyle engellenmeye çalışıldığı, bir beşer olarak hafızam ne kadar nisyan ile malul olsa da gözümün önünden gitmiyor. Başörtüsüne karşı sergilenen nasıl bir kindarlıktı o, iliklerime kadar hissetmiştim.
O gün Meclisten geçen yasayı iptal etmek için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuruyu yapmak Kenan Evren’e düşmüştü. Başörtüsü karşıtlığı Kenan Evren ile CHP’lileri birleştiren en önemli konulardan biriydi.
28 Şubatçıların başörtüsü zulmü en büyük siyasi desteğini CHP ve DSP’den aldı. 2008 yılında yapılan ve “hiç kimsenin hiçbir gerekçeyle eğitim hakkının engellenemeyeceğini” ifade eden ve 411 oyla kabul edilen düzenlemeyi AYM’ye götürerek iptal ettiren yine CHP oldu. Bu ifadenin neresine itiraz edilebilirdi ki? CHP başörtüsüne düşmanlık uğruna bu ifadeye itiraz etmenin bir yolunu buldu ve AYM’ye de bunu kabul ettirebildi. Çünkü AYM o günlerde CHP’nin arka bahçesi gibiydi. Üyelerinin çoğunu ya Demirel veya Sezer atamıştı ve hepsi de CHP bağlantılıydı.
Bugün Kılıçdaroğlu “başörtüsü sorununu ben çözdüm” diyebiliyor. Soğuk bir şaka gibi. Daha ne kadar zaman geçti ki başörtüsü yasaklarının üzerinden? Hadi bugün yaşları 18 olanlar gerilimlerin travmatik etkisine maruz kalmamış olabilir, ya yaşları 18’in üstünde olan insanları ne yapacaksınız? Onlar da mı unutmuştur? Kılıçdaroğlu hangi kitlenin hangi düzeydeki bir hafıza kaybına güvenerek bunu diyebiliyor?
Doğrusu İnce’nin veya Kılıçdaroğlu’nun bugün başörtüsü üzerine geçmiş söylemleriyle 180 derece tezat söylemleri dillendirmelerine olumlu tarafından, yani Cumhurbaşkanlığı sisteminin eğitici etkisine bağlayarak değerlendirmiştim. Neticede, halkın yüzde 50+1’inin oyuna talip olmak durumunda olan hiç kimse kendi dar, marjinal söyleminde mahsur kalamaz. O yüzden Cumhurbaşkanı olarak yöneteceği ülkede bu tür yasakları sahiplenmemesi gayet normal, ama bunun için geçmiş söylemleriyle de dürüstçe yüzleşmesini beklemek herkesin hakkıdır. İnce’de de Kılıçdaroğlu’nda da sorun başörtüsü yasağı konusunda bugün geçmişten farklı bir tutum benimsiyor olmaları veya değişmiş olmaları değil, haddi zatında ilan edilen, yüzleşmesi yapılmış böyle bir değişim bir erdem olarak bile değerlendirilebilir.
Sorun, bize geçmişi başka türlü yazmaya kalkışmaları, hepimizin birlikte yaşamış olduğu bir tarihi göz göre göre çarpıtıyor olmaları. Tarihi gerçekleri bu şekilde çarpıtanlardan geleceğe dair nasıl bir hayır sadır olabilir?
İnce kendi başörtülü kız kardeşini sahneye çıkararak başörtüsü konusunda bir takıntısı olmadığını ispatlamış olmaz. Muhtemelen başörtüsü avına çıktığında da aynı kızkardeşi yine başörtülüydü. Onun varlığı İnce’nin başörtüsüne karşı o tavizsiz düşmanlığına engel oluşturmuyordu. Oysa kız kardeşini başörtüsüyle görücüye çıkarmak yerine geçmişiyle ilgili dürüstçe bir özeleştiri yapsa çok daha inandırıcı olacak ve demokrasimiz, özgürlüklerimiz ve toplumsal barışımız adına daha hayırlısını yapmış olacak.
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun başörtüsünü nasıl çözmüş olduğuna dair hikayenin aslına dönelim isterseniz. Başörtüsü adına yapılan bütün düzenlemeleri Mecliste veya darbeci tehditlerinin arkasına sığınarak, yetmese bir de AYM’ye götürerek her seferinde engellemenin bir yolunu bulmuş olan CHP’liler, nihayet AK Parti’nin 2010 sonrası yaptıkları bir düzenlemeye sessiz kaldılar.
Bu sessizliği sonradan, yani devran döndükten sonra Kılıçdaroğlu “biz onayladık da geçti” diye, bugün işine gelen bir tarih yazıyor. Oysa durum şu ki, 2010’da yapılan anayasa değişikliğiyle AYM’nde güvendiği kadrolar değişince, oradan kendi yasakçılıklarını destekleyecek bir kararın çıkmayacağını anladıklarından pes ettiler. AYM’den olumlu bir sinyal almış olsaydılar hiç kuşkunuz olmasın Kılıçdaroğlu da İnce de son saniyeye kadar o canhıraş başörtüsü karşıtı mücadelesini vermeye devam ederdi. Şimdi o gün gücü olmadığı için yapamamış olduğu bir şeyi yapmamış olmanın rantını devşirmeyi fırsat bilebiliyor.
Allah bir daha böyle bir fırsatı da onlara vermesin. Unutulmaması gerekeni de unutturmasın. O güçleri olduğunda aynı şeyi yapmayacaklarının hiçbir teminatı yok. Onlardaki bu potansiyeli unutursak, başımıza geleni hak etmiş oluruz.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019